Sur'un çocukları travma yaşıyor

Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde 100 günden fazla bir süre boyunca patlama ve silah sesleri hiç eksik olmadı. Uzmanlar, yaşananların en çok çocukların psikolojisini etkilediğini bu çocukların profesyonel yardım alması gerektiğini söylüyor.

Burhan Ekinci

Diyarbakır

Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde 100 günden fazla bir süre boyunca patlama ve silah sesleri hiç eksik olmadı.

Uzmanlar, yaşananların en çok çocukların psikolojisini etkilediğini bu çocukların profesyonel yardım alması gerektiğini söylüyor.

Dicle Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı'ndan Yrd. Doç. Dr. Tuğba Yüksel'e göre, her gün yaşanan olaylar, patlama, silah sesleri bazı çocuklar için travmalara yol açabiliyor.

STY42798683Sur: '20'si küçük çocuk, 200 sivil mahsur' iddiasıSur: '20'si küçük çocuk, 200 sivil mahsur' iddiasıSur'un 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı 90. gününe girerken, HDP Diyarbakır milletvekili Sibel Yiğitalp 3 mahallede mahsur kalan siviller içinde, kimi yaralı 20 de çocuk olduğunu duyurdu. Valilik ise, iddiaları şüpheyle karşıladığını söylüyor.2016-02-29T16:26:33+02:002016-02-29T17:43:03+02:002016-02-29T17:46:24+02:002016-02-29T17:46:23+02:00PUBLISHEDtrtopcat2STY42804540Sur'dan izlenimler: 'Hayalet şehir gibi'Sur'dan izlenimler: 'Hayalet şehir gibi'Diyarbakır'ın sokağa çıkma yasağının kısmen devam ettiği Sur'da 200'e yakın kişinin mahsur kaldığı söyleniyor. Sur'da caddelerin sessiz, karanlık, tenha. İlçe 'hayalet şehri' andırıyor. Dört ay sonra ilk defa Sur'a girebilen Hatice Kamer'in izlenimleri.2016-03-01T02:46:18+02:002016-03-01T06:04:30+02:002016-03-01T12:26:40+02:002016-03-01T13:03:08+02:00PUBLISHEDtrtopcat2Yüksel, çocukların "Uyum bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu veya depresyon'' gibi psikiyatrik bozukluklar yaşayabileceğine dikkat çekiyor.

Reklam
Reklam

Yüksel, çocuklardaki değişikliğin farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini anlatıyor: "Bu çocuklar, duygusal değişiklikler, sinirlenme, irkilme, korkular, uyku bozuklukları, iştah değişikleri, dikkat dağınıkları, okul fobisi ve karanlık korkusu gibi korkular yaşayabilirler."

Kendilerine zaman zaman travmadan etkilenen çocukların başvurduğunu hatırlatan Tuğba Yüksel, "Daha çok korkular ve davranış değişikliği şikayetiyle gelebiliyorlar. Kliniğimize başvuran ortaokul çağındaki bir hastamız yaşanan olaylardan etkilenmiş olup, kaygı bozukluğu tanısıyla takibe alındı. Buna benzer travma yaşayan ve psikolojik açıdan etkilenmiş olabilecek birçok çocuk olabileceğini düşünüyoruz bu açıdan bize ulaşanlara da yardımcı oluyoruz" diyor.

Aynı odada 13 çocukSur'da çatışmalar başlandıktan sonra yaşanan göç, çocukları evlerinden, mahallelerinden etti.

Ailelerin çoğu diğer ilçelerdeki yakınlarının yanına taşındı. 10'dan fazla çocuğun aynı odada kaldığı evler var.

Bu durumda olan çocuklardan biri de Baver.

Reklam
Reklam

15 yaşındaki Baver ile Diyarbakır merkez ilçesi Yenişehir'e bağlı Şehitlik Semti'nde tanıştım.

Ailesi Sur'un Alipaşa Mahallesi'nde çatışmalar ve sokağa çıkma yasağı başlayınca Ocak ayında yakınlarının yanına taşınmış.

İki odalı bir evde 13 çocuk küçük bir odada kalıyorlar.

Baver Diyarbakır Anadolu Teknik Endüstri Lisesi 2. Sınıf öğrencisi. Bir ay boyunca okula gidemediğini anlatıyor.

Devamsızlıktan sınıfta kalmak istemediğini söyleyen Baver, yaşananlardan ve koşullardan dolayı derslerine adapte olamadığını söylüyor.

Lise 1. Sınıfta derslerinin iyi olduğunu hatırlatan Baver, çatışmaların durmasını evine dönmek, okuluna kaygısız ve korkusuz gitmek istediğini dile getiriyor.

Deniz Naki'ye çağrıBaver'in en büyük hayaliyse futbolcu olmak. Taşındıkları yeni mahallede çocuklarla top oynayan Baver, Amedspor'un 12 maç ceza alan yıldız futbolcusu Deniz Naki'ye bir de çağrısı var:

"Futbolcu olmak istiyorum, Beşiktaşlıyım ama Amedspor'u daha çok seviyorum. Alt yapıya beni almalarını istiyorum. Deniz abi gelsin beni görsün. Beni alt yapıya alsın."

Reklam
Reklam

Kardeşi 5. Sınıf öğrencisi Asya D. Da derslerini çalışamadığını belirterek, patlamalardan çok korktuğunu dile getiriyor. Kimi çocuklar ise yaşadıkları travmayı okullarının kendilerine verdikleri tabletlerde oyun oynayarak atlatmaya çalışıyor.

'Uyum sağlama güçleşiyor'Yrd. Doç. Dr. Tuğba Yüksel'e göre, kendi evlerinden başka evlere taşınmak zorunda kalan çocuklarda uyum bozukluğu daha çok yaşanıyor.

Yüksel, "Bu çocukların çoğu başka ailelerin çocuklarıyla yaşamak zorunda kalıyor. Bu da çocukların uyum sağlamasını güçleştirebiliyor. Daha önceki ev, okul ve çevrelerinden tamamen farklı bir ortama geçen çocuklar bu şekilde başka bir travmaya daha maruz kalıyor. Yeni ortam uyum bozukluğuna sebep oluyor" ifadelerini kullanıyor.

Aileler ve öğretmenlere uyarıYüksel, aileler ve öğretmelerin çocuklarla olan ilişkisinin çok önemli olduğuna vurgu yapıyor ve şöyle devam ediyor:

"Çünkü aileler çocuğuyla ilgili olan değişiklikleri rahat fark edebilirler. Uykularında irkilmelerin, gün içindeki ağlamaların ve yeni başlayan korkuların farkına varabilirler. Bu sıkıntıları olan çocukların aileleri onları daha fazla gözlemleyip, onların yanında olduklarını, onlara destek olacaklarını hissettirebilmeliler. Sur'dan göç eden çocuklar, diğer çocuklara göre travmayı daha çok yaşadıkları için öğretmenler de bu çocuklara karşı daha fazla duyarlı olmalı. Bu çocuklarda derse adapte olamama, ders sırasında dalıp gitmeler, mutsuz yüz ifadesi, çabuk ağlama ve tepki verme ortaya çıkabilir."

Reklam
Reklam

'Bize getirsinler'Sur'dan göç eden ailelerin birçoğu 90'larda köyleri boşaltanlar. Yeni göç, çocukların üzerinde de etki yaratmış. Bu çocukların çoğu ailelerin geçmiş yıllardaki zorunlu göç hikayeleriyle büyümüşler.

Bu durumu hatırlattığım Tuğba Yüksel'in yorumu, "eski travmaların üstüne yeni travma yaşayan çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıklara daha fazla rastlanır."

O'na göre, davranış ve duygusal değişiklikleri devam eden çocukların ailelerinin veya öğretmenlerinin, bu durumu fark edip bir çocuk psikiyatrisi polikliniğine getirmeleri bu çocuklar için büyük önem taşıyor.

Çatışmalar eğitimi etkilediEğitim - Sen Diyarbakır 2 Nolu Şubesi'nin verilerine göre Diyarbakır genelinde 517.708 öğrenci, 18.110 öğretmen bulunuyor. Aynı verilere göre Sur'da 30.251 öğrenci, 1381 öğretmen vardı.

Eğitim - Sen'e göre, çatışmalar ve sokağa çıkma yasaklarından dolayı Sur'da 15 okul, 7.450 öğrenci, 300 de öğretmen birinci dereceden etkilendi.

Reklam
Reklam

Bu okullardan Süleyman Nazif İlkokulu, Cumhuriyet Ortaokulu, Yavuz Selim Ortaokulu ile Mardinkapı İlk ve Orta Okulu çatışmalardan dolayı tahrip olmuş durumda ve eğitim yok.

Sur'un yasaklı olmayan mahallelerindeki 11 okulda eğitim sürüyor. Buradaki öğrenciler, her gün silah sesleri altında eğitim görüyor.

Dicle Üniversitesi öğretim görevlisi Tuğba Yüksel'e göre, Sur'da eğitim gören çocuklarda, diğer çocuklara göre, stres, kaygı bozuklukları ve depresyon riski daha fazla.

Yüksel, "Böyle bir risk var. Stres altındalar. Travma devam ediyor" diyor.

Çocuklara grup terapisiEğitim - Sen Diyarbakır 1 No'lu Şubesi, kentteki birkaç sivil toplum örgütüyle psikolojik sorun yaşayan Sur mağduru çocuk ve ailelere ulaştı.

Sendika, 7.450 çocuğa psikolojik destek vermeyi hedefliyor.

Psikolojik destek programı altı bölümden oluşuyor. Grup terapisi 2.5 saat sürecek 20'şer gruplar halinde olacak. Çocuklara öncelikle grup terapisinin ardından müzik, resim, drama atölyeleri ve spor etkinlikleri düzenlenecek.

Reklam
Reklam

Çalışmayla ilgili şubenin örgütlenme sorumlusu Abbas Şahin ile görüşüyorum.

Rehber öğretmen Şahin, "Bu insanlar kendi ülkelerinde mülteci durumundalar. Kadınların yanısıra en çok da çocuklar etkilendi" diyor.

Sohbetimiz esnasında Sur'dan art arda patlama sesleri geliyor. Abbas Şahin, her gün bombaların patladığı bir ortamda öğrencilerin sağlıklı eğitim alamayacaklarını vurguluyor.

Şahin "Çocuklar depresif davranışlar sergiliyor. Tepki gösterip okula gitmeyenler var" diyor.

'Deprem değil, savaş travması'Abbas Şahin, çocukların yaşadıklarını "savaş travması" olarak yorumluyor.

O'na göre travmayı atlatmaları çok zor. "Yaşanan bir deprem travması değil, savaş travmasıdır" diyen Şahin devam ediyor:

"Bu süreç de devam ediyor. Çalışmamız, rehabilite değil. Yaşanmış, bitmiş bir olay yok ki, etkilerini silmeye çalışalım. Amacımız, ailelerin ve çocukların travmaya karşı direnç göstermeleri, yalnız olmadıklarını hissettirmek ve korkularını yenmek. Çalışmamız tek başına elbette yeterli değil. Ama bu bir adımdır. Kent geline yaygınlaştırmaya çalışacağız."

Reklam
Reklam