Suudi Arabistan'dan Cuma günü itibarıyla kraliyet ailesinin üst düzey üyelerinin gözaltına alındığına dair gelen haberler, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın yeni bir güç gösterisi olarak yorumlandı.
İlk olarak ABD merkezli Wall Street Journal gazetesinin haberleştirdiği iddialarda, darbe planlamakla suçlanan kraliyet ailesinin iki üst düzey üyesinin Cuma günü gözaltına alındığı belirtildi.
Kral Selman'ın kardeşi Ahmed bin Abdulaziz ve 2017 yılında görevden alınmadan önce tahtın varislerinden biri olan Prens Muhammed bin Nayif'in ihanetle suçlandığı ve darbe planlama suçlamasıyla gözaltına alındığı belirtildi.
Cumartesi günü çıkan haberlerde ise görevden almaların içişleri bakanlığı, üst düzey ordu yetkilileri ve darbe planında payı olduğu düşünülen diğer isimlere kadar genişlediği aktarıldı.
Guardian gazetesinin haberine göre bu iddialar, Kral Selman'ın sağlık durumunun kötüleştiğine dair spekülasyonların yapılmasına yol açtı.
Bu son adım, Veliaht Prens bin Selman'ın babasını görevden uzaklaştırma amacı olarak yorumlandı.
Ancak Suudi Arabistan kraliyet kaynakları Kral Selman'ın sağlığının kötüleştiğine dair iddiaları reddediyor. İki prensin gözaltına alınması kararının ise bizzat Kral Selman tarafından imzalandığı öne sürülüyor.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 2015 yılı itibarıyla kraliyet ailesi içinde gücünü artırmaya başladı.
Prens Muhammed bin Selman'ın 2017 yılında veliaht prens olarak açıklanmasının ardından yolsuzluk operasyonu kapsamında çok sayıda kraliyet ailesi üyesi, prens, iş adamı ve siyasi yetkili gözaltına alınmıştı.
Cuma günü başlayan son dalgada gözaltına alınan Prens Muhammed bin Selman'ın amcası Ahmed bin Abdulaziz ve Kral Selman'ın yeğeni Prens Muhammed bin Nayif, prensin tahta doğru yolunu açmaya başlamasıyla gücünü kaybeden isimlerdi.
Bu iki prensin halihazırda gücünü kaybetmiş olması nedeniyle hangi sebeplerle gözaltına alındıkları tam olarak açıklanamıyor.
İngiltere merkezli bir düşünce kuruluşu olan Royal United Services Institute'den uzman Michael Stephens, BBC için kaleme aldığı makalede, Prens Muhammed bin Selman'ın bu hareketiyle ne ülkesinde ne de yurt dışında tepki almayacağını bildiği için bu adımı attığını söylüyor.
Stephens'a göre Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda gerçekleşen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinden sıyrılmasının ardından Prens'in bir şeylerden korkması için çok bir neden kalmadı.
Çünkü bu cinayetin ardından hiçbir ülke Suudi Arabistan ile siyasi ve ekonomik ilişkisini kesmedi.
Stephens, atılan bu son adımların hem Prens Muhammed bin Selman'ın hem de babası Kral Selman'ın ailenin geri kalanına tahtın varisi olamayacakları konusunda gönderilen bir mesaj olduğunu söylüyor; böylece disiplinin ve sadakatin sağlanmasının amaçlandığını belirtiyor.
Stephens'a göre böylece Suudi Arabistan'da kimin patron olduğunun gösterilmesi amaçlanıyor; ki o kişi de Prens Muhammed bin Selman.