TBMM Genel Kurulunda AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ile CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç arasında gerginlik yaşandı.
Genel Kurulda, yeni vergi düzenlemelerini de içeren Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin görüşmeleri sırasında söz alan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 2019 yılının faiz ödemesinin 117 milyar lira olduğunu, bu faizin de yeni vergiler aracılığıyla ödeneceğini öne sürdü.
İktidarın her yerde vatandaştan tasarruf yapmasını istediğini, ancak devletin hiçbir tasarrufa gitmediğini ileri süren Tanal, "Meclis'in kiralık araçlarına neden sınırlama yapmıyoruz? Daha önce 3 bin motor araçlar vardı, şimdi 4 bin motor araçlar kiralanmış. Madem tasarruf yapacağız önce devlet olarak kendimiz tasarruf edeceğiz. 4 siyasi partinin genel başkanları geldiği zaman Meclis'in üzerinde helikopterler uçmuyor ama AK Parti'nin Genel Başkanı geldiği zaman helikopterler uçuyor. Bu bir maliyet. Ekonomiyi düşünüyorsak tasarruf yapmak lazım." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin iflas ettiğini öne süren Tanal, "Başkanlık sistemi bu ülkede masraftır, israftır, enflasyonun sürekli yükselmesidir, vatandaşın perişanlığıdır, bunların hepsini bu sistemde rahatlıkla hissediyoruz. AK Parti iktidarı pahalılık demektir, enflasyon demektir, işsizlik, israf, emeklilikte yaşa takılmak, niteliksiz, kalitesiz eğitim demektir." ifadelerini kullandı.
Tanal'ın eleştirileri karşısında söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Tanal'ın AK Parti iktidarlarına karşı ithamlarının her birinin karşılığı olduğunu, AK Parti"nin iktidara geldiği 2002 öncesinde yazar kasaların atıldığını, susuzluğun, yoklukların, yasakların olduğunu söyledi.
Bu durumun AK Parti'yi doğuran başlıca sebeplerden bazıları olduğunun altını çizen Zengin, "17 yıldır da sizin kazanmanıza imkan vermeyen senaryoları burada sıraladınız. Dış politika diyorsunuz ya; Bülent Ecevit değil miydi Clinton'un karşısında el pençe duran? Geldiğimiz seviyeye baktığımızda bunları söylerken biraz haya etmek lazım." dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ise Zengin'in Ecevit'e yönelik sözlerini ayıpladığını belirterek, "Kendisini kınıyorum. Bu kadar yakışıksız, bu kadar seviyesiz bir grup başkanvekilinin konuşması gerçekten utanç vericidir. Sayın Ecevit'in nezaketini bilenler biliyor. Bu ithamlarda bulunanların haddini bilerek konuşması gerekiyor. Bu ülkede şehitler için toplanan paranın üzerine oturan bir anlayışın hala kendisini övüyor olmasından hicap duyuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Özkoç'un sözleri üzerine yeniden söz isteyen Özlem Zengin, Özkoç'a ifadelerini iade ettiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Ciddiyim, ne yaptığımı biliyorum. Burada konuşulanlar tarihe not düşülmektedir. Eğer siyasetin içerisinde milletvekili olarak, grup başkanvekili olarak, başbakan olarak, cumhurbaşkanı olarak varsanız, hayatta hesap verdiğiniz kadar öldükten sonra da onun içerisindesinizdir. Rahmetli İnönü'den de bahsediyoruz ve iyi yaptığı işlere 'iyi yaptı' diyebiliyoruz. İnsanlar vefatından sonra tabu haline gelmiyor. Bu nedenle de hiç kimseden nasıl konuşacağım konusunda nasihat alacak değilim. Bu üslubu da reddediyorum."
Engin Özkoç'un tekrar söz alarak, "Bülent Ecevit'le ilgili konuşmak sizin haddiniz değildir" sözleri üzerine Zengin, ayağa kalkarak tepki gösterdi. Bunun üzerine Özkoç, TBMM Başkanvekili Celal Adan'a "Lütfen bu hanımefendiye haddini bildirin Sayın Başkan" çağrısında bulununca, CHP ve AK Parti milletvekilleri gergin anlar yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine TBMM Başkanvekili Celal Adan birleşime ara verdi.
Aranın ardından CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, grup başkanvekillerinin TBMM'nin ruhuna yakışır şekilde davranmak zorunda olduklarını söyledi.
Herkesin bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Özkoç, "Az önce kendi içimizde bir tartışma yaşadık. Birbirimize kullandığımız sözler açısından ben onu kıracak, incitecek bir şey söylediysem özür dilerim." dedi.
Özlem Zengin ise Özkoç'un özrünü kabul ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ben hayatın kelimeler üzerine inşa olduğuna inanıyorum. Kelimelerin bugün anlamı olduğu gibi geçmişte işittiğimiz kelimelerin de bizim üzerimizde çok büyük tesiri var. 'Bu kadına haddini bildirin' ifadesi... Eski bir başbakan da kürsüye gelerek yemin etmek isteyen Merve Kavakçı'ya, 'Bu kadına haddini bildirin' diyerek bağırmıştır. Kavakçı'ya başörtülü olduğu için bu yapıldı. Bizim yaralarımız var. Bu kelimelerin bizde geriye dönük nasıl bir yaraya değdiğini, nasıl kanattığını anlatamam. Başörtüsü bizim hayatımızın mücadelesi olmuştur. Bu konuyu küçümseyen herkes karşısında bizi bulur."