Bosna-Hersek'i Ali Sami Yen Stadı'nda 1-0 mağlup eden A milli Futbol Takım'ımız, 2008 Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne gitmeye hak kazandı. Finallere katılmaya hak kazanan A Milliler hakkında spor yazarları değişik yorumlarda bulundu.
İşte spor yazarlarının dilinden A Milliler:
Play-off oynamadan!..
Mustafa Denizli, Milliyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında dün akşamki maçla ilgili şunları yazdı: Yazalım da, ne yazalım. Hepsini birden mi yazalım, sadece sonunu mu? Maçı anlatan spiker yırtınıyor, "Stres var, stres.." diyor. Peki Norveç maçının stresi daha mı azdı? Finallerde oynayacağımız maçların stresi bundan az mı olacak? Kadromuza bakar mısınız... Bir kısmı Avrupa'da oynuyor, diğerleri Türkiye'de şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi'nde başarı için mücadele ediyor. Yani bu stresi rahatlıkla aşması gereken oyunculara sahibiz.
Bizim grupta sıkıntısını çektiğimiz hadise iyi oynayamamak. İyi futbol oynayamazsak bu stresi içeride de dışarıda da hissederiz. Burada bir şeyi ayrı koymamız lazım. Şartlar ne olursa olsun Türk futbolunun finallerde olması lazımdı. İlk 5 maçta kazandığımız puanlar bizim için final kapısını aralayan faktördü. Sonra gelen maçlar da umutlarımızı tüketecek sonuçlarla bitti. Taa ki Norveç maçına kadar.
Mustafa Denizli
Gerekeni yaptık
Can Bartu, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde dün akşamki maçla ilgili şunları yazdı: ZOR maçtı. Bosna Hersek'i herkes küçümsedi, ama yabana atılacak gibi oynamadılar.
Tamam kalemizde fazla tehlike yaratamadılar, ama biz de çok iyi oynamadık. Çünkü futbolcularımız olağanüstü stres altındaydı. Hiçbiri sahaya rahat çıkamadı. Kaybetmeme, berabere kalmama, mutlaka kazanma baskısı futbolcularımızı çok etkiledi. Bunu da sergiledikleri futbolla gözler önüne serdiler.
Can Bartu
İyi yolculuklar çocuklar
Altan Tanrıkulu, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde dün akşamki maçla ilgili şunları yazdı: TÜRKİYE kendinden geçmişti.. Kimsenin aklına gelmeyen olmuş, Güney Kore'yi yenen Türk Milli Takımı Dünya Kupası'nda üçüncülüğü kazanmıştı. Galatasaray'ın UEFA Kupası'nın ardından tüm Türkiye'yi sokağa döken bir sevinçti bu..
Sonra.. Sonra ne oldu bize?.. Eylül 2002'de FIFA dünya sıralamasında 7. olan Türkiye 5 yıl içinde 28.sıraya geriliyor, tek bir turnuvaya bile katılamıyordu..
Ve 2008 için son kozumuzu Bosna Hersek karşısında oynayacaktık.. Euro 2008'de olacak mıydık yoksa yine dışarıda mı kalacaktık?
Altan Tanrıkulu
Kahveci ve Reçber
Kazım Kanat, Sabah Gazetesi'ndeki köşesinde şunlara yer verdi: Maçın sorusu şu: Bosna Hersek ne yapmak istedi? Bu maçı kazanıp üst torbaya çıkmak istedikleri söylenecek. Ama Bosna Hersek maç için değil turistik seyahat için gelmiş. Şimdi soru şu: Böyle bir takım karşısında Türkiye neden panik futbolu oynar?
Kazım Kanat
NİHAyeT finaldeyiz
Gürcan Bilgiç, Sabah Gazetesi'ndeki köşe yazısında şunlara yer verdi: Artık yeni bir döneme giriyoruz. Çok üzüldük, kızdık, uğraştık ve NİHAyeT, yine büyük bir turnuvanın, en gözde ekibi olma işini üstümüze aldık.
Eleme gruplarının en kolayından böylesine finaller yaparak çıkma başarısını da zaten bizden başkası gösteremezdi. 2008'de sahaya çıkmaya hazırlandığımızda da ne yapacağımız belli olmayacak. Rakiplerimiz korkalım mı, sevinelim mi diye endişe edecekler. Çünkü "biz" kolayı sevmez, zora girer, sonra zirveleri aşar, düz yoldan gitmez, viraja hızlı gireriz. Adamlar hangisi düşünüp, neyin tedbirini alacaklar. O günü nasıl yaşadığımız belli değil ki.
En büyük handikabımız, aslında en büyük silahımız; istikrarsızlık.
Gürcan Bilgiç
Eşeğimizi bulduk!
Ahmet Çakar, Sabah Gazetesi'ndeki yazısında şunlara değindi: Son 20 dakika yine acı çektik ama sonunda değdi doğrusu. Aslında şu oyuncu şöyle oynadı, bu oyuncu böyle oynadı denecek zaman değil. Son 90 dakikayı da teknik ve taktik açısından eleştirmek son derece gereksiz. Zaten böylesine maçlarda da bir takımın iyi oynamasını beklemek hayalcilik olur. Artık bundan sonrasını planlamalıyız. Terim'le mi, Terim'siz mi karar kendinin. Önümüzde yaklaşık 8 ay var. Çok şey yapabiliriz, sıfır çekip erken de dönebiliriz. Ama 8 ayda özellikle kadro planlaması, kamp yapılacak yerler, çok önemli.
Ahmet Çakar
Teşekkürler
Rıdvan Dilmen, Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde şunları yazdı: Böyle maçları oynamak bir futbolcu için o kadar zordur ki... Stresten, gerilimden ayaklarınız birbirine dolaşır, o doksan dakikanın sonu gelmek bilmez. Dün de Milli Takım, Bosna Hersek karşısında bu sıkıntıyı yaşadı.
İki farklı takım
İlk devre iki farklı görüntü vardı. İlk 22.5 dakika rakibe topla oynama imkanı verdik, pres yapmadık. Bir türlü sakin olamadık. Gereksiz telaş saha içi dağılımında arızalar yarattı. Rakip Bosna Hersek de her ne kadar genç oyunculardan kurulu olsa da ayağa paslarla tempoyu artırmamızı engelledi. Katı savunma yapmasalar da presle bizi bozmaya çalıştılar. Ne zaman ki top rakipteyken de oynamaya başladık, kontrolü ele aldık, üst üste pozisyonlar yakaladık. Devre biterken geliştirdiğimiz organize bir atakta Hamit'in nefis pasını iyi değerlendiren Nihat ile rahatladık.
Rıdvan Dilmen
Avrupa'yı kucakladık
Ömer Çavuşoğlu, Bugün Gazetesin'deki köşe yazısında şunları yazdı: Herhalde dünkü yazımı okudunuz... Maçın zor olacağını, sıkıntı yaşayacağımızı tüm detaylarıyla yazmıştım.
Kolay geçeceği zannedilen maçın bu kadar sıkıntılı geçmesi, futbolcuların rehavetinden değil, Bosna Hersek'li futbolcuların üst düzeyde mücadele ortaya koymasından kaynaklanıyordu. Dün gece Milli Takımımız'da iki ekol gördüm. Biri topu alıp ayağında fazla tutmadan arkadaşına veren, diğeri ise topla oynamayı seven, oynadıkça da topu rakibine kaptıran. O yüzden de Milli Takımımız'da tam bir uyum sağlanamamıştı. Bunu dün gece açıkça gördük. Topla oynamayı seven ekolün başında Arda Turan vardı. Güzel iki çalımdan sonra ne yazık ki üçüncü hatta dördüncüyü atıp topu öldürmede usta. İşte bu şekilde futbol oynandığı zaman takım hızlı bir şekilde ileri çıkamıyor ve top eziliyor.
Ömer Çavuşoğlu
İstesen de geliyoruz İstemesen de Blatter
Ziya Şengül, Star Gazetesi'ndeki köşe yazısında şunları yazdı: Okyanusu kulaçla geçtik cezalı olduğumuz dönemde... Sonra hesapta olmayan Bosna yenilgisi, Malta'ya vermiş olduğumuz puanlar... Sonra da, Atina'da devirdiğimiz Yunanistan'a kendi evimizde kaybeden olduk...
Futbolun zaten güzellikleri bu... Stresler kulağa küpe oluyor. Avrupa Şampiyonası'na gidebilmek için son şansımızı Ali Sami Yen Bey'in evinde Bosna önünde kullandık. Yüklü bir stresin altında olmakla birlikte, Nihat'ın attığı golle finallere giden olduk.
Ziya Şengül
Hayalimiz gerçek oldu
Turgay Şeren, Akşam Gazetesi'ndeki köşe yazısında şunları yazdı: 2008 Avrupa Şampiyonası'nın kuraları çekildikten sonra, grubumuzu hepimiz çok beğendik. Bu gruptan çok büyük bir şanssızlık olmazsa, şampiyonaya iştirak ederiz dedik. Cezalı maçlarımızı çok iyi oynadık. Bir tek Norveç müsabakasında beraberliğimiz var o kadar. Avrupa şampiyonu Yunanistan'ı evinde 4-1 yenerek umutlarımız daha çok arttı. Sonra ne olduysa oldu. Peş peşe inanılmayacak puanlar kaybettik. Önce Bosna Hersek'e mağlup olduk, daha sonra Malta ve Moldova ile berabere kaldık, Yunanistan'a da kendi sahamızda yenilince işimizin çok zor olacağını Avrupa Şampiyonası'na iştirak etmemezin rakip sahada Norveç'i yenmekten geçtiğini gördük. Ve bunu da başardık..
Turgay Şeren