Tarihi, psikolojisi ve ekipmanları ile intihar bombacıları

Aslında 2200 yıldır hayatımızdalar, 2200 yıldır hayatımıza son veriyorlar.

Rick T Cartman / Mynet Haber

Bu saldırı tekniği ile 21. yüzyılda tanışmadık. Hayır, İkinci Dünya Savaşı da değil...

11 Eylül saldırılarından, hattâ İkinci Dünya Savaşı’ndaki Kamikaze’lerden çok daha evvel vardı bu kavram. Saldırı düzenlerken hayatını da feda etme geleneği aslında şehitlik mertebesi ile ilişkilendirilmeye kadar dayanıyor. Ve inanması güç belki ama, bu ilişkilendirme milattan önce 2. yüzyıla kadar gidiyor!

Şehitliğe değinen ilk kaynak; Daniel Kitabı.

Büyük Peygamlerler’den sayılan Daniel’ın kutsal kitabında Babil Kralı Nebukadnezar’ın Hananya, Azarya ve Mişael’den Yahudilik dinini reddetmelerini istemesinden bahsedilir. Kitaba göre, kralın bu isteğini reddeden üç arkadaş, ceza olarak ateşe atılırlar; ancak Tanrı onlara bir melek göndererek ateşten kurtarır.

Reklam
Reklam

Bu hikaye, ‘Tanrının adına ölüme gidenlerin’ tanrı tarafından korunacağı inancını insanlığa yerleştirmekle kalmadı, bin yıllar boyu sürecek ‘Tanrının adına savaşmak, cinayet işlemek ve ölmek’ gibi fenomenlerin de ortaya çıkmasını sağladı.

Haçlı Seferleri ve Hasan Sabbah’ın Haşhaşiler’i eş zamanlı geldiler...

Haçlı Seferleri esnasında Hristiyan inancına mensup askerler, tartışılmaz komutan konumunda bulunan kilise tarafından manipüle ediliyorlar ve Tanrı’nın adına öldürüyor, ölüyorlardı. İşin bir diğer boyutu ise

Haşhaşi tarikatında vuku buluyordu: kenevir etkisindeyken Hasan Sabbah’ın emriyle cinayet işler ve ölürlerse cennete gideceklerine inandırılan Haşhaşi suikastçiler, Sabbah’ın bir işaretiyle kendilerini kaleden aşağı bırakabiliyorlar, suikastten sonra yakalanırlarsa direnmeden, ses dahi çıkarmadan öldürülmeyi bekliyorlardı.

Reklam
Reklam

Ortadoğu ve Avrupa’da intihar timleri, şehitlik mertebesine ulaşma vaadiyle oluşturuluyordu. Uzak Asya’da ise durum nisbeten farklı, sonuç aynıydı: 13. yüzyılda Japonya’ya saldıran Moğol gemilerinin şiddetli bir rüzgarla batması, bu rüzgara Shimpü (Tanrının Rüzgarı) adının koyulmasına sebep olmuştu. İkinci Dünya Savaşı’nda bu tarihten esinlenen Japon ordusu, 20. yüzyıla damgasını vuracak saldırı taktiğini milliyetçilik ve gurur duyguları üzerine kurdu ve Shimpu timlerini Amerikan gemilerinin üzerine saldı.

Evet, o timlerin isimleri aslında Shimpü’ydü, ancak haberlerde ilk olarak Kamikaze terimi kullanıldığı için tüm dünya bu intihar saldırısını Kamikaze olarak tanıdı.

Bugünkü durum aslında geçmişin karbon kopyası; ‘Cihat’ kavramı yüzyılı aşkın zamandır egemenliğini sürdürüyor...

Bilinen ilk modern intihar bombası eylemi 1981 yılında Lübnan’da, Beyrut’taki Irak Elçiliği’ne karşı gerçekleşti. 1983’te yine Beyrut’ta 63 kişinin ölümüyle sonuçlanan Amerikan Elçiliği İntihar Saldırısı ile karşılaştı dünya. 2001’de yaşanan 11 Eylül saldırıları ise tüm dünyadaki politik dengelerin değişmesine sebep oldu...

Reklam
Reklam

1990’larda genelde 18-24 yaş arası erkek militanlardan oluşan intihar timlerinde, dünya düzenine karşı başkaldırıdan tutun da, yüzyıllar evvel ortaya çıkan ‘dini gerekliliklere’ kadar birçok psikolojik sebep mevcuttu. İntikam, din, gurur ve milliyetçilik kavramlarının ‘ulvi bir sebep’ olarak konumlandırılması, bu timlerdeki insanların tam da bu sözde ulvi sebepleri fazlaca ciddiye alacak kadar heyecanlı yaşlarda olmaları sebebiyle, dünya bu kavramdan 21. yüzyılda dahi kurtulamamış durumda.

Peki intihar bombacısı olmak kaça patlıyor?

Standart bir intihar bombacısının üzerinde ortalama 150 Dolar tutan bir ekipman bulunuyor, yani aslında bu kadar ucuz bu mevzu!

Ortalama 27 kilogramlık patlayıcı madde ve maddenin etrafına yerleştirilmiş demir şarapneller karın bölgesine sarılıyor. Bombanın patlamasına sebep olan bataryalar bacak kısmında bulunuyor, bacak kısmından cep kısmına gönderilen kablo, cepte saklanmış kumandaya ulaşıyor. Kumandadan çıkan kablo karın bölgesindeki patlayıcıya gidiyor, ve sonunda onlarca, yüzlerce insanın ölümüne tanık oluyoruz.

Reklam
Reklam

Gelişen teknolojiyle cepte bulunan kumanda (tetik), artık cep telefonu veya benzer kablosuz cihazlarla yer değiştirebiliyor… Yapılan son araştırmalara göre patlayıcı madde konusunda da TNT, plastik patlayıcılar ve Triaseton Triperoksit (TATP) en çok tercih edilen maddeler.

Yine gelişen teknolojiyle, bu maddelerin çok daha şiddetli hasar veren yeni kimyasallarla yer değiştirdiğini de görüyoruz.

_Kaynaklar: Science.howstuffworks.com, Theatlantic.com, Newscientist.com, Theguardian.com, Wikipedia.org_