Kimi hatalar veya gaflar yarattığı sonuçların büyüklüğü itibariyle tarihteki yerini almıştır.
İşte tarihe geçen bu büyük yanlışlardan birkaçı...
1. Dünya Savaşı’na neden olan Avusturya Prensi Ferdinand’ın öldürülmesi, Bosna’da şoförünün yanlış sokağa girmesi yüzünden gerçekleşti. 1914 yılında Saraybosna’yı ziyaret eden Arşidük Ferdinand’a Bosna’daki sırp terörist grupları pusu kurmuştu.
Saraybosna’da Ferdinand’ın arabasının izleyeceği yolun haritasını elde eden teröristlerin, prens ve eşinin bulunduğu konvoya yaptıkları bombalı saldırı sonuçsuz kaldı. Gezi sırasında Ferdinand’ın şoförü yolu karıştırarak yanlış bir sokağa girdi.
Hatasını fark ederek geri dönmek istedi ancak yine kendisine yanlış bilgi verilmesi nedeniyle yanlış bir sokakta bekleyen terörist, Ferdinand’ın bulunduğu arabayı görünce silahındaki tüm mermileri boşaltarak prensi öldürdü.
Hitler’in Nazi propagandasına destek olması ve gelecek kuşakların faydalanması için fabrikalar ile eğitim ve toplama kamplarında çektirdiği filmler, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi savaş suçlularını yargılamak üzere Almanya’nın Nürmberg şehrinde başlayan uluslararası mahkemesinde Nazilerin aleyhine delil olarak kullanıldı.
Hitler ve Goebbels’in sinemaya ilgileri sayesinde Nazilerin yaptıkları ve toplama kampları filmlerinde delil olabilecek bir çok unsur ortaya çıktı. Duruşmaların sonunda, 12 Nazi subayı ölüme mahkum edilirken 9’u hapse gönderildi. Daha alt düzeydeki askerler ve gardiyanların davalarından da 24 idam ve 128 hapis kararı çıktı.
ABD’nin 35. Başkanı John Fitzgerald Kennedy’nin korumalarına verdiği “uzak koruma” talimatı, ABD gizli servisinin de buna boyun eğmesi, kendisine hazırlanan suikastin gerçekleşmesine neden oldu.
Halkla daha yakın olmayı ve başkanla halkı birbirinden ayıran bazı geleneksel engelleri kaldırmayı amaçlayan Kennedy, 22 Kasım 1963 yılında Dallas’a yaptığı gezide korumalarına, yakın koruma yapmamaları ve otomobilinin etrafından uzaklaşmaları talimatını verdi.
Kennedy, bu talimatıyla kendi ölümünü de kolaylaştırmış oldu. Ajanlar yakın koruma görevinde olsaydı, nişancının görüş alanını engelleyebilir ya da başkanın vurulmasının hemen ardından hızla gelişen ölümcül sonuçları engelleyecek önlemleri alabilirlerdi.
Pearl Harbor yönetiminin, iki radar operatörünün uyarısına kulak asmaması, 2 binden fazla kişinin öldüğü tarihi Pearl Harbor baskını ile sonuçlandı. 1941 yılında Japonların öncelikle Singapur’a saldırmasını bekleyen ABD yönetimi, Ohau’da üslenmiş iki Amerikan radar operatörünün 2 Aralık’ta bir Japon saldırı gücünün yaklaştığını bildirdiğinde bunun yanlış istihbarat olduğunu zannetti.
Japonların, 6 uçak gemisi ve 432 uçakla Pearl Harbor’a yaptıkları baskın sonucu 2 binden fazla kişi ölürken, Oahu’daki Amerikan uçakları, sekiz savaş gemisi, üç destroyer, üç keşif gemisi imha edildi. Amerikan donanmasının ciddi zarar gördüğü saldırı, Roosevelt’in deyimiyle “daima utanç içinde hatırlanacak bir gün” olarak kaldı.
Dünyaca ünlü İngiliz yayın kuruluşu BBC arşivindeki müzik ve yayın tarihinin paha biçilmez eserleri, bir bürokratın talihsiz bir talimatı yüzünden yok oldu. BBC’nin ekonomik olarak sıkıntılı olduğu 1967 yılında adı bilinmeyen bir bürokrat, depolarda bulunan ses ve video kasetlerinin silinerek yeniden kullanılması talimatını verdi.
1978’e gelindiğinde bir çok program, kopyası alınmadan yok edilmişti. Yayın kuruluşu bu tarihi hatayı far kedince, nelerin yok edildiğini saptamak ve dünyanın her yerindeki yabancı yayın kurumları ve koleksiyonculardan kendi orijinal programlarının kopyalarını bulmak için uğraşmaya başladı.
Kaybedilen hazinelerin ancak çok azının kopyası bulunabildi. Kaybolanlar arasında Beatles’ın ilk konserleri, önemli dramalar, belgeseller ve tarihsel spor programları yer alıyordu.
Almanların 2. Dünya Savaşı’nda Fransızların ünlü Maginot Hattı’na özenerek müttefiklere karşı yaptırdığı Berlin Duvarı, fiyaskoyla sonuçlandı.
Ünlü Nazi taktik ustası Rommel’in başkanlığında müttefiklere karşı milyarlarca dolar karşılığında binlerce ton çelik harcanarak yaptırılan Berlin Duvarı, Alman savunmasında hiç işe yaramadı ve Normandiya çıkarmasının ardından Almanlar müttefik güçler karşısında başarısız oldu.
20. yüzyıl başlarında Rusya’dan sürülen Vladimir İlyiç Lenin, 1917 yılında Çar’ın devrilmesinden sonra devrim için 20 yıldır yaptığı planı gerçekleştirmek amacıyla İsviçre’den Rusya’ya gitmek istiyordu. Bunun için bir Alman bakandan yardım isteyen Lenin, Rusya’da yapacağı ihtilal sonucu Rusya’yı savaştan çekeceğini söyledi.
Bolşevikleri bir tehlike olarak görmeyen Alman yetkililer bu planı destekleyerek, Lenin ve beraberindeki 18 kişiyi bir trenle gizlice Almanya’dan geçirerek Rusya’ya ulaşmasını sağladı.
Alman Bakan ve projeyi onaylayan askeri danışmanlar Lenin’in de bir daha haber alınamayacağını, Rusya’daki karışıklık içinde kısa zamanda öleceğini düşünüyordu. Ancak daha sonra Churchill’in deyimiyle “Almanya, Rusya’ya en etkili silahı sundu: Lenin’i mühürlü bir tren içinde İsviçre’den Rusya’ya yolladı.”
1918 yazının başlarında Alman hükümeti kendi yarattığı canavar konusunda endişelenmeye başladı. Bir süre sonra da Almanlar için en büyük korku, Batı’daki müttefik güçler değil Rusya’dan gelen komünizm tehdidiydi.