Tarih boyunca vatandaşlardan alınan en tuhaf vergiler

Vergi genel olarak kamu hizmetlerine harcanmak üzere devletin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi maddelerin, hizmetlerin fiyatları üstüne ekleyerek dolaylı yoldan yurttaşlardan topladığı paradır. Tarihsel süreç içinde bütün devletler kendi vergi yasalarını oluşturmuştur. Ancak kimileri var ki aldığı vergilerle ‘pes’ dedirtmeyi başarmıştır. İşte karşınızda bu kadar da olmaz dedirtecek cinsten vergi uygulamaları...

Tarihsel döngü içerisinde savaşlar, barışlar, devletler ve yeni medeniyetler oluşmuştur. Bu devletlerin ise kimi zaman kahramanlık hikayelerine denk gelirken kimi zamanda inanılmaz yönetimsel uygulamalarını gördük. İşte karşınızda vergi konusunu ilginç yöne taşıyan devletler...

YEMEKLİK YAĞ

Eski Mısır vergi yasaları oldukça sert bir şekilde ilerliyordu. Vergi kaçırma veya yanlış beyanda bulunma kırbaç ya da ölümle cezalandırılıyordu. Bununla birlikte tahıldan biraya, Nil Nehri boyunca her şey için vergi ödeniyordu. En değişik vergi ise yemeklik yağ üzerine uygulanıyordu. Yemeklik yağın geri dönüşümü yasalara aykırıydı ve askerler kullanılmış yağ için evleri arıyordu. Kişilerin evde kullanılmış yağ bulundurması durumunda ise evin sahibi taze yağ almaya ve uygun vergi ödemeye zorlanıyordu.

Reklam
Reklam

İDRAR VERGİSİ

Antik Roma’nın umumi tuvaletlerinde idrar toplayıcıları bulunurdu. Amonyak bakımından zengin olan idrar; yün üretimi, yünlü gazın temizlenmesi ve beyazlatılması, bronzlaşma ve dişlerin beyazlatılması dahil olmak üzere bir dizi işlemde kullanıldı. Bu yüzden İmparator Vespasian kasasını doldurması gerektiğinde, tüm halka, idrar satın alanlar tarafından ödenmek üzere idrara bir vergi koymaya karar verdi. Günümüzde hala kullanılan Latince “Pecunia non olet (para kokmaz)” ifadesi Vespasian’a atfedilir. Vespasian, MS 79 yılında şiddetli bir ishal yüzünden öldü. Ölmeden önce tuhaf bir şekilde “Sevgili ben, sanırım bir tanrı oluyorum.” diye bağırdı.

KORKAKLIK VERGİSİ

Orta Çağ İngiltere’sindeki bir şövalye, bir savaşta savaşmak istemiyorsa para ödeyerek o savaşa katılmayabilirdi. “Korkaklık vergisi” olarak adlandırılan bu ödeme, şövalyenin belirli bir savaştaki askerlik hizmetini atlamasına izin veriyordu. 1199’dan 1216’ya kadar hüküm süren Kral John, bu vergiyi kötüye kullandı ve ülke savaşta olmasa bile sık sık talep etti.

Reklam
Reklam

BEKARLIK VERGİSİ

Roma’nın ilk impatoru Augustus, üç veya daha fazla çocuğu olan aileleri ödüllendirirken, 38 yaşından büyük bekar erkekleri bekarlık vergisine tabii tuttu. Bu kişilerin halka açık oyunlar katılması da yasaklandı. İmparator, Lex Julia de maritandis ordinibus (Julian ailesi tarafından getirilen eski bir Roma yasası) ile çocuksuz evlilikleri ve bekarlığı yasakladı. 1695’te İngiliz parlamentosu, 25 yaşın üzerindeki bekarlara ve çocuksuz dullara vergi koydu. 1941’den 1990’a kadar Sovyetler Birliği, azalan demografiyle mücadele etmek için bekarları ve küçük aileleri vergilendirdi.

DÜŞMAN VERGİSİ

Oliver Cromwell, Brintanya Adaları’nı Lord Koruyucu olarak yönetirken kraliyet ile arasında sorunlar vardı. Bu nedenle onları kontrol etmek için milisler yetiştirdi. Milislerin parasını ödeme konusunda ise yeni bir çözüm buldu. Bu çözüm ise düşmanlara vergi uygulamak oldu. raliyetçilere ise “desimasyon vergisi” olarak bilinen yüzde 10’luk bir gelir vergisi koydu.

SAKAL VERGİSİ

İngiltere Kralı VIII. Henry’nin, kanıtlanmamış olmasına rağmen sakallara vergi getirdiği iddia edilir. 1698 tarihinde ise Peter the Great olarak bilinen Rus Çarı 1. bilinen Rusya’yı Batı Avrupa’nın temiz tıraş trendine hazırlamak amacıyla yıllık sakal vergisi koydu. Fakirlerin yılda sadece 2 kez sakal bırakmalarına izin veriliyordu. Zengin vatandaşlar ise 100 ruble ödemek zorundaydı. Sakallı olan vergi kaçakçıları ise polis tarafından zorla tıraş ediliyordu. Vergi ödeyenlere ise her verginin sonunda bir bakır jeton verilirdi. Bu jeton sakallarının vergisini ödediğini kanıtlıyordu.

Reklam
Reklam

PENCERE VERGİSİ

1696 yılında evlerde bulunan pencereler zenginlik göstergesi olarak algılandı. Daha fazla pencere daha büyük bir ev anlamına geliyordu. Bu nedenle daha büyük ve çok pencereli bir evde oturan vatandaş, mal sahibi, daha az pencereli daha küçük bir evde daha yoksul veya evsiz bir insandan daha fazla vergi ödemek zorunda kalacaktı. Pencerenin tanımı ise vergi konusunu daha karmaşık hale getirdi. Bazı insanlar, pencere olarak nitelendirilemeyen çeşitli duvar tabanlı açıklıklar için vergilendirildi. Diğer ev sahipleri vergiyi ödemekten kaçınmak için pencerelerini kapadılar. Bu da, zayıf ışık ve yetersiz havalandırmaya neden oldu. İnsanlar tifüs, çiçek hastalığı ve kolera gibi sağlık sorunlarına yakalandılar.

Anahtar Kelimeler: