Star TV'de yayınlanan "Kaderimin Yazıldığı Gün" filmi ile birlikte bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin ilgisi taşıyıcı anneliğe yoğunlaştı.
New York Times'ta yayınlanan "üç ebeveynli bebekler" konulu makale bilim dünyasını da ikiye böldü.
Anne adayının yumurtası, eş spermi ve başka bir kadının yumurtasından küçük bir miktar sitoplazma rahme enjekte edilerek elde edilen gebelikler kimi uzmanlara göre infertil çiftler için bir şans, kimi uzmanlara göre ise üstün niteliklere sahip nesil yaratmak üzere atılmış bir adım.
Tasarım bebekler üstün niteliklere sahip bir nesil yaratmak üzere genetik yapının değiştirilmesine yol açabilir mi? Üç ebeveynli embriyolar oluşturmak masum bir tıbbi tedavi yöntemi mi? Tüm bu soruları Tüp Bebek, Üreme İmmünolojisi ve Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Halit Fırat Erdenşöyle yanıtladı:
"Bilindiği kadarıyla mitokondriyal DNA (mtDNA) yalnızca temel hücre fonksiyonlarını yönetir. Eşlerin çekirdek DNA'sı çocuklarının boy, göz rengi, zeka gibi özelliklerini belirler. The New York Times'ta yayımlanan araştırma sonuçlarına göre; enjeksiyonlarla en az 30 kadının hamile kalmasına rağmen üçüncü şahıs sitoplazmanın fertilitelerinde ne rol oynadığı hala belirsiz.
ABD'de iki ve İngiltere'de bir araştırma grubu mitokondri transferini temel alan yeni bir teknik için klinik denemelere başlamak üzere yeterli verilerinin olduğuna inanıyor ancak şimdi araştırmacılar bir yumurtanın çekirdek DNA'sını diğerinin tüm mitokondrileri ile eşleştirmek istiyor. Amaçları infertilite tedavisi yapmak değil, mtDNA'daki mutasyonların neden olduğu çeşitli yıkıcı hastalıkları önlemek.
Mitokondriyal replasman tedavisi adını verdikleri bu yeni teknik, insanların bebeklerini kendi istedikleri özelliklere göre tasarlamasına olanak veremez. Geleneksel üremeye ilişkin risk ve belirsizlikler burada da geçerlidir.
Columbia Üniversitesi ve NewYork-Presbyterian Hastanesi'nde mitokondri uzmanları gelecek nesillerde birtakım kalıtsal hastalıkların önlenebileceği konusunda bu yönteme umutla yaklaşıyor.
Mitokondriyal replasman ile üçüncü bir kişinin mtDNA'sı bebeğin her hücresine kalıcı olarak yerleştirilmiş olur ve bebek bu deneyin öngörülemeyen tüm risklerini taşır.
Teorik olarak, bu teknikle doğan tüm kişilerin yaşamının herhangi bir döneminde sağlık sorunları görülebilir. Kadınlarda ise bu risk doğacak çocukları için de geçerlidir. Bu da, riskleri ve potansiyel avantajları değerlendirerek insanların bu tedaviyi ne zaman kullanması gerektiğine karar vermeyi özellikle zorlaştırır.
Ancak biyolojik açıdan bakacak olursak, mitokondriyal replasman planlandığı gibi giderse mitokondriyal hastalığın önlenmesi dışında üstünlük veya diğer herhangi bir özelliği garanti edemez.
Yumurta tek bir hücredir. İnsan vücudundaki en büyük hücre ve mitokondrilerini alıp güvenli ve başarılı bir şekilde başka bir kadının yumurtasına yerleştirmek hücre tedavisinin başlangıcıdır.
Irk ıslahı değil de diyabet, Alzheimer, Parkinson ve hatta yaşla ilişkili atrofi tedavisi için kapıları açıyor olabiliriz. Tıptaki gelecek yüzyıl, hücrenin yüzyılı olacak."