İzzet Çapa, Tatlıses'le ilgili izlenimlerini yazdı: "Bastonları gözümün önünde 'bunların cehenneme kadar yolu var deyip fırlattı, sonra da bana dönüp 'bu da sana kapak olsun İzzet' dedi.."
Ünlü işletmeci İzzet Çapa, uğradığı silahlı saldırı sonucu ölümden dönen İbrahim Tatlıses'i hastane odasında ziyaret etti.
Çapa, Tatlıses'le ilgili izlenimlerini şöyle aktardı:
İbo fizik tedavideymiş. Çalıştığı salona girince gördüğüm manzara karşısında şaşkına dönüyorum. Resmen ayakları ile bir bisikletin pedallarını çeviriyor. Hem de makine yardımı olmadan. Neredeyse zımba gibi olmuş. Yanında doktoru Arzu Hanım ve kardeşi Mahmut Tatlı var.
Tatlıses dördüncü katta kalıyor. Adımbaşı nereye gidiyorsun diye soran gözlerle bakan korumaları, polisleri filan anlatmaya bile gerek yok. Onun katına çıkmak için özel bir anahtara sahip olmak gerekiyor ki bu anahtar sadece kardeşi Mahmut Bey'de var. Öyle sıkı korunuyor yani.
GARİBİME GİDEN OLAY; ÇEŞİT ÇEŞİT ŞAPKALARI
Asıl garibime giden, renk renk çeşit çeşit 50'ye yakın şapkası oldu. Ne düşündüğümü anlamış olmalı ki hemen açıkladı. Meğer her kıyafetine uyacak ayrı bir şapkası varmış. Hatta hastanedeki yüzme seanslarına giderken bile mayosuna en uygun şapkasını alıyormuş yanına. Gardrobu ise ütülenmiş takım elbise ve kravatlarla dolu..
Hiç birimizin beklemediği bir olay gerçekleşti. Koltuk değneklerine bakarak "Sıkıldım bunlardan yaaa" diyor. Sonra kardeşine sesleniyor "Ne diyorlardı bunlara Mahmut?". "Baston" diye yanıtlıyor Mahmut. "Cehenneme kadar yolu var bastonların" diyor ve fırlatıp atıyor iki değneği.. Donup kalıyoruz.. Düşmesi an meselesi.. Öyle şaşkınız ki kimse kımıldayamıyor yerinden.. Sonra bir adım atıyor Tatlıses.. Ve yürüyor İbrahim Tatlıses.. Sanki bir mucize gerçekleşiyor ve ilk kez bastonsuz ve desteksiz yürüyor gözlerimin önünde.. "Bu da sana kapak olsun Çapa" diyor gülümseyerek.. Ve ağır ağır da olsa, uzunca bir zaman aralıksız yürüyor İbo.. Keyfi yerinde, yeniden doğmuş gibi.. Gerçekten inanılmaz bir olaya tanık oluyorum..
'HAFTADA 600 GRAM ET VE SABAH - AKŞAM ACI BİBER'
İzzet Çapa, öğrendiği bir bilgiyi şöyle aktardı:
"Bugüne kadar yaşamının her döneminde gönülden bağlandığı 'kebapçıkları' ile ne yazık ki eskisi gibi sık buluşamıyor. Haftada 600 gram et kontenjanı varmış. Ama iş acı biberine gelince İmparator taviz vermemiş. Değil doktorlar babasının oğlu bile olsa kimse cüret edemiyor ona 'Biber yiyemezsin' demeye. Sabah kahvaltısında bile eksik etmiyor biberi."