Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, dün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun açıkladığı 2012 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) sonuçlarını değerlendirdi.
Tanrıkulu, ekonomide bugüne kadar dile getirilen başarı hikayelerinin aslında birer masal olduklarını Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamış olduğu 2012 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) sonuçlarından görüldüğünü belirtti. Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Tanrıkulu, şöyle konuştu: "Türkiye ekonomisi 2012 yılının 4’üncü çeyreğinde 2011 yılının aynı çeyreğine göre ancak yüzde 1,4 oranında büyümüştür. Büyüme rakamı; 2012 yılının tamamında yüzde 2,2 gibi tüm ekonomi çevrelerini adeta hüsrana uğratan bir değerle kapatmıştır. TÜİK, geçmiş döneme ilişkin büyüme verilerini de revize etmiştir. Böylece 2011 yılı büyüme oranı yüzde 8,5’ten yüzde 8,8’e yükselmiştir. TÜİK’in tüm revize çabalarına rağmen ortaya çıkan bu büyüme rakamı, ileriye dönük öngörülerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirmektedir. 2001’den 2012’ye büyümede düşüş yüzde 6,6 olmuştur."
Hükümetin 2012 yılı büyüme hedefini Orta Vadeli Program’da (OVP) yüzde 4 olarak gösterdiğini, daha sonra ‘ben yanlış tahmin ettim’ anlayışıyla bu rakamın geçen ekim ayında revize edilerek yüzde 3,2’ye çekildiğini hatırlatan Tanrıkulu, "Açıklanan büyüme oranının revize edilen hedefin ve beklentilerin de çok altında kaldığını görmekteyiz" dedi.
2012'DE BÜYÜME AÇISINDAN SONUÇ BAŞARISIZ
2012 yılında Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) büyüme beklentisinin gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5,1, dünya geneli için yüzde 3,2 olduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, sözlerine şöyle devam etti: "Cumhuriyet döneminde yıllık büyüme ortalamamız yüzde 4,7’dir. Bu rakamlara bakıldığında 2012'de büyüme açısından elde edilen sonuç oldukça başarısız görünmektedir.Öte yandan 2012 yılının son çeyreğinde yurt içi taleplerde beklenen toparlanmanın gerçekleşmediği ve özel sektörün yurt içi tüketim harcamalarının, 2012 yılının ilk üç çeyreğinde olduğu gibi, yılın son çeyreğinde de daralmaya devam ettiği açıkça görülmektedir. Bu durum, bu aralar ekonominin tüm başarısızlığının sebebi olarak gösterilen ve günah keçisi ilân edilen Merkez Bankası’nın Ağustos 2012’den itibaren uyguladığı destekleyici para politikalarının etkisinin sınırlı düzeyde kaldığını da bize göstermektedir. Özel tüketim harcamalarındaki gerilemeye karşın kamunun tüketim harcamalarının artması bir başka dikkat çekici durumdur. Bu bağlamda; 2012 yılının son çeyreğinde kamu sektörünün tüketim harcamalarının büyümeye katkısı 0,9 puan ile 2012 yılının en yüksek seviyesinde gerçekleşmiştir."
Tanrıkulu, yatırım harcamalarına bakıldığında da, 2012 yılının son çeyreğinde özel sektörün yatırım harcamalarının bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,2 oranında azalış gösterdiğini söyledi. Tanrıkulu, bu açıdan bakıldığında; özel sektörün yatırım harcamalarındaki düşüşün 2009 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana kaydedilen en sert düşüş olarak kendini gösterdiğini anlattı. Toplam yatırımlarda yüzde 2,5, özel sektör yatırımlarında yüzde 4,5 oranında bir düşüş olduğunu belirten Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu çerçevede, yılın son çeyreğinde söz konusu harcamalar büyümeyi 1,9 puan azaltıcı etkide bulunmuştur. Bu etki bu yılın ve gelecek yılın büyümesi ve işsizliğini olumsuz etkileyecektir. Bir toplumda refah artışını gösteren kişi başı büyüme oranıdır. Büyüme rakamlarına bu yönden baktığımızda tam bir başarısızlıkla karşı karşıyayız. 2012 yılında yüzde 2,2 olan büyüme oranını yüzde 1,2 olan nüfus artış oranına böldüğümüzde kişi başına büyüme oranının yüzde bire yakın çıkmaktadır. 2012 yılında kişi başı millî gelirimiz (cari dolar fiyatlarıyla) sadece 38 dolar artarak, 10 bin 466 dolardan, 10 bin 504 dolara yükselebilmiştir. Bu da bize ülkemizde 2012 yılında abartıldığı gibi bir refah artışının yaşanmadığını göstermiştir.Bu sonuç ülkemize; 2012 yılında savunulduğu gibi bir ‘yumuşak iniş" değil, tam anlamıyla ‘çakılma’ yaşatmıştır. Burada ihracatın büyümeye yüzde 4.1'lik katkısı içerisindeki 13.5 milyar dolarlık altın ihracatının pozitif etkisini çıktığımızda, 2012 yılı büyümesi yüzde sıfır seviyesinde, ya da eksi olarak gerçekleşecekti.Bu nedenle 2023 yılında dünyanın en büyük on ekonomisi içerisinde yer almak ve 500 milyar dolarlık ihracat hedefi yakalanmak isteniyorsa, 10 yıldır ithalat ve tüketime dayalı büyüme modeli yerine, yerli girdili üretim, onun içinde yer aldığı ihracat ile yatırım ve istihdam artışına dayalı yeni bir büyüme modeli biran önce ülkemizde hayata geçirilmelidir"
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz