Tatlı efsane: Dondurma

İSTANBUL (İHA) - Dünyanın her yerinde dört mevsim keyifle tüketilen dondurmanın, içerdiği zengin vitamin ve minerallerle çocuk beslenmesinde önemli görev üstlendiği belirtildi. İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, süt, krema (veya süt kaymağı), şeker ve tatlandırıcı ara maddelerinin karıştırılıp dondurulması suretiyle yapılan dondurmanın, yüzlerce çeşidi bulunuyor. En yaygın dondurma çeşitlerini ise vanilyalı, kakaolu, çikolatalı, dövme, kaymaklı ve meyveli oluşturuyor. İlk yapılış yeri doğu ülkeleri olan dondurmanın, 17. yüzyılda Avrupa'ya getirildiği ve kısa sürede yayıldığı kaydediliyor. 1676 senesinde Fransa'nın başkenti Paris'te 250'ye yakın dondurmacı olduğu, ABD'de ise Philadelphia'nın, dondurma üretiminin merkezi haline geldiği vurgulanıyor. 1997 yılında ABD'de yapılan bir araştırmanın, bu ülkedeki kişi başı ortalama dondurma tüketiminin 20 litreden fazla olduğunu ortaya çıkardığı kaydediliyor.

Reklam
Reklam

ÇOCUKLARIN BESLENMESİNE YARDIMCI OLUYOR Bilhassa sıcak yaz mevsimlerinde, her yaştan insanın serinletici olarak yediği dondurma, değişik besin ögelerini bünyesinde toplaması sebebiyle, özellikle çocukların sağlıklı şekilde beslenebilmesine yardımcı oluyor. Dondurma, karbonhidrat, yağ, protein ve enerji bakımından sütten daha zengin besin maddesi özelliğine sahip, Vitamin ve mineralleri ise, süte yakın miktarlarda içeriyor.

Dondurmada, protein, karbonhidrat ve yağın yanısıra A, B, C, D ve E grubu vitaminleriyle, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller de bulunuyor. 100 gram kaymaklı dondurmada ortalama 135 mg kalsiyum, 115 mg fosfor, 100 mg sodyum, 160 mg potasyum, 0.1 mg demir, 130 mikrogram A vitamini, 0.21 mg E vitamini, 0.25 mg B2 vitamini ve 0.13 mg niacin olduğu belirtiliyor.

DONDURMA ALIRKEN DİKKAT
Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye'de dondurma tüketiminin çok düşük seviyede olmasının sebebi de, bu gıdayla ilgili uzun yıllardır süregelen yanlış inanışlardan kaynaklanıyor. Oysa homojenize ve pastorize edilmiş hijyenik dondurma, yalanarak ve küçük parçalar halinde yendiği takdirde, solunum ve sindirim organlarını hiçbir şekilde olumsuz etkilemiyor. Ancak süt ürünlerinin, çabuk bozulan ve yararlılıklarını hızla kaybeden gıdalar olduğu göz önüne alındığında, sağlık şartlarına uygun ortamda üretilen, gerektiği şekilde korunan ve sağlıklı ambalajlarda satışa sunulan dondurmaların tüketilmesi büyük önem taşıyor.

Reklam
Reklam

ANADOLU'DA DONDURMA Anadolu'da yüzyıllar öncesinden gelen şerbet-kar veya buzla soğutulmuş tatlı içecekler içme alışkanlığı vardı. 13. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarından beri buz, yüksek Anadolu düzlüklerinden toplanıp buz mahzenlerinde depolanırdı. 17. yüzyılda kar ticareti yapan "karcı"lar, İstanbul'da önemli bir profesyonel gruptu. Kar, Anadolu'dan diğer bölgelere katırlarla nakledilir ve konsantre üzüm suları ile karıştırılıp dondurma benzeri buzdan tatlılar elde edilirdi. Türkiye'de dondurma, kendine has, tipik bir tatlı olarak, keçi sütü, şeker ve sahlepten yapılmaktaydı. Dondurma, yakın bir geçmişe kadar, çok kalın olduğu için kancaya asılır ve büyük bıçak yardımıyla porsiyonlar halinde kesilirdi. Metal tabaklarda baklavayla birlikte ikram edilirdi.