Su tasarrufu için buharlaşmayı en aza indirmek gerek

İZMİR (İHA) - Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Prof.Dr. Kamil Okyay Sındır, "Kuraklığa karşı su tasarrufu sağlayabilmek için buharlaşmayı en aza indirmek gerekir" dedi.

Tarımda yapabilecek yüzde 30'luk tasarrufun tarım dışı içme ve kullanma suyu gereksiniminin tamamını karşılayabilecek düzeyde olduğunu belirten Prof.Dr. Kamil Okyay Sındır, Türkiye'nin her yıl ortalama 501 milyar metreküp yağış aldığını ancak bunun 274 milyar metreküplük kısmının buharlaşma ile kaybedildiğini ifade etti. Alınacak önlemlerin en başında buharlaşmanın en aza indirilmesi olduğunu belirten Sındır, şöyle konuştu: "Alınacak önlemlerin en başında özellikle açık su yüzeylerinden, göllerden, nehirlerden, sulama amaçlı iletim kanalları ve salma sulama yüzeylerinden buharlaşmayı en aza indirmek geliyor. Tarımsal üretimde kullanılan suyun bu kapsamda özellikle kapalı veya basınçlı sulama sistemleri ile iletimi ve kullanımı büyük önem kazanmaktadır."

Reklam
Reklam

2003 yılında Türkiye'de toplam 40.1 milyar metreküplük su tüketiminin yüzde 74'ünün tarımsal sulama amacıyla kullanıldığını anlatan Prof.Dr. Sındır, geriye kalan yüzde 26'lık tüketimin yüzde 15'inin içme, yüzde 11'inin sanayi amaçlı kullanıldığını söyledi. Sındır, 8.5 milyon hektar sulanabilir nitelikteki tarım arazisinin bugün sadece yüzde 58'inin sulanabildiğini belirtti. Prof.Dr. Sındır, Türkiye'de toplam tarım alanlarının yüzde 17'lik kısmının sulanabildiğini, bu kadar sınırlı bir tarım alanında
kullanılan suyun ise toplam tüketimin yüzde 74'ünü oluşturduğunu dile getirdi. Konuyla ilgili damla sulama yönteminin önemine değinen Prof.Dr. Sındır, şöyle konuştu:

"Yağmurlama ve yüzey sulamaya göre yaklaşık yüzde 30 ile yüzde 50 arasında su tasarrufu sağlayan ve birim alana enerji girdisini ve maliyetlerini de en aza indirebilen bir yöntem olan damla sulama sistemlerinin bu kapsamda seçimi ve kullanımının teşviki büyük önem taşımaktadır. Damla sulama sayesinde, bitki su gereksiniminin karşılanmasında süreklilik sağlanabilmekte ve toprak nemi sürekli tarla kapasitesinde tutularak bitkiyi az ve fazla su streslerine sokabilecek periyotlar ortadan kaldırılabilmektedir."

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Sındır, böylece bir yandan azotlu gübre kullanımında tasarruf sağlanırken diğer yandan toprağın ve suların kirletilmesine, toprak tuzlarının yer altı sularına ulaşmasına ve bu sayede tuzluluk sorununa büyük oranda engel olunduğuna dikkat çekti. Gübrelemedeki söz konusu tasarrufun aynı zamanda verim ve kalite artışı ile üretim maliyetlerinde önemli bir düşüşe neden olduğunu ifade eden Sındır, sözlerini şöyle tamamladı: "Damla sulamada kullanılan su, çok düşük debide ve büyük oranda kültür bitkisinin gereksinimine yönelik uygulandığı için arazide yabancı ot yayılımı ve gelişimi de azalmakta ve buna bağlı olarak pestisit kullanımı da en aza indirilebilmektedir."