Taksim Gezi Parkı'ndaki Olaylar

Bursa Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Taksim Gezi Parkı'nda yaşanan olaylarla ilgili, "Bütün bunlar, hepimizin birlikte yaşadığı büyük Türkiye idealine, gençliğine zarar verir ve bu gemi su alırsa hep beraber zarar ederiz" dedi. Gündoğdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, parkta bir grubun sabaha kadar nöbet tutarak başlattığı eylemin, başlangıçta İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tarihi bir alanı geri döndürme planı karşısında yeşili seven bazı insanların, "Bu, tarihi canlandırmak mı, yeşili imha etmek mi?" kaygısı ve samimi duygularla ağaçlara sahip çıktığı bir fotoğraf olduğunu söyledi. İlk eylem sonrası yaşanan gelişmeler karşısında toplumda değişik düşüncelerin ön plana çıktığını belirten Gündoğdu, bunlardan bazılarının, "Niye bunlar birbirlerini dinleyip anlamıyor?", "Yapılan böyle güzel bir şey ise yeşili sevenler neden karşı çıkıyor?", "Yeşili sevenlerin karşı çıktığını doğrulayacak bir kaygı varsa Belediye Başkanı bunu niye gidermiyor?" soruları olduğunu anlattı. -"Cumhuriyet mitinglerini yaparken neyi amaçlamışlarsa..." Yeşil ve ağaç sevgisi çerçevesinde tartışılırken konunun birden bire bundan uzaklaşarak farklı bir alana kaydığını dile getiren Gündoğdu, şöyle devam etti: "Ne kadar çözüm sürecine karşı olan, Reyhanlı saldırısında 50 vatandaşı kaybettiğimiz o hain saldırıda aradığı pası bulamayan grup, kesim varsa artık yeşili koruma, tarihe, ülkeye sahip çıkma değil, kaos oluşturarak, cumhuriyet mitinglerini yaparken neyi amaçlamışlarsa şimdi de yeniden böyle bir senaryo peşine düştüler. Başlangıçta cumhuriyet mitingleriyle ilgisi olmayan bazı kesimler de gerçekten doğayı koruma adına eylemlerde yer aldı. Bu kesimler, bu oyunu görür görmez geri çekildi. Onlar da orayı terk edince tamamen ulusalcı, Ergenekonsever, Ergenekonun avukatlığını yapmaktan zevk duyan belli kesimler, buna öncülük etmeye başladı. Bunların arasında hala yeşil, doğa, ülke sevgisi üzerinden bu işin içinde olan var mı bilemiyorum ama öncülük edenler, twitter aracılığıyla zaman zaman 'Falan yerde bir kız ezildi' gibi çağrılar atılması, bir milletvekilinin bir televizyon kanalındaki açıklamaları ve sözde bir sanatçının, 'Olay sadece ağaçları korumaktan ibaret değil' gibi tweetler atması, niyetin, üzüm yemek değil, bağcıyla bu zamana kadar olan bütün kavgasını görmek ve bağcıyı 5-10 ağaç bahanesiyle yok etmeye çalışmak gibi bir kötü niyet olduğu gözüküyor." -"Herkesi sağduyulu olmaya davet ediyorum" İnsanların sağduyuya her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğuna dikkati çeken Gündoğdu, Türkiye'nin, her gün demokrasisini daha da geliştiren bir ülke olduğunu belirtti. Çözüm süreci için 63 farklı dünya görüşünden insanın, ülkeyi gezdiğini hatırlatan Gündoğdu, ulusalcısından solcusuna, dindarından Alevisine, Kürt'ünden Türk'üne her kesimin kaygı, kızgınlık, söylem, eleştiri, destek ve destek gerekçelerini dinleyerek binlerce, on binlerce sayfalık notlar, raporlar tuttuklarını ifade etti. Gündoğdu, geçmişte devlet eliyle dışlananlar, her darbe döneminde ötekilenen kesimler olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti: "Bu kesimlerin neredeyse tamamı verici olmak için taleplerini, varsa kızgınlıklarını, kaygılarını demokratik ortamlarda çok muhteşem dile getirdi. Bu sürecin sabote edilmemesi lazım. Çözüm sürecinin bu şekilde sabote edilmesi, ancak 10 yılda bir darbelerle bu millete haddini bildirenlerin ve kaosu geçim kaynağı edenlerin işine gelir, onların ekmeğine yağ sürer. Bu oyuna karşı uyanık olmak lazım. Bazı dış medya organları ve içeriden de ona pas veren marjinal medya grupları, Türkiye'yi çirkin göstererek, Mısır'da, Irak'ta, Suriye'deki gibi bir tablo gösterme çabası var. Bütün bunlar, hepimizin birlikte yaşadığı büyük Türkiye idealine, gençliğine zarar verir ve bu gemi su alırsa hep beraber zarar ederiz. Herkesi sağduyulu olmaya davet ediyorum. Buradan kimseye bir iktidar çıkmaz ama gelecekte demokratik yollardan iktidar düşünülüyorsa bu olanlar o iktidara da bugünkü Türkiye'ye de zarar verir. Niyet iktidara gelmekse yol, bu değil." -"Boşuna bağırdıklarını görmeleri lazım" Ahmet Gündoğdu, eylemler sırasında millet ve devlet mallarına, çevreye, doğaya zararlar verildiğini dile getirdi. İBB yetkililerinin, "Derdimiz ağaçları imha etmek değil, yerini değiştirmekti" dediğini anımsatan Gündoğdu, "Gerçekten 13 ağacı korumaksa amaç, şu anda 13 değil, binlerce ağaca, esnafa, vatandaşa zarar verilmiş durumda" değerlendirmesinde bulundu. Taksim'de polisten gördüğü muamelenin ağır olduğunu iddia edenlerin, hukuk yoluna müracaat etmesi gerektiğine işaret eden Gündoğdu, şimdi yapılanları, "bir savaş psikolojisi ve 'Yakarım, Roma'yı da yakarım' anlayışına doğru giden bir yaklaşım" diye niteledi. Yeşili korumak isteyenlerle yeşil bahanesiyle Türkiye'yi yakmak isteyenleri birbirinden ayırmak gerektiğini anlatan Gündoğdu, şöyle konuştu: "Konu Taksim ise belediye, ne yapacaksa bunu doğrudan ortaya koymalı. Alışveriş merkezi gibi bir düşünce varsa buna asla müsaade edilmemeli. Müze, kültür merkezi gibi halka yararlı olacak şeyler düşünülüyorsa bunu da orada kaygısı olan şahıs ve kurumlardan oluşan heyet seçerek konuşmalı. Bunun haricinde bunu bahane ederek Türkiye'nin değişik yerlerinde olumsuzluk yapanların, artık yaptığının yanlış olduğunu, konunun sadece Taksim olmaktan çıktığını, bindiği dalı kestiğini görmesi lazım. Yoksa 'Bunlarla konuşulsun' demek de doğru bir çözüm olmaz çünkü bunların istediği şeyin ne olduğu belli değil. Sanki futbol maçına gelen seyircilerin arasında patronuna, iş verenine ya da başka kesimlere kızanları, orada futbolun seyrinin nereye gittiğini bile anlamadan o taraftarların gol olduğunda ya da gol atamadığındaki sitemi arasında çok ayrı telden bağıran, deşarj olan adam misali bir sıkıntı var. Artık bunların boşuna bağırdığını, bağırmaması gerektiğini görmesi lazım."