Tarihi Han Onarıldı; Geleneksel El Sanatları Yeniden Hayat Buldu

El emeği, göz nuru geleneksel sanatlar; aynı zamanda toplumların kültürel kodları, hissediş ve yaşayış biçimlerini...

El emeği, göz nuru geleneksel sanatlar; aynı zamanda toplumların kültürel kodları, hissediş ve yaşayış biçimlerini yansıtan yegâne değerlerin başında geliyor. Öyle ki zanaatkârın tezgâhında dokunan bazen hüzün, bazen umut, bazen özlem oluyor. Eserlere bu duygular ilmek ilmek işleniyor. Nakış nakış dokunuyor, fırça fırça vuruluyor, çizgi çizgi hatta dönüşüyor. Ne var ki paha biçilemez emeklerin ürünü olan bu sanatlar, dünyayı kasıp kavuran teknoloji rüzgârıyla yerle yeksan olmaya yüz tuttu. Günlük hayattaki işlevini de kaybetmeye başladı.

Reklam
Reklam

İşte bu tabloya kayıtsız kalamayan Şahinbey Belediyesi, Gaziantep'te el sanatlarının elini bırakmadı. Bu sanatlarla uğraşan zanaatkârların, eserlerini sergilemenin yanında pazarlamalarını da sağlamak, öğrenmek isteyenlere kapı aralamak ve bu güzelliklerin nesilden nesle aktarılmasına yardımcı olmak amacıyla bir müze açtı. Tarihi Gümrük Hanı'nın restore edilmesiyle Gaziantep'e kazandırılan ‘Yaşayan Müze; Tarihi Gümrük Hanı’ ziyaretçilerini kucaklıyor.

1873–1878 yılları arasında inşa edilen han, son olarak 2011 yılında belediye tarafından restore edilerek şimdiki haline getirilmiş. Unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarının icra edilmesinin yanında, eğitimlerini de yaygınlaştırmak amaçlanmış müzenin açılmasında. Dışarıdan bakıldığında taş duvarların çevrelediği tarihi yapı muazzam bir mabedi andırıyor. Tahta kapının gıcırtısıyla yolculuğunuz başlıyor. Hana adımınızı attığınız anda tarihin rengârenk bir sayfasına geçmiş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Öyle ki Anadolu insanının incelikli, derinlikli becerisi bir atölyede gümüşçülük olarak çıkıyor karşınıza, bir başkasında sedefkârlık, bir başkasında ahşap oymacılığı.

Reklam
Reklam

Her atölye, Gaziantep'in kültürel kodlarını nakış nakış dokuyor zihinlere. Gezdikçe daha da derinleşiyor eserler. Öyle ki bir an kalbiniz bir mozaik tablosunda atıyor, başka bir an tezgâhtan çıkmış bir kilimin desenlerinde, bazen de bakıra işlenen nakışların hatlarında. Sanki aşk bir 'Antep işi'nin iğne iğne nakşedilen kıvrımlarında gizlenmiş. Bu müze yaşıyor, Anadolu'ya has güzellikleri sımsıcak bir atmosferde yaşatmaya çalışıyor. En güzeli de bu müzeyle, teknolojik gelişmelere karşı güç kaybeden el sanatlarına bir nebze de olsa iade-i itibarı yapılmış sanki. Şehir halkının yanı sıra Türkiye'nin ve dünyanın dört bir tarafından gelen ziyaretçilerin ilgi odağı olan Gümrük Hanı hem Gaziantep'in hem de eserlerini sergileme fırsatı bulan zanaatkârların tanınmasına geniş ölçüde imkân sağlıyor.

Bu tarihi mekânın sakinlerine kulak veriyoruz. Sedat Parlak, tam 33 yıldan beri sedef kakma sanatıyla uğraşıyor. Gümüşlük, konsol, çeyiz sandığı, kutu gibi her türlü mobilya eşyasının üzerini o muazzam sanatın çizgileriyle işliyor. “Burada el emeğimizi tanıtmaya çalışıyoruz.” diyor ve gelen giden turistlerin ilgisinden oldukça memnun olduklarını dile getiriyor. Hemen karşı dükkâna geçiyoruz. Burada da Hatice Akdeniz var kilimlerin başında. Ölmeye yüz tutmuş el sanatlarını canlandırma, eski eşyaları tekrar yenileme projesinin içerisinde olduklarını belirtiyor. Gümrük Hanı'nın sakini olmaktan büyük mutluluk duyduğunu anlatıyor ve yoğun talebin kendilerini sevindirdiğini aktarıyor. Bayanların kendi el emeği ürünlerini değerlendirip para kazanıyor olması da sevincini katlayan en önemli unsur. Gümüşçülükle uğraşan Ayda Demirkan'a da bu mesleği eşi kazandırmış. Eşi gümüş atölyelerinde kendisini yetiştiren bir usta olan Demirkan, tarihi mekânda kalite ve şıklığı birleştirdiklerini söylüyor. Gerek Osmanlı, gerekse antik sanatlardaki motifleri işlediklerini kaydeden Demirkan, el emeği göz nuru el sanatına olan ilginin kendilerini bu işe sarılmalarında teşvik ettiğini vurguluyor.

Reklam
Reklam

UNUTULMAYA YÜZ TUTAN KUTNUCULUK HANDA TANITILIYOR

Tarihi el sanatlarından biri de kutnuculuk. Muhittin Demir de bu mesleğin üçüncü kuşak temsilcisi. Bu dokuma tarzını Tokat, Sivas, Konya, Edremit, Balıkesir ve birçok ilde Yörüklerin de giydiği geleneksel bir dokuma olan kutnunun ham ipek ve pamuktan yapıldığı için sıhhi olduğuna dikkat çekiyor önce. Kutnunun yeni nesillerin bildiği bir dokuma tarzı olmadığının altını çiziyor ve ekliyor: "Eskiden büyüklerimizin sandıklarında yorgan yüzü olarak yerel kıyafetler olarak çok kullanılırken yeni nesil şuanda tamamen bu sanatı unutulmaya yüz tutmuş el sanatları sıfatıyla adlandırıyor. Kıyıda köşede üretim atölyeleri olduğu için bunu gün yüzüne çıkarıp yeni nesillere yansıtmamız çok zor. Ama böyle bir sanatımızı icra etmemiz için bize verilen böyle bir mekânda, dışarıdan gelen misafirlere bu işi tanıtabiliyoruz. Burası, sanatımızı yeni nesillere taşıyabilmemiz açısından çok önemli bir ortam oldu. Mesleğimiz adına böyle bir yere ihtiyacımız vardı."

Reklam
Reklam

Emekli tarih öğretmeni Mehmet Yılmaz da mozaik sanatıyla iştigal ediyor. İşyerinde Gaziantep'in antik yönünü ön plana çıkarmaya çalıştığını kaydediyor. Uzun yıllardır mozaik çalışmalarının içerisinde olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: "Mozaik sanatının Gaziantep'in antik değerinin olduğunu günümüzde yeniden ortaya çıkarmanın gayretleri içindeyiz. İnsanlar burada kurs da alabiliyorlar. Aynı zamanda ürünleri satışa da arz edebiliyoruz."

Bu tarih kokan mekânı gezenlerin düşünceleri de farklı değil. Kimisi ilk kez gelen, kimisi de müdavimi olan ziyaretçiler, tarihi soluklamanın müthiş hazzını yaşadıklarını söylüyor.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz