Tatiliniz zehir olmasın

Tatiliniz zehir olmasın

Tatillerini deniz kıyılarında geçirenler ve denize girerek değerlendirenler deniz anası, at kestanesi, mercan ve balık… gibi çeşitli deniz yaratıklarının yaratacağı sağlık sorunları ile karşı karşıyalar

Bunların ısırmaları, sokmaları ile alerjiler, zehirlenmeler ve yaralanmalarla tatilinizin kötü geçmesini istemiyorsanız bu yazı tam sizin için.

**DENİZANASI ve MERCANLAR

**

Denizanaları, mercanlar ve deniz şakayıkları, dokunaçlarında avlarını felce uğratan, çok sayıda zehirli kapsül bulunan omurgasız hayvanlardır. Bir yüzeye değen kapsüllerden olta iğnesine benzeyen sivri uçlu, içi boş bir borucuk fırlar ve zehirin saplandığı dokuya boşalmasını sağlar. Araştırmalar, bu zehirin anaflaksiye neden olabileceğini göstermiştir.

Reklam
Reklam

Dokunaçların deriye temas ettikleri yerde yanma, kızarma, kabarma, ağrı ortaya çıkar. Bunlara, halsizlik, bulantı, baş ağrısı, şiddetli kasılmalar, göz yaşarması, terleme, baş dönmesi ve solunum yetersizliği gibi belirtiler eklenebilir.
Bir çeşit denizanası sayılan fizelyalar, tropik denizlerde yaygın olarak bulunurlar. Peltemsi gövdeleri gazla dolu olduğu için, balon gibi suda batmadan yüzerler. Çok uzun olan dokunaçları güçlü zehir içeren kapsüllerle donanmıştır. Bunlar, sadece deride ağır belirtilere değil, ölüme kadar giden bozukluklara da yol açarlar.

Türkiye kıyılarında koloni oluşturan mercanların hiçbiri önemli bir tehlike yaratmaz.

Denizanasının çarptığı yer deniz suyuyla yıkanır ve yaralı bölgeye alkol ya da alkollü bir içki dökülür. Antihistaminikler, kortizonlu pomatlar ve ağır durumlarda adrenalinden yararlanılır.

**BALIKLAR

**

Çevremizdeki denizlerde pek çok zehirli balık yaşar. Vücutlarının değişik yerlerinde bulunan dikenler hem batıcı özelliktedir ve hem de zehirin akıtılmasını sağlarlar.

Reklam
Reklam

**Vatoz ve folya

**

Vatozların, kanat şeklini almış geniş göğüs yüzgeçleri ve kamçıya benzeyen uzun kuyrukları vardır. Kuyruğun sapa yakın kısmında bir veya birkaç uzun diken bulunur.

Çok derin olmayan kumlu ve çamurlu diplerde yaşayan bu balıklar aslında çok sakin ve ürkek yaratıklardır. Bir tehlike sezdiklerinde hızla fırlarlar ve güçlü kuyruklarını bir kamçı gibi savururlar. Dikenlerinin battığı yerde çok ağrılı ve kısa sürede geçmeyen yaralar oluşur. Bu dikenler ahşap teknelere saplanabilecek kadar sağlamdırlar. Karın bölgesine gelebilecek şiddetli bir darbe, zehirin de etkisiyle öldürücü olabilir.

Vatozla yaralanmalar daha çok yakalanan balığın son çırpınışları sırasında olur.
Yapılması gereken ilk iş, varsa yaradaki dikenin ya da başka doku parçalarının çıkarılması ve oranın tuzlu su ile yıkanmasıdır. Çarpma, kol veya bacakta ise, çarpılan bölgenin üst kısmına zaman zaman gevşetilen turnikeler konabilir. Yara ve çevresinin hastanın dayanabileceği kadar sıcak suyla uzun süre yıkanması hem ağrıyı ve hem de genel belirtileri oldukça hafifletir. Tetanos aşısı yapılmalı ve gerekiyorsa antibiotik ilaçlar da verilmelidir.

Reklam
Reklam

**İskorpit ve trakonya

**

Türkiye kıyılarında bol olarak bulunan iskorpitler, yaşadıkları kayalık yerlere çok uygun olan renkleri ve girintili çıkıntılı vücut çizgileri nedeniyle, hemen hiç dikkat çekmezler. Bunların sırt ve anüs yüzgeçlerinin öndeki dikenleri, karın yüzgecinin birinci dikeni, baş ve solungaç kapakları üstündeki bazı dikenleri zehirlidir.

İskorpit çarpması şiddetli ağrıya, kızarma ve şişmeye neden olur. Bilinç kaybı, felç, kalp atımlarında bozukluklar, çırpınma nöbetleri, bulantı, kusma ve solunum yetersizliği gibi birçok ağır belirti görülebilir, fakat ölüm nadirdir.
Trakonyalar, genellikle dipte, kuma gömülü olarak yaşarlar. Solungaç kapaklarında geriye doğru uzanan keskin dikenlerinin yanında, birinci sırt yüzgecini oluşturan siyah zarlı dikenlerinde zehir vardır.
Trakonya zehiri de, iskorpitinkine benzer belirtilere yol açar. Bunlarda ağrı daha şiddetli olduğu gibi, ölümlere de daha sık rastlanır. En etkili tedavi yöntemi uzun süreli sıcak uygulamasıdır.

Reklam
Reklam

DENİZKESTANESİ
Kayalık yerlerde daha çok bulunan denizkestanelerinin üzerlerine basıldığında dikenleri ayağa batar. Bu çok ağrı veren bir durumdur ve kırılan dikenin çıkarılması da çok zordur. Ayaktaki ağrı ve şişlik dışında tehlikeli belirtilere genel olarak rastlanmaz.


Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi

ahmetrasimk@mynet.com