Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Mehdi Eker ile 58 AK Parti, 15 CHP, 11 MHP ile 2 İYİ Parti olmak üzere toplam 87 milletvekilinin imzasını taşıyan bildiride, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden bugüne millet iradesini kayıtsız şartsız hakim kılmış, tam bağımsız, vatandaşları arasında ırk, renk ayrımı yapmayan modern bir demokratik hukuk devleti olduğunu halen idrak edemeyen bir kısım siyasetçilerin dost ve müttefiklerimiz arasında mevcudiyeti şaşırtıcıdır." ifadesine yer verildi.
ABD Senatosu'nun bazı üyelerinin ABD Başkanı Joe Biden'a 9 Şubat'ta gönderdikleri mektubun, Türkiye'ye karşı sergilenen, sonuçsuz kalmaya mahkum beyhude ve müttefiklik zihniyetiyle çelişen hasmane girişimlerin son örneği olduğu belirtilen bildiride, şöyle devam edildi:
"İmzacı senatörlerin ülkemizin iç ve dış politikasını hedef alan mesnetsiz ve sorumsuz ithamları, ABD ile stratejik ortaklığımız ve NATO çatısı altındaki müttefikliğimizle hiçbir surette bağdaşmamaktadır. ABD Kongresi'ni basan protestocuları 'terörist' ilan edenlerin; Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminde TBMM'yi savaş uçakları ile bombalamış, tanklar ile vatandaşlarımızı şehit etmiş FETÖ'nün, haklarında çok sayıda kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan üyeleri ve propagandacılarını, 'insan hakları savunucusu' kisvesi altında masumlaştırmaya çalışmaları içinde bulunulan derin çelişkiyi göstermektedir.
Mektupta adı geçen kişi, terör örgütü başını 'baba' olarak kabul eden, örgüte mensubiyetini kendi beyanlarıyla teyit eden, aile üyeleriyle birlikte kanlı darbe girişimini alenen destekleyen bir teröristtir. Türkiye'de askeri darbe ve müdahalelerin ve bilhassa 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında ABD'nin olduğuna dair halkımız arasında yaygın kanaat mevcutken, imzacı senatörlerin FETÖ'nün iftiralarına payanda olmaları, ABD makamlarının 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle hiçbir ilgilerinin olmadığına yönelik beyanlarının samimiyetine gölge düşüren ikiyüzlü bir tutumdur."
"İmzacı senatörlerinin aklıselim ile davranmaya davet edildiği" bildiride, "Sorumluluk sahibi siyasetçilerden beklentimiz, FETÖ mensupları ya da Türkiye'ye zarar vermeye kalkan diğer terör örgütleriyle mücadelemizi eleştirmek yerine müttefiklerine destek olmalarıdır. Ayrıca Orta Doğu'da barış, huzur ve istikrar isteyenlerin, Türkiye'de 40 bin vatandaşın katili, eli kanlı terör örgütü PKK ve lider kadrosu aynı olan Suriye'deki uzantısı PYD/YPG'ye karşı yürüttüğümüz mücadelenin DEAŞ’a karşı ortaklaşa yürüttüğümüz mücadele kadar gerekli ve meşru olduğunu görmeleri de haklı beklentilerimiz arasındadır." vurgusunda bulunuldu.
Bildiride, senatörlerin mektubunda, 30 yıldan fazla bir zamandır Azerbaycan topraklarının 1/5'ini işgal ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dört ayrı kararıyla kabul ve tescil edilen, başta Hocalı olmak üzere birçok şehirde masum çocuk ve kadınları katleden saldırgan Ermenistan'ı kınamak yerine kendi toprak bütünlüğünü koruyan Azerbaycan'ı ve uluslararası hukukun gereği olarak yanında duran Türkiye'yi hedef alan eleştiriler yöneltilmesinin şaşkınlıkla karşılandığı belirtildi.
AGİT Minsk Grubu eş başkanlarından olan ABD yönetiminin politikası, soruna Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözüm bulmaya çalışmakken, imzacı senatörlerin tam tersi bir tutum sergilemelerinin de hayret verici olduğuna işaret edilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Son olarak, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü konusunda her zaman olduğu gibi titizlikle hareket eden Türkiye, darbeci ve terörist katillere gereken cezayı vermenin de hukuk devletinin gereği olduğuna inanmaktadır. Bu konularda, Türkiye Cumhuriyeti'ne telkinde bulunanların öncelikle kendi ülkelerindeki insan hakları ve hukuk ihlallerini gidermeye vakit ayırmaları daha faydalı olacaktır. Ortak siyasi değerler temelinde dostluk ve müttefiklik ilişkisine sahip ülkelerimizin karşılaştıkları her tür sınamada birbirlerinin hassasiyetlerini dikkate alarak karşılıklı saygı ve samimi diyalog içerisinde hareket etmeleri önem arz etmektedir. Bu düşünceden hareketle, bahse konu mektupta yer alan hususların hatırlatılması iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin gereği olarak görülmüştür."
Bu arada TBMM Başkanı Mustafa Şentop, dün yaptığı açıklamada, ABD'deki bir grup senatörün söz konusu mektubuna tepki göstererek, "Bu metni okuduğunuzda, içinde ismi de geçiyor, FETÖ'nün, önemli bir vitrin ismi üzerinden bu senatörlere bir çalışma yaptığını, belki de muhtemelen bu metni hazırladığını ve ellerine verdiğini tahmin edebilirsiniz. FETÖ ile mücadele konusunda bir rahatsızlıkları var." ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye'de sokağa çıkılıp sorulduğunda, yalnızca 15 Temmuz hain darbe girişiminin değil, tüm darbelerin arkasında ABD'nin bulunduğuna ilişkin bir kanaat olduğunu dile getiren Şentop, "Bu kanaati, acaba bu bildiri doğrular mı yoksa yanlışlar mı? Böyle bir çelişik durum ortaya koyan, Türkiye-ABD ilişkilerine zarar verme potansiyeli olan bir bildiri." mesajını vermişti.
Şentop, senatörlerin mektubunun, yalnızca yazan ve okuyan senatörlerin fikri olduğu kanaatini taşıdığını, metinde hükümet politikalarıyla çelişen ifadelerin yer aldığını ifade ederek, "Bu tür yaklaşımlar, Türkiye-ABD ilişkilerine fayda değil zarar getirir." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Kaynak: AA