Sudan koyun geçirme yarışması

DENİZLİ (İHA) - Denizli'nin Çal İlçesine bağlı Aşağıseyit köyünde her yıl geleneksel olarak düzenlenen Sudan Koyun Geçirme Yarışması'nın bilgilendirme toplantısı yapıldı.

Yüzyıllardır geleneksel olarak Ağustos ayının son pazar günü düzenlenen yarışların bu yıl tanıtımı amacıyla Denizli Öğretmenevi'nde bir basın toplantısı düzenlendi. Yarışlarla ilgili bilgi vermek amacıyla düzenlenen basın toplantısına, Çal Kaymakamı Yusuf Selçuk, Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Turgut Tok, Aşağıseyit Köyü Muhtarı Mehmet Canbaz ile geçen yılın şampiyonu koyun sürüsünün çobanı Hasan Kayış katıldı.
Fen Edebiyat Fakültesi Türk Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Turgut Tok, Aşağıseyit köyünde yüzyıllardır düzenlenen sudan koyun geçirme yarışmasının nesilden nesile aktarıldığını söyleyerek, "Bu yarışlar turizm için önemli bir gelir. Yarışların Türk kültüründe çok özel bir yeri var" dedi.

Reklam
Reklam

Aşağıseyit Köyü Muhtarı Mehmet Canbaz ise çeşitli etkinlikler düzenleneceğini söyleyerek herkesi yarışmaya davet etti. Çal Kaymakamı Yusuf Selçuk da, Türk kültüründe birçok gelenek olduğunu ve bu geleneklerin bu tür etkinliklerle unutulmaması ve nesilden nesile aktarılmasının çok güzel olduğunu söyledi.

EFSANE

Aşağıseyit köylülerinin sahiplendiği efsanenin hikayesi şöyle: Karakoyunlu aşiretinden bir çoban, Çal yöresine yerleşen Oğuz beylerinin birine çoban durmuş. Çoban ile beyin kızı birbirlerine aşık olur. Yörede çok sevilen çoban, bey kızını istemiş ancak bey vermemiş. Bölgedeki diğer beyler, kızını çobana vermesi için beye baskı yaparlar. Bey bunun üzerine çok ağır bir şart koşar. Çobana der ki, "Koyunlarına 3 gün boyunca tuz yedireceksin ve Büyük Menderes Nehri'nden su içirmeden karşıdan karşıya geçireceksin. Çoban, koyunlara 3 gün tuz verir ve karşıdan karşıya geçirir. Koyunlar sudan geçer geçmez susuzluktan ölür. Ne var ki bey kızını yine vermez. Çoban kara koyunu ile aşık olduğu kıza ağıt yakar. Bu ağıta dayanamayan kız hastalanır. Kızının hastalandığına dayanamayan bey çobanı yöreden uzaklaştırmak için adamlarına baskı yaptırır. Beyin adamları ahıra girip çobanı bağlar. Ahırdan kaçan karakoyun kızın evine gidip boynuzlarıyla kapısını açar. Kız tehlikeyi anlar ve çobanın kardeşlerine haber verir. Çoban kurtulur. Bey kızını yine de vermez. Kız bir süre sonra ölür. Çoban, ömrünü dağlarda kaval çalarak geçirir. Sevdiği kıza ve çok sevdiği karakoyununa türküler ve ağıtlar yakar.

Reklam
Reklam