Türkiye olarak fazlasıyla farkındayız: Suriye’de bir insanlık dramı yaşanıyor.
Resmi açıklamalara göre bugün Türkiye’de, 330 bini İstanbul’da olmak üzere toplam 1 milyon 385 bin Suriye vatandaşı mevcut. Ülkelerindeki savaştan kaçtılar, Türkiye’ye sığındılar, büyük çoğunluğu mutsuz, tamamı vatansız şekilde Türkiye’de yaşamlarını sürdürüyorlar.
Türkiye’deki Suriyeliler ile ilgili gündemdeki tartışmalar değil konumuz, onlara vatandaşlık verilme ihtimalinden, onlara sağlanan hizmetlerin Türkiye vatandaşlarının yararlandığı hizmeti azaltıp azaltmadığından bahsetmeyeceğiz. Konumuz savaşta çocuk olmak da değil. Bu durumun insanlığın yüz karası olduğu yüzyıllardır apaçık ortada zaten; nesini konuşalım?
Konumuz, Suriye Devrim Güçleri’nin bu duruma dikkat çekmek için yaptığı kampanya.
Birkaç gün önce, Suriye Devrim Güçleri’nin medya ofisi bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanya fotoğraflarında ‘savaş çocukları’ ellerinde Pokémon resimleri tutuyorlar, dünyanın onları bulmasını ve kurtarmasını istiyorlar.
Savaşın acıları yüzlerinden okunuyor. Hepsi melek gibi, bazılarının elinde Squirtle, bazılarının elinde Pikachu; dünyaya bakıyorlar.
Benzer bir kampanya da Suriyeli grafik tasarımcı Saif Aldeen Tahhan’dan gelmiş...
Pokémon Go logosunu Syria Go olarak değiştirmiş ve yukarıda görmüş olduğunuz, kendi kendini muhteşem açıklayan tasarımlara girişmiş.
Tüm dünyada Pokémon Go’nun konuşulduğu zamanlardayız. Uluslararası kaynaklara baktığımızda Türkiye’deki darbe girişimi de dünya gündemini ufaktan yokluyor diyebiliriz, Amerika başkanlık seçimleri ve Trump’ın rezillikleriyse Pokémon Go’yu bile alt etmiş durumda. Suriye’de yıllardır süren savaş önce küçük puntolara düştü, sonra gündemden tamamen kayboldu.
Bu açıdan baktığımızda, bu kampanyanın başarılı olduğu aşikar.
Çünkü yeniden gündeme geldi. İnsanlar yeniden Google’a Syria (Suriye) yazıp aratmaya başladılar. Pokémon Go ile ilgili haber arayanların karşılarına bu melek gibi savaş çocukları çıktı ve "artık bu görselleri gören herkes Suriye’deki çocuklarla ilgili bir şey yapmak istiyor, en azından durumun farkındalar!" diye cümlemize devam etmek istiyoruz.
Peki böyle devam etsek gerçekçi olur mu? Bir bakalım.
Birinci Grafik: Google’daki Syria aramalarının son 1 aydaki değişimi.
Açıkça görüldüğü üzere, bu kampanyanın Suriye farkındalığı konusunda olumlu bir etkisi olmuş.
İkinci Grafik: Google’daki Syria ve Pokemon aramalarının son 1 aydaki karşılaştırması.
Pokemon Go’nun yayınlandığı 6 Temmuz’dan itibaren Pokemon Go aramalarında inanılmaz bir yükselişin olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki, Syria Go’nun yayınladığı 21 Temmuz’dan itibarenki durumu karşılaştırdığımızda, Pokemon’un ezici bir üstünlüğü var...
Üçüncü Grafik: "Belki Syria diye değil, Syria Pokemon diye aratmışlardır?"
Aratmamışlar...
Elbette hemen kesin bir yargıya varmamak lazım. Bu kampanyaya biraz daha zaman vermek, internette kaç haber paylaşıldığına, o haberlerin kaç bin okunduğuna ve sosyal medya paylaşımlarında nasıl tepkiler aldığına da bakmak durumundayız.
Ancak aklımıza şu soru geliyor: 2014’te ALS farkındalığı için sosyal medyada fenomenleşen ‘Kafadan aşağı bir kova buz dökme’ eylemi kaçımıza ALS’yi arattı? Yoksa _‘Hülya Avşar da bir kova buz dökmüş’_ü mü konuştuk? ALS’nin ne olduğunu kaçımız biliyoruz?
Bir başka örnek: Kuzey Kutbu’nda piyano çalan Ludovico Einaudi
Küresel ısınma?
Dünyadaki sorunlar için bir şeyler yapmak isteyenlerin emeklerine saygımız sonsuz. Sadece kendimize şunu soruyoruz: Bu sorunlara, hakikaten sadece sorunlara odaklanacak şekilde dikkat çekmek mümkün müdür? Bu eylemlerin başka yolları da var mıdır?
Evet reklamcılar, kendimize diyoruz, siz anlayın. Var mıdır?