Tanrıkulu: Memur alımında MİT fişlemesi bir skandalın itirafı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, MİT fişlemeleri üzerinden memur alımlarının belirlenmesinin, Türkiye'de hukuk devletinin yerini bir cunta tarafından yönetilen istihbarat- polis devletinin aldığının göstergesi olduğunu belirtti.

Tanrıkulu yazılı açıklamasında, bugün AK Parti Hükümeti'nin sistematik ayrımcılık ve buna bağlı kadrolaşmayı hangi boyuta getirdiğine dair, en yetkili ağızlardan birinden çok çarpıcı bir itiraf geldiğini ifade ederek, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Lütfi Elvan'a işaret etti.Elvan'ın memur alımları sırasında güvenlik soruşturmasının yanı sıra MİT raporlarına da bakıldığını açıklayarak bir "skandalı" itiraf ettiğini belirten Tanrıkulu, "Devlet memuru olabilmenin şartları 657 sayılı kanun içerisinde 48 maddede belirtilmiştir. Tek tek açık biçimde memur olmayı engelleyici haller sayılmıştır. Devlet Memurları Kanununda sayılan bu haller dışında, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı temel bir vatandaşlık hakkı olarak kamu hizmetine girebilme hakkına sahiptir" dedi.

Reklam
Reklam

MİT fişlemeleri üzerinden memur alımlarının belirlenmesinin, Türkiye'nin hukuk devletinden tamamen uzaklaştığının ve yerini bir cunta tarafından yönetilen istihbarat- polis devletinin aldığının göstergesi olduğunu savunan Tanrıkulu, şöyle devam etti:

"Memur olmak için MİT tarafından fişleme yapılmasının tek bir anlamı vardır; AKP hükümeti bir kez daha hukuk devleti ilkelerini yok sayarak bir temel hakkın sadece kendi uygun gördüğü vatandaşlarca kullanılabilmesini, birçok vatandaşın temel bir vatandaşlık hakkından siyasi tercihlerini, inancı, kimliği nedeniyle yoksun bırakılmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla bu itiraf ve uygulama basit bir kadrolaşma olayının çok ötesinde bir anlama sahiptir. AKP hükümeti tarafından açıkça temel bir insan ve vatandaşlık hakkı fiilen engellenmekte, fişleme vasıtasıyla ayrımcılık yapılmaktadır. Rüşvet ve yolsuzluğu normalleştirmeye çalışan AKP'nin şimdi de devlet kurumlarındaki memurları MİT raporlarına göre tasnif etmesi açık bir ayrımcılıktır ve bu skandalın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bu skandalın tek hukuki yanı, suç olmasıdır. Türkiye'yi her geçen gün daha fazla darbe düzenine götürmeye çalışan AKP'nin bu uygulamalarına sessiz kalmayacağız. Bu ayrımcı, hukuk dışı uygulamalar mutlaka ama mutlaka hukuk karşısında cezalandırılmalıdır." (ANKA)

Reklam
Reklam