Taliban’nın Kaçırdığı Sertaç Dikilitaş Adana’da Davul-zurnayla Karşılandı

Afganistan'da Taliban tarafından kaçırılan, 26 ay rehin tutulduktan sonra serbest bırakılan Sertaç Dikilitaş (30) uçakla...

Afganistan'da Taliban tarafından kaçırılan, 26 ay rehin tutulduktan sonra serbest bırakılan Sertaç Dikilitaş (30) uçakla Adana’ya geldi. Adana Havalimanı’nda annesi Nursel, kardeşleri ve diğer yakınları tarafından davul–zurna ile karşılanan Dikilitaş, oluşturulan araç konvoyu ile evlerinin bulunduğu merkez Seyhan İlçesi’ndeki Akkapı Mahallesi’ne intikal etti.

Türk bayrağı, davul–zurna, zılgıt, halaylar ve sevinç gözyaşlarıya duygusal anlar yaşayan Dikilitaş, yol boyu yakınlarıyla kucaklaşarak, hasret giderdi. Evlerinin önündeki iki kurban kesim merasimine katılan Sertaç Dikilitaş, daha sonra basına başından geçenleri anlattı. Adana’da yaptırdığı evlerinin borcu için yollara düştüğünü belirten Dikilitaş, “Çalışmamız gerekiyordu, gurbette gittik. Afganistan’da Celalabad’tan Kabil’e gitmeyi düşündüm, ama olmadı. Ama her zaman düşündüklerimiz olmuyor. Hayatta her şey var. Benim, ailem ve sevenlerim için çok zordu. Ama çok şükür geçti. Aileme kavuştum.”dedi.

Reklam
Reklam

"TEK BAŞIMA KUTU GİBİ BİR EVDE KALDIM"

Rehin tutulduğu sürede kendisine bazen iyi bazen kötü davranıldığını ifade eden Dikilitaş, “Benim için en zor olan durum; 25 ay ailemden hiç haber alamadım. Bu kadar acı bir durum. Allah kimseye yaşatmasın. Taliban’ın içinden iyisi de, kötüsü de var. Çok şükür, Allah iyi bir insanı karşıma çıkardı. Onunla sohbet ettim. ‘Ne olur bana müsaade edin, 5 dakikada olsa, ailemle telefonla konuşayım, annem bilsin ki oğlumda hayat var.’ dedim. Tek başına kutu gibi bir yerdeydim. İstiyorum ki ailemden haber alabileyim. Anne, ‘Böyle bir musibete düştüm, –yalan da olsa– çok iyiyim, diyip’ mutlu edebileyim. O adam bir sabah geldi, ‘Sertaç sabırlı ol, birkaç gün içinde annenin sesini sana duyuracağım.’ dedi. 2 Ocak‘ta (tesadüf yılbaşına denk geldi) annemin sesini duydum. Annemle saatlerce sohbet ettim. Anneme ‘oğlunu merak etme. Çok şükür iyiyim’ diye yalan söyledim.” diye konuştu.

"DAĞLARDA İLERLEMEYE BAŞLADIM"

Toprak ve taştan yapılmış bir yerde kaldığına işaret eden Dikilitaş, çok ayrıntılara girmek istemediğini belirtti. En çok ailesini özlediğinin altını çizen Dikilitaş, şöyle devam etti: “Birdenbire kapım açıldı. Arkadaşlar, Talibanlar geldiler, ’10 güne kalmaz azat oluyorsun’ dediler. 10 gün geçti, ‘ne oldu’ dediğimde, ‘şöyle, böyle oldu, bugün, yarın azat oluyorsun, üç gün bekle’ demeye başladılar. Bu şekilde 810 gün geçti. En son akşam vakti, saat 18.00 gibi akşam vakti genç bir Taliban geldi, elinde çamaşır getirdi. ‘Elbiselerini değiştir, hareket edeceğiz.’ dedi. Gittiğim evde azat olacağımı söylediler. ‘Özgürlüğe doğru gideceksiniz’ dediler, ama buna hiç inanmadım. Gece hiç uyumadım, heyecanlandım, hayallere kapıldım. Sabah 04.00 gibi ‘hadi gidiyoruz’ dediler. Ben ‘böyle diyorlar ama; kim bilir nereye götürecekler, hangi eve kapatacaklar’ diye düşündüm. Ümitsiz bir şekilde dağlarda ilerlemeye başladım.”

Reklam
Reklam

‘SENİ MÜSLÜMAN OLDUĞUN İÇİN BIRAKIYORUZ’

Taliban mensuplarına “Niye beni azat ediyorsunuz, üzerimden devletimden veya firmamdan ne kadar para aldınız?” diye sorduğunu aktaran Sertaç Dikilitaş, “Senin üzerinden para almadık, cevabını verdiler. Takasa da girmedik. Şaşırdım kaldım. Biz seni Müslüman olduğun için bırakıyoruz, dediler. 810 gün sonra mı Müslüman olduğumu, anladınız?, sorusunu sordum. ‘Hayatta her şey var. Elimizde bir şey yok. Senin üstüne artık siyaset olmuştur. Bu kadar kalman gerekiyormuş.’ karşılığını verdiler.” şeklinde konuştu.

Sakallarını Kabil Büyükelçiliği’nde keseceğini ancak; kesmeden önce telefonla annesini arayıp, ‘Nasıl gelmemi istiyorsun, çok sakalım var, bunları kesmemi ister misin?’ dediğini anlatan Dikilitaş, annesinin “Yok oğlum, öyle gel, sakallarını öpeceğim.” isteğinde bulunduğunu bildirdi.

"UMUTLARIMI KAYBETMEDİM"

Güçsüz kaldığı anlarda bile hiç umutlarını kaybetmediğini açıklayan Dikilitaş, şunları söyledi: “Ümitsizlik, hayattan kopmak, demek. Kurtulmama vesile olan Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na, Türkiye’nin Kabil Büyükelçisi’ne, kişi ve kurumlara çok teşekkür ediyorum. Kabil Büyükelçiliği’nde üç gün boyunca kendimi evimde gibi hissetim. Allah kimseye evlat acısı vermesin, hiçbir evladı annesinden ayırmasın. Allah kimseyi benim düştüğüm bu musibetle sınamasın. Annemin dizinde uyumak istiyorum.”

Reklam
Reklam

Oğluna hazırladığı sarmaları ikram eden 7 çocuk annesi Nursel Dikilitaş ise “Allah’a binlerce şükür. Çok mutluyum. Allah oğlumu bana bağışladı. Başbakan Erdoğan’a teşekkürler.” ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz