TAYAD'lı gençler anlattı

TRABZON (İHA) - Trabzon'da geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Kahramanmaraş Caddesi'nde TAYAD adına bildiri dağıtırken, "Bayrak yakıyorlar" söylentisi üzerine binlerce kişi tarafından linç edilmek istenen ve çıkartıldıkları mahkemece tutuklanan ve dün gece de tahliye olan 5 TAYAD üyesinden 3'ü, bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) Trabzon Şubesi'nde ortak bir basın açıklaması yaptı. Olayın mağdurlarından Zeynep Erduğrul, linç girişimi sırasında "Artık tamam, her şey bitti, linç oluyoruz" diye düşündüğünü ancak polisler tarafından kurtarılarak gözaltına alındıklarını söyledi.

Reklam
Reklam

Trabzon'un Kunduracılar ve Kahramanmaraş caddelerinde, 6 nisan 2005 tarihinde, 'hapishanelerde neler oluyor bilmek hakkımız, tecritte ölüm var' ifadelerinin yer aldığı bildirileri dağıtırken linç girişimine maruz kalan ve daha sonra 'toplumda infiale neden olma' suçundan tutuklanan Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyesi Zeynep Erduğrul, Emre Bakır (27) ve Nurgül Acar (20), bugün bir basın toplantısı düzenledi. Başlarından geçen olayları anlatan Erduğrul, olayın yaşandığı gün bildiri dağıtırken sürekli sivil polislerin takibinde olduklarını ve buna rağmen trafik polislerinin kendilerine "Siz PKK'lı mısınız" diyerek müdahale ettiğini öne sürdü. Daha sonra çevrede hazır bekleyen bazı grupların kendilerine saldırdığını söyleyen Erduğrul, "O anda orada o kadar insanın bulunması bir tesadüf değildir. Daha sonra tekme tokat saldırıya uğradık. Bir bayanı yerde tekmelemek delikanlılığın neresinde? Kulağımda bir yumruk hissettim ve saçlarım çekilerek saldırıya uğradım. İnsanlar neye, niçin saldırdığını bilmeden 'bu bu' diye göstererek üzerimize saldırdılar. Bu sırada çevrede polis yoktu. Bazı arkadaşlarım bayıldı. Polis, önümüze geçerek bizi Eba Çarşısı'na bir dükkana soktu. Bizim önümüze geçerek bizi korumak yerine megafonla 'bunlar bayrak yakmadı, PKK bayrağı açmadı' denilse daha etkili olurdu" dedi.

Reklam
Reklam

"Daha önce 5-6 kişilik gruplar halinde basın açıklaması yaptığımız çok oldu" diyen Erduğrul, "O zamanlar çevremizde bir sürü polis varken, olaylar sırasında hiç polis olmaması tesadüf müdür? 'Bizi buradan çıkarın' dememize rağmen yerel televizyonların geçtiği altyazılarla kalabalık artmaya başladı. Daha sonra pasajdan çıkarılmaya başladığımız anda polislerin elinden alındım, saçlarım yolunmaya çekilmeye başlandı. Daha sonra diğer arkadaşlarımız çıktı, onlarda saldırıya uğradı. O anda 'artık tamam her şey bitti, linç oluyoruz' dedim. Polisler geri çekildi, yukarda bekleyen araç bize kadar yaklaştı. Tekme ve tokatlarla araca bindik. Emniyete getirildik. Bize, böyle bir durumda güvenliğimiz gerekçesiyle gözaltına alınmamız gerektiği söylendi. Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, çok daha sonralarda megafonla bizim bayrak yakmadığımızı ve PKK bayrağı açmadığımızı söylemiş ancak bu çok gecikmişti. Bu yaşananlar tamamen bir provakasyon sonucu meydana gelmiştir" diye konuştu.

Tutuklanarak hapse girdiklerini, hapse girer girmez dayak yemeye başladıklarını, işkenceye uğradıklarını ve insan onuruna yakışmayan muamelelere tabi tutulduklarını iddia eden Erduğrul, "Milletvekillerinin bize ziyarete geleceği günün gecesinde odamıza, buzdolabı, semaver ve televizyon gibi eşyalar getirildi. Ziyaretimize gelen TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine böyle olayların çıkacağını bilseydik, bildiri dağıtmazdık dedim. Ancak bildiri dağıtmanın yanlış bir şey olmadığını düşünüyoruz. Biz bu bültenleri ömrümüz olduğu müddetçe dağıtmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Olaylar sırasında kendisine ilk vuran kişinin daha önce sol görüşlü bildiği bir esnafın olduğunu kaydeden Erduğrul, "Gelin İncirlik Üssü'ne Türk bayrağı dikelim, o zaman biz de sizin yanınızdayız. Yaşananları asla halka mal etmiyoruz. Çünkü bizim halk kültürümüzde 5 vatansever genci linç etmek gibi bir şey söz konusu değildir" dedi.
Aynı yerde birkaç gün önce SEKA'nın özelleştirilmesiyle ilgili bildiri dağıttıklarını da hatırlatan Erduğrul, o zaman saldırıya uğramadıklarını kaydetti.
Öte yandan İHD Trabzon Şube Başkanı Gültekin Yücesan ise açıklamalar sırasında Zeynep Erduğrul'a uyarıda bulunarak eleştiride bulunduğu kurum ve kişilere aşağılayıcı yakıştırmalarda bulunmamaları gerektiğini söyledi.