Vücuttaki su miktarının azalmasının sağlığı tehdit ettiğine dikkat çeken uzmanlar, su içmek için susamayı beklememek gerektiğini belirtti.
Uzmanlar, vücutta su miktarının azalmasının (dehidrasyon) kişinin konsantrasyon kapasitesini etkilediğini, enerjisini azalttığını ve organlarının normal şekilde çalışmasını engelleyerek sağlığını tehdit ettiğina dikkat çekti. Yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için, vücuttan kaybedilen suyun gün içinde mutlaka yerine konması gerektiğini kaydeden uzmanlar, bunun için en iyi yöntemin su içmek olduğunu ifade etti.
Kaybedilen suyun, diğer içecekler, katı besinler ve besin öğelerinin vücutta yanmasından oluşan su ile yerine konmaya çalışıldığını belirten uzmanlar, "İnsanlar, yedikleri katı gıdalardan gün boyunca 4 su bardağı kadar su elde ederken, besinlerin vücutta yanması sırasında da yaklaşık bir su bardağı kadar su oluşur. Su ve diğer içecekler ise kalan ihtiyacın karşılanmasına yardımcı olur. Yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için, kaybedilen suyun gün içinde mutlaka yerine konması gerekir. Bunun için en iyi yöntem ise su içmektir" dediler.
Dehidrasyonun en erken bulgusunun ağız ve boğaz kuruluğu olsa da, pek çok kişinin bu bulguların farkına varamadığını belirten uzmanlar, böyle bir tehdit altında kalınmaması için, susama hissi uyanmadan önce yeteri kadar su içilmesini öneriyor. Uzmanlar, dehidrasyon konusunda şu görüşleri paylaşıyor: "Diğer bir önemli bulgusu ise bulantı ve kusmadır. Baş ağrısı, sürekli sıcaklık hissi, dudaklarda ve dilde kuruma, seyrek veya az idrara çıkma, idrar renginin koyulaşması, deride kuruma, eklem ve kaslarda acıma hissi ise, vücutta su kaybı yaşandığının sinyalini veren diğer bulgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Vücudun su ihtiyacı karşılanmadığı takdirde yaşanan diğer sağlık sorunları, kalori oluşumunda yetersizlik, sürekli sindirim sistemi sorunları, yorgunluk, sersemlik hissi ve kas krampları olarak sıralanır".
ANNE ADAYLARI DAHA ÇOK SU İÇMELİ
Suyun anne adayları için taşıdığı önem, bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısı için de geçerliliğini koruyor. Bu sıvı her üç saatte bir kendini yenilediğinden, yetersiz su alımına bağlı olarak ortaya çıkan dehidrasyon durumunda miktarı azalabiliyor. Bu nedenle sıvı alımı, hamileliğin her döneminde son derece büyük önem taşıyor. Yeterli sıvı alımı, anne adayının kendisini enerjik hissetmesine yardımcı olmanın yanı sıra cilt kuruluğu gibi problemlerin de görülmesini engelliyor. Yeterli miktarda sıvı alındığında, hem annenin hem de bebeğin kanındaki elektrolit dengesi de kolaylıkla sağlanabiliyor.
Hamilelikte salgılanan hormonlar, kişinin sıvıları kullanım şeklini değiştiriyor. Özellikle gebeliğin son dönemleri yaklaştıkça, kan hacmi yaklaşık 1.5 katına çıkıyor. Solunum yolu ile akciğerlerden kaybedilen su miktarı da hamilelik öncesine göre daha fazla oluyor. Bu nedenle anne adaylarının normal bir yetişkinden daha fazla su içmeleri, böylece hem kendilerini hem de doğacak bebeklerini su kaybı tehlikesinden uzak tutmaları gerekiyor.
Hamilelikte dehidrasyonun bir başka olumsuz etkisi de erken doğum ağrılarıdır. Dehidrasyon durumunda salgılanan bazı hormonlar, doğum kasılmalarını başlatan hormonu taklit ederek, erken doğum kasılmalarına neden olabiliyor. Erken doğum tehdidi karşısında yapılan ilk işlem, damar yolu açarak sıvı verilmesidir. Besin maddeleri ve oksijen, kan yoluyla bebeğe taşınıyor. Hamilelikte sık görülen, erken doğum ve düşüklere neden olabilen idrar yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde de su aktif bir rol oynuyor.
Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için anne adayının günde en az 8-10 bardak su içmesi gerekiyor. Anne adayı aktif çalışan bir kişiyse veya egzersiz yapıyorsa, alması gereken su miktarı daha da artıyor. Her bir saatlik egzersiz için, en az bir bardak fazla su içmesi gerekiyor.
HER ZAMAN HER YERDE SU İÇİN
Ağırlığımızın yarısından fazlasını oluşturan suyun vücuttaki dengesini korumak, sağlığımız için büyük önem taşıyor. Uzmanlar, kaybedilen suyu yerine koymak için en iyi seçim su içme olduğundan, gün boyunca belirtilen ölçülerde su içilmesi gerektiğini belirtiyor. Bunun dışında uzmanlar, yemeğe bir kase çorba ile başlanılması ve yemek sırasında da en az bir bardak su içilmesi gerektiğini kaydediyor. Diğer bir dikkat edilmesi gereken noktanın ise fiziksel aktivite sırasında vücuttaki su kaybının, dolayısıyla su ihtiyacının artması olduğuna dikkat çeken uzmanlar, "Bu nedenle, fiziksel aktiviteye su içerek başlamanın ve aktiviteyi su içerek sürdürmenin, vücuttaki su dengesinin bozulmaması açısından önemi büyüktür. Kişi, fiziksel aktivite bittiğinde dahi su içmeye devam ederek, vücudunda oluşan su kaybını eski dengesine kavuşturmaya çalışmalıdır. Otomobilde, trende, uçakta, kısacası tüm yolculuklarda da kişinin yanında mutlaka içme suyu bulundurması gerekir. Özellikle uçak yolculuğu ve dağ tırmanışları gibi yüksek rakımlara çıkılan durumlarda, vücudun su kaybı artar. Fark edilmese de, uçakta ortamın nemi düşer. Yolculukta vücudun kaybettiği suyu hızla geri kazanabilmek için su veya limonla tatlandırılan sıcak su içmek önerilir" diye görüş belirtiyor.