Tufan HAMARAT/İZMİR, Genellikle Akdeniz ırklarında görülen, ancak dünya geneliyle Türkiye'de de sıkça rastlanan, Akdeniz anemisi olarak bilinen ve kalıtsal kan hastalığı talasemi konusunda farkındalık yaratmak için 8 Mayıs, Dünya Talasemi Günü olarak kutlanıyor. Farkındalığının arttırılması için çeşitli etkinlikler düzenlenmesine rağmen yaşamları boyunca her 2-3 haftada bir kan nakline ihtiyaç duyan ve Türkiye'de sayıları 6 binleri bulan talasemi hastaları kan bağışındaki azlık nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor. Talaseminin son derece ağır ve yıkıcı bir hastalık olduğunu belirten Ege Üniversitesi Kan Merkezi Yöneticisi ve Çocuk Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Aydınok, hastalıkla ilgili bilgiler verdi. Alanında dünyanın sayılı uzmanları arasında bulunan Prof. Dr. Aydınok, talaseminin bulaşıcı değil kalıtsal bir hastalık olduğuna değindi. Birçok ülkede, alanıyla ilgili konferanslar veren Prof. Dr. Aydınok, "Halk arasında Akdeniz anemisi olarak da bilinen talasemi kalıtsal bir kan hastalığıdır. Hastalık olarak son derece ağır ve yıkıcı sonuçları olan ama hastalarının yine de normal toplumsal yaşama entegre olma çabalarının yoğun olduğu bir hastalık grubudur. Dünya ölçeğinde bakacak olursak, her yıl dünyada 300 bin talasemili çocuk doğmakta" diye konuştu.
'HERKES TAŞIYICI OLABİLİR'
Talaseminin önlenebilir bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Aydınok, "Bu hastalığın bence toplumsal anlamda en dikkati çekici unsuru önlenebilir oluşudur. Bir kalıtımsal hastalık nasıl önlenebilir diye düşünebilirsiniz. Talaseminin avantajı, taşıyıcısı dediğimiz tamamen sağlıklı görünen, normal bir yaşam sürdüren ama genetik bir özellik olarak bu hastalığa ait özelliği taşıyan bireylerin basit laboratuvar testlerle saptanabilir olmasıdır. Hastalık ancak her ikisinin de taşıyıcı olduğu bireylerin çocuklarında gözlenen bir durumdur. Eğer biz, taşıyıcıları, basit laboratuvar testlerle saptayabiliyorsak bu durumda kişilere, evlenirken bu özellikleri konusunda gerekli bilgilendirmede bulunup nesillerini koruma imkanı sunabiliriz. Her ikisinin de taşıyıcı olduğu ebeveynlerin doğacak her bir çocuğunda 4'te 1 hasta olma riski vardır. Ancak bu bilinçle evlenen ebeveynlerin anne karnında tanıyla sağlıklı çocuk sahibi olmaları mümkündür" dedi.
'TESPİTİ KOLAY'
Talasemi hastası olmayan, ancak genlerinde bu hastalığı taşıyan kişilerin basit laboratuvar testleriyle saptanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Aydınok şunları söyledi:
"Ülkemizde evlilik öncesi yapılan kan testlerinin içinde talasemi taraması da yer almakta. Evlenecek çiftler bu genetik özelliği taşıyor olup olmadıkları konusunda bilgilendirilmektedir. Türkiye'de şu anda Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre toplam 6 bin kadar talasemili hasta bulunmakta. Talasemi hastaları, daha yaşamlarının başlangıcında, henüz 2-3 aylıkken çok derin bir kansızlıkla hastaneye getirilirler ve o andan itibaren tüm yaşamları boyunca 2-3 hafta aralarla düzenli kan nakli almak zorundalar. Hastaların kilosuna göre kaç ünite kan almaları gerektiği değişiyor."
YAŞAMDAYKEN YAŞAM KURTARABİLİRSİNİZ
Kan bağışının yetersiz olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yeşim Aydınok, "Hastalara her seferinde, 1 ile 3 üniteye kadar değişen miktarda kan nakli uygulanabilmekte. Bu yaşam boyu sürdürülen bir tedavi şeklidir. Kan, tek kaynağı insan olduğu için son derece kıymetli bir üründür bu nedenle de kan bağışçılarına çok büyük gereksinim var. Kendini sağlıklı hisseden her birey için; aslında yaşamdayken yaşam kurtarmanın veya bir yaşamı sürdürülebilir kılmanın unsurudur kan bağışı. Kan bulmakla ilgili çok ciddi sorunlarımız var ve o nedenle de toplumu duyarlılığa davet etmek isterim. Kendini sağlıklı hisseden her birey 3 ayda bir kan bağışında bulunabilir" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz