TBMM başkanlık seçimi sonrasında, Suriye riski birinci sıraya çıkacaktır diye düşünüyorum! Yani hükümet kurulmaması riski ikinciliğe inecektir. Çünkü eğer hükümet kurulmadan seçime gidilirse, seçim hükümeti kurulması zorunlu olur! Anayasaya göre, cumhurbaşkanı geçici bakanlar kurulunu kurmak üzere bir başbakan atar. Mevcut bakanlar kurulu çekilir. Adalet, içişleri ve ulaştırma bakanları meclis içinden ya da dışından partilerin oranlarına göre seçilir. TBMM başkanı geçici bakanlar kurulunun diğer bakanlıkları için siyasi partilerden alınacak üye sayısını başbakana bildirir. Geçici kabinede yer almak istemeyen siyasi partilerin üyelerinin yerine meclis içinden ya da dışından bağımsız üyeler atanır. Yeni kabine için güven oyu aranmaz. Yeni kabinenin görevi ülkeyi belirlenen tarihte seçime götürmek olur.
İşte bu anayasa zorunluğu nedeniyle, Ak Parti hükümet gücünü diğer partilerle paylaşmak istemeyecektir. O zaman seçim hükümeti kurulmayacaksa, geriye iki seçenek kalıyor. Bir tanesi dışarıdan destekli Ak Parti azınlık hükümeti, diğeri de seçim hedefli bir koalisyon hükümetidir. Seçimler sonrasında da yazdım, Ak Partinin içinde olmadığı bir azınlık hükümeti kesinlikle kurulamaz. O zaman kurulacak olursa, ancak Ak Parti'nin azınlık hükümeti kurulabilir. Yani Ak Parti ya MHP, ya da HDP desteği ile azınlık hükümeti kurabilir. HDP şu an bu seçeneğin zayıf adayı konumunda diye düşünüyorum. Eğer böyle bir azınlık hükümeti kurulacaksa MHP'nin desteği ile kurulabilir. Ancak azınlık hükümeti kurulursa da, bunun bir erken seçim hükümeti olacağını herkesin bilmesi gerekir.
Kısacası ben hükümet kurulmadan bir seçim hükümeti ile seçimlere gitmeyi istemeyecek olan Ak Parti, her şekilde bir hükümet kurulmasını isteyecektir düşüncesindeyim. Ama azınlık, ama koalisyon ile olsun bir hükümet kurulacağı için, bu riskin etkisi biraz düşebilir. Ama herkes bilmeli ki, bana göre Türkiye her şekilde yeni bir erken seçime gitmek durumunda kalacaktır. Sadece erken seçime seçim hükümeti ile mi, yoksa kurulacak bir hükümet ile mi gidileceği belirlenecektir. Ben en başta izah ettiğim nedenler dolayısı ile seçim hükümeti istenmeyeceği görüşündeyim. Ak Parti azınlık ya da, Ak Parti MHP seçim amaçlı koalisyon hükümeti kurulması BIST için kısa vadeli ve sınırlı pozitif yansıma yaratacaktır diye düşünüyorum.
İşte bu nedenle bir şekilde hükümet kurulacağı için, bu risk ikinci plana düşecek ve en önemli risk olarak Suriye konusu ilk sıraya çıkacaktır. Suriye riskini ise çok önemli görüyorum. Gelişmelere göre Türkiye'nin Suriye'ye müdahale ihtimalini yüksek buluyorum. Bu riskin BIST'e etkisi ise, Türkiye'nin böyle bir müdahaleyi yanlız mı, yoksa ABD ile koordineli mi yapacağına göre değişecektir! Çünkü yalnız olursa uluslararası kamu oyu ve BM'den tepkiler gelebilir. Fakat ABD ile yaparsa bu tepkiler ve karşılaşacağı PYD direnişi ya da tepkisi az olur. Kendi başına yapacağı müdahale haline PYD ile olası gerilim içeride sosyal tepkiler yaratabilir. Bu da BIST için negatif baskı yaratır. Ama ABD ile yapılacak bir müdahale ve sınırlı bir tampon kuşak oluşturulması halinde, PYD de bu amaca uymak zorunda kalacağı için, Türkiye Suriye'ye girdi diye BIST düşmeyebilir. Ya da en azından sınırlı bir düşüşle kalır.
Dün yazdığım beklenti yazımda BIST'in aşağıda 80.713, yukarıda 83.546 gap'lerine sahip olduğunu belirtmiştim. Bu aralıkta bir süre takılmasını bekliyorum. Ancak bu gap'lerden birini kırması halinde, o yöne gidişi daha artabilir.
Enflasyon Açıklanacak
Haziran ayı enflasyonu açıklanacak. Kötü gelirse zaten olumsuz etkisi olur. Ancak beklentilerden iyi de gelse, bu ortamda olumlu etkisi yine de sınırlı olacaktır. En azından enflasyon iyi geldi diye, mevcut diğer gelişmeler yüzünden TCMB faiz indirimini düşünmeyecektir.
Hisse Bazlı Hareketler Her zaman Olur!
Bu konuya devamlı dikkat çektiğimi biliyorsunuz.
Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
Twitter: @_Stratejist_