CEMAL AŞAN - Atina Ulusal Teknik Üniversitesi Yapı Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elizabeth Vintzileou, "Van depreminden sonra tarihi yapılar üzerinde yaptığımız çalışmalarda, o dönemlerde de insanların deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak bu yapıları inşa ettiklerini gördük" dedi. Dünyada ve Türkiye'de meydana gelen depremlerin ardından sismik olayların kale, manastır, cami, kilise gibi tarihi yapılar üzerindeki etkilerini inceleyen Prof. Dr. Vintzileou, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011'de yaşanan Van depremlerinden sonra da kente geldi. Depremin etkili olduğu kent merkezi ile Erciş ilçesi ve köylerde bulunan tarihi yapılarda araştırma yapan Vintzileou, depremin tarihi yapılara verdiği zararı yerinde tespit ederek hazırladıkları raporlara yansıttı. Van'da yaptığı çalışmayla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Vintzileou, Türkiye'nin birinci derece deprem kuşağında yer alan ve aynı zamanda tarihi açıdan çok zengin olan bir coğrafya olduğunu belirtti. Yaptıkları çalışmada, tarihi eserler ile günümüzdeki yapıların depreme dayanıklılıklarını karşılaştırmayı amaçladıklarını vurgulayan Vintzileou, "Van depreminden sonra tarihi yapılar üzerinde yaptığımız çalışmalarda, o dönemlerde de insanların deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak bu yapıları inşa ettiklerini gördük. Yıllara meydan okuyan ve sayısız deprem atlatan yapıların günümüzde de hala varlıklarını sürdürüyor olması bunun bir kanıtıdır. Ancak sismik hareketlerden dolayı yorulan yapıların koruma altında tutulması gerekiyor" diye konuştu. Van'da hüküm sürmüş medeniyetlerin yerleşim alanı olarak zemini sağlam bölgeleri seçtiğine dikkati çeken Vintzileou, Van'daki tarihi yapıların gerek güvenlik gerekse depremden korunmak için kayalık zeminlere oturtulduğunu söyledi. Prof. Dr. Elizabeth Vintzileou, Van Kalesi başta olmak üzere Hoşap, Çavuştepe, Anzaf, Ayanis kalelerinin ve Akdamar Kilisesi'nin zeminlerinin sağlamlığına işaret ederek, şunları kaydetti: "Eskiden deprem bilincinden ziyade insanlar genellikle güvenlik konusunu ön planda tutarak yerleşim alanlarını inşa ederdi. Ancak zaman içerisinde bunun yanı sıra deprem bilincinin de insanlarda oluştuğunu görüyoruz. Van Kalesi'ne baktığınızda dış tehlikelere karşı korunaklı bir alan. Ayrıca taş zemine kurulduğu için depreme karşı da çok dayanıklı. Van'daki camileri, minareleri, kiliseleri de inceledik. Onlar da bu gerçekliğe uygun olarak yapılmış. Buradan da anlıyoruz ki eski dönemde yapılan yapılar genellikle sağlam zeminlere oturtulmuş." Mimarlığın yetenek ve kabiliyetinin geçmişten günümüze gelen bir unsun olduğunu ancak mühendisliğin yeni oluştuğunu dile getiren Vintzileou, mühendislerin, özellikle yapı mekaniği açısından iyi bir eğitim almasının gelecekteki binaların daha sağlam ve dayanıklı olması açısından önemli olduğunu dile getirdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz