Keban ilçesinde bulunan ve 1974 yılında Fırat Nehrinden akan suların basınçla yönünün değiştirmesiyle doğal olarak ortaya çıkan Çırçır Şelalesi, dünyanın en genç şelalesi olduğu biliniyor. Yerli turistlerin ve gurbetçilerin uğrak mekanı olan ve doğal güzelliğiyle dikkat çeken şelale, yıllık 500 bin yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor. 1996 yılında üzerine kurulan tesiste ise Türkiye’de en çok ihracatı Keban’dan yapılan alabalığın 23 çeşit yemeği sofraları süslüyor. Kebabından çorbasına, kavurmasından katmerine yapılan çeşit çeşit yemekler sayesinde yıllık yaklaşık 70 ton balık tüketiliyor.
1996 yılında Keban ilçesinde ilk alabalık üreticisi olduklarını belirten Restoran işletmecisi Ayhan Şimşek, “Balık üretimine başlamadan önce, yeter ki balık üretilsin her türlü satılır denildi. Ama bölgemizde kırmızı et yeme kültürünün fazla olmasından ve balık yeme kültürünün çok az olmasından dolayı üretmiş olduğumuz balıkları satamadık. Bizde kendi bölgemizde üretmiş olduğumuz balıkları nasıl yediririz diye düşünürken bu Çırçır Şelalesinde restoran fikri oluştu. Bu restoranda da her gelen müşteri geldiğin de aynı yemekleri yemesin diye, kırmızı etten yapılan yemek çeşitlerini balığa uyarladık. Balıktan 23 çeşit yemek yaptık. Yapmış olduğumuz bu yemek çeşitleri dünyada bir çok yerde yok. Yapmış olduğumuz bu çeşitler o kadar çok beğeniliyor ki, artık Çırçır Şelalesi bölgede bir turizm lokasyonu haline geldi. Gelen kişiler mutlaka burada balık yemeden dönmüyorlar. Artık Elazığ’ın yöresel yemekleri içerisinde balık da var” dedi.
Elazığ’ın alabalık üretiminde Türkiye birincisi olduğuna dikkat çeken Şimşek, “Ondan dolayı Elazığ’ı alabalığın başkenti olarak nitelendiriyoruz. Şuanda ilimizde proje kapasitesi 33 bin ton ve reel olarak üretilen ise 18 bin ton. Şu anda ilimiz Türkiye’de en çok balık üreten il konumundadır. Şuanda kendi bulunmuş olduğumuz restoranda 60-70 ton arası balık tüketiliyor. Bu bir restoran için çok yüksek bir rakam. Bu sayı her yıl artıyor. Turizm bakımından lokasyon bölgesine girdiğimiz için her gelen kişi Keban’a gidelim, hem şelaleyi görelim hem de farklı balık yemeği yiyelim diyor” diye konuştu.
Tüketimin artmasının nedeninin balık yemeklerini çeşitlendirmesi olduğunu dile getiren Şimşek ise, “Klasik olarak ızgarasını, kızartmasını ve kiremitte balık yaparlar. Biz dönerini, tatlısını, kavurmasını, güveci, sote, kebabı, katmeri, göğsü, dolma, karnı yarık yemeğine kadar yapıyoruz. Kırmızı etten ne yapılıyorsa bizde balıktan bunları yaptık. Büyük bir memnuniyet var. Bu lezzetleri bulamıyorlar. Batı’dan gelen müşterilerimiz , biz o bölgelerde o kadar lezzetli balık yemedik diyorlar. Şelalemize yıllık 400-500 bin arası turist geliyor. Bunların içerisinden 300-350 bini yemek yemeye geliyor. 4 bin 800 kişilik bir ilçeye yılda 500 bin insanı dışarıdan sokuyorsak ne mutlu bize” şeklinde konuştu.