İSTANBUL (İHA) - Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlemeye Dair 5149 Sayılı Kanun'da değişikliğe gidiliyor.
Kanunun yeni halinde mevcut kanunu uygulamayan mülki amirler hakkında 'görevi kötüye kullanmak' yahut 'görevi ihmal' suçundan doğrudan soruşturma açılabilecek.
Stada silah, kesici veya delici alet, sis veya ses bombası sokan kişiler hakkında hapis cezası öngörülürken, müsabakalardan men ve para cezası getiriliyor. Ayrıca yasaklı olmasına rağmen spor alanlarına girenlere, bu kişilere yardımcı olanlara ve önlem almayanlara 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası verilecek.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan hazırlanan yeni kanun teklifini, ilk kez Futbol Extra'ya açıkladı. Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlemeye Dair 5149 Sayılı Kanun'un çok iyi çalışılmış ve hazırlanmış bir yasa olduğunu, ancak yasanın uygulamasında sorunlar ortaya çıktığını belirten Toptan, "Taşrada küçük illerde zaman zaman bu uygulamalar yapıldı.
Buralarda valilerin başkanlığındaki güvenlik kurulları bu yasanın uygulanması anlamında bir takım yaptırımlara gitti, ama büyük kulüplerin bulunduğu şehirlerin yöneticileri için böyle bir yola tevessül edilemeyince bu kanunun rafa kaldırıldığı gibi bir izlenim doğdu. Şimdi anladık ki, güvenlik idarecilerini, valileri, kaymakamları, daha sorumlu davranmaya sevk edecek bir düzenlemeye ihtiyaç var. Onları bu yaptırımları uygulamaya mecbur edecek bir düzenlemeye ihtiyaç var. Benim verdiğim ve hem grubumuzun hem de Sayın Bakanımız Mehmet Ali Şahin Bey tarafından incelenmekte olan yasa tasarısı buna bir çözüm getiriyor. Artık 5149 sayılı yasayla yüklenen görevleri yerine getirmeyen idareciler hakkında ceza kanunumuzun 'görevi kötüye kullanmak' yahut 'görevi ihmal' suçundan doğrudan soruşturma açılabilecek. Bu çok önemli bir yaptırım.
Yani her hangi bir ilin valisi o ilde olan olaylar nedeniyle o yasanın vermiş olduğu yetkileri kullanmaz, yaptırımları yerine getirmezse doğrudan ceza kanunu ihlal etmiş olacak ve hakkında soruşturma açılacak. 5149 sayılı yasanın bana göre eksiği az. Sorun yasanın uygulanmamasından kaynaklanıyordu. İşte benim şimdiki kanun teklifim temel olarak bu yasanın uygulanmasının sağlanmasına dönük" ifadelerini kullandı.
5149 sayılı yasanın genelde cezai yaptırımlar içermediğini, daha çok para cezaları ve müsabakadan men cezaları getirdiğini dile getiren Toptan, "Burada bazı suçlarda değişiklik yapma ihtiyacı ortaya çıktı. Kanun teklifimizin hemen birinci maddesinde fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği yahut suç oluşturmadığı takdirde silah, kesici veya delici alet, sis veya ses bombası sokan kişiler hakkında bir hapis cezası öngörülüyor. Artı, müsabakalardan men ve para cezası getiriliyor.
Kanuna göre, yasaklı olan kulüp başkanı, yönetici veya taraftarın spor müsabakası alanına gitmek yerine o gün o saatte karakolda bulunması lazım geliyor. Ancak baktık ki bunun pratikte uygulama alanı yok. Bunun yerine, yasaklı olmasına rağmen müsabakalara girenlere doğrudan bir cezai yaptırım getiriyoruz. Yasaklı olmasına rağmen spor alanlarına girenlere, bu kişilere yardımcı olanlara ve önlem almayanlara 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası şeklinde bir hüküm getirdik. Yoksa başka türlü uygulanmıyor, kimse bakmıyor. Yahut bir kulüp başkanına müsabakadan men cezası veriyorsunuz, kulüp başkanı sadece şeref tribününe gitmiyor, kendi locasına gidip maçı seyrediyor. Yani kanun amacına hizmet etmemiş oluyor" dedi.
"İSTANBUL VALİSİ, 5149'U UYGULARSA HİÇBİR SORUN KALMAZ"
Herhangi bir baskıyla karşılaşmasalar bile büyük kulüplerin bulunduğu yerlerin idarecilerinin kulüplerle karşı karşıya gelmemek için olayları görmezlikten geldiğini söyleyen Toptan, "Halbuki bu yasa çıktıktan sonra statlarda adam öldürüldü, insanlar dövüldü, seyirciler birbirini yaraladı. Kanun uygulandığı takdirde akıl almaz para cezaları var. Bu yüzden bundan sonra kimse bu tip olayları artık yapamaz. Öyle cezalar var ki, kulüplerin yöneticileri artık müsamaha gösteremez. Mevcut yasada kanunu uygulamayan yöneticilere ne ceza verilir konusunda bir boşluk vardı. Bunun bir yaptırımı yoktu. Ama şimdi benim teklifim yasalaşırsa o idareciler hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 'görevi ihmal' yahut 'görevi kötüye kullanma' suçu nedeniyle savcılık soruşturma başlatabilecek" diye konuştu.
İstanbul Valisi Muammer Güler'e büyük görev düştüğünü, Vali Güler'in 5149'u uygulaması halinde hiçbir sorunun kalmayacağını söyleyen Toptan, "Herhangi bir kişi savcıya bir dilekçe verdi mi savcı soruşturmayı başlatır. Pazar günü oynanan bir maç nedeniyle pazartesi günü bir gazetede çıkan gazete kupürünü ekler, iki satırlık dilekçe verdi mi savcı derhal o ilin yöneticisi hakkında 'görevi ihmal' veya 'görevi kötüye kullanma' nedeniyle dava açar.
Bunu uygulamamız lazım. Bir de İstanbul Valisi'ne çok önemli görev düşüyor. İstanbul Valisi 5149'u uygularsa hiçbir sorun kalmaz. Şimdiye kadar uygulanabilseydi sorun kalmazdı. Ama hiç olmazsa bundan sonra kullanabilir. Cezası olan stada girerse 3 aydan 1 yıla kadar hapis. Onu oraya sokana da 3 aydan 1 yıla kadar hapis, müsamaha eden, görmezden gelen de aynı biçimde cezalandırılacak. Spor müsabakalarının yapıldığı kapalı veya açık alanlara 11. maddede sayılan her türlü silah, kesici veya delici alet, sis veya ses bombası sokan kişiler, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak. Ayrıca 6 aydan 1 yıla kadar müsabakaları seyirden men edilecek" şeklinde konuştu.
Yeni ceza sisteminde stada çakı sokma teşebbüsüne 3 ay hapis cezası verileceğini belirten Toptan, "Sahaya çakmak atmak değil, yeni ceza sisteminde bunu stada sokma teşebbüsü üç ay hapis. Bunu şayet atarsa başka bir suç da oluşturabilir. Yan hakemi hedef alarak attıysa o zaman bir de yaralamaya teşebbüs oluyor ki, bunun cezası çok daha ağır olacak" ifadelerini kullandı.
"TOPYEKUN BİR ŞUUR ETRAFINDAN TOPLANILMAZSA FUTBOLDA ŞİDDETİ ÖNLEMEYİZ"
Topyekun bir şuur etrafından toplanılmazsa futbolda şiddeti önlemenin çok zor olduğunu kaydeden Toptan, "Kulüp başkanlarının tamamı taraftarlarını daha fanatikleştirmeye, tahrik etmeye dönük. Kimse bilgilendirmeye dönük açıklama yapmıyor. Herkes taraftara ve tribüne beyanat veriyor. Bunlar yazılmasa, söylenmese, yayınlanmasa, kulüp başkanları bunları söyleme gereğini de duymayacaktır. Burada olaya yukardan topyekün bakmak lazım. Maalesef kulüp yöneticileri kadar fanatik olan kulüp yazarları var. Bunlar da kulüp yöneticileri gibi çalışıyor. Kulübün içişlerine müdahale ediyorlar. Bunun tam tersini yapmak lazım. Kulüp yazarlığı varsa, onun görevi kendi kulüp yöneticilerini dikkate davet etmek olmalı. Onları daha olgunlaştırmaya çalışması lazım. Herkes için söyleyemem ama maalesef spor yazarlarımız bunun tersini yapıyor. Kulüp başkanı ve kulüp yöneticileriyle iyi geçinip, oralardan haber alıp onu kullanmak gibi bir amaç güdüyorlar. O zaman da olmuyor. Topyekün bir şuur etrafından toplanılmazsa futbolda şiddeti önlememiz çok zor olur" dedi.
5149'da medyayla ilgili de yaptırımların olduğunu, ancak diğerleri gibi bugüne kadar bu kanunun medya ile olan kısmının da uygulanmadığını söyleyen Toptan, şöyle devam etti:
"Mesela Sayın Bakanımız Mehmet Ali Şahin, Sayın İçişleri Bakanımız Abdülkadir Aksu iki kere genelge gönderdi, 'Bu kanunu uygulayın' diye ama uygulanmıyor. Şimdi ne olacak, 5149 sayılı kanunla verilen görevleri yerine getirmeyen kamu görevlileri Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesine göre cezalandırılacak."
"TÜRK FUTBOLUNDA 3 BÜYÜK KULÜPLERE HER ALANDA AYRIM YAPILIYOR"
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in şike ve dopingin engellenmesiyle ilgili yeni bir çalışmasının olduğunu ifade eden Toptan, "Sayın bakanımız Mehmet Ali Şahin'in bu konuda gayretini takdir ediyorum. Bir çare bulalım diye uğraşıyor. Şenes Erzik bu konuda 'Şike ve benzeri olaylar karşısında hapis cezası yerine federasyonlara yetki verip idari yaptırımlar uygulanmalı' dedi. Çünkü Sayın Şahin'in Türk Ceza Kanunu yapılırken şike konusunu da buna ekleme düşüncesi vardı. Ancak Sayın Erzik ısrarla 'Şike ve benzeri olaylar konusunda yaptırım yetkisi Federasyona verilmeli, aksi takdirde bu konu FIFA veya UEFA'dan dönebilir' deyince biz de bunu Türk Ceza Kanunu'na koymadık" diye konuştu.
Türk futbolunda 3 büyüklerle diğer kulüpler arasında her alanda bir ayrım yapıldığının kesinlikle görüldüğünü belirten Toptan, "Maalesef sadece bu kanunun uygulamasında değil, her alanda bir ayrım yapıldığı kesinlikle görülüyor. Kesinlikle üç büyükler lehine bir ayrım yapılıyor. Üç büyük kulüple diğerleri arasında Merkez Hakem Kurulu, Futbol Federasyonu ve idareciler tarafsız olmuyor, olamıyor" şeklinde konuştu.