Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'nin 2002 yılında 4 milyar dolar olan tarımsal ihracatı yüzde 282 artarak 2011 yılında 15,3 milyar dolara ulaştı. Bu süreçte dünya tarımsal ihracatı ise yüzde 181'lik artış gösterdi.
Yine 2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatında artış görülen ürün gruplarından süt ve süt mamulleri yüzde 12,7'lik artışla 336 milyon dolara yükseldi.
Süt tüketimindaki artış ihracatı da artıracak!
Şu anda dünyada 70 milyar litre olan süt tüketim miktarının 2014’te 80 milyar litreye çıkması bekleniyor. Yapılan araştırmalara göre refah seviyesi, alım gücü ve ambalajlı süt ürünlerine olan talepte beklenen artış nedeniyle süt tüketimi önümüzdeki iki yılda 10 milyar litre artacak. Yine araştırmalara göre bu artışın kaynağını da gelişmekte olan ülkelerdeki 2,7 milyar düşük gelirli tüketici olacak. Bu durum da yapılan ihracın tüketim oranında artması anlamına geliyor.
Süt ve süt ürünlerinde ülkemizin vizyonu
Bununla birlikte Türkiye, yıllık 14,5 milyon ton süt üretimi ile dünyada 7'nci sırada yer alıyor. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’e doğru ilerlerken devletimiz ülkemizin tarım vizyonunu; tarımsal ekonomik büyüklük açısından dünyanın ilk 5 ülkesi içerisinde yer almak, 150 milyar dolar tarımsal hâsılaya, 40 milyar dolar tarım ihracatına sahip olmak olarak belirledi. Bu hedef çerçevesinde 40 milyar dolarlık hedefimize ulaşmada önemli kalemlerden biri, et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri sektörlerinin ihracatının artırılmasıdır.
Yörsan Yönetim Kurulu Üyesi Teoman Yörük’in verdiği bilgiye göre, Avrupa Birliği’nin Türkiye kaynaklı süt ve süt ürünlerine uyguladığı engel yüzünden 9 milyar euroluk Avrupa pazarına ihracat yapamıyoruz. İhracat sorununu aşabilmemiz için ülkemizde üretilen çiğ sütün kalitesinin Avrupa seviyesine, fiyatların ise dünya fiyatları ile rekabet edebileceğimiz seviyeye gelmesi gerekiyor.
Yakın çevremiz, özellikle et ve süt ürünlerinde net ithalatçı ülkeler tarafından çevrilmiş durumdadır. Eğer ihtiyaç duyduğumuz dönüşümü sağlayabilirsek Ortadoğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinin en önemli et ve süt ürünleri tedarikçisi olabiliriz. Ne yazık ki bu noktada en temel sorunlarımızdan birisi sektörümüzün üretimini, rekabet gücünü arttıracak kaliteli, sürekli, bol, rekabetçi fiyatlarla standart hammaddeye erişebilmektir.