Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Hakan Türkçapar, "Yapılan araştırmalarda cinayet suçu işleyenlerin yüzde 63.6'sının hayvanlara, yüzde 58.3'ünün de insanlara işkence ettiği ortaya çıkmıştır." dedi.
TBMM Hayvan Haklarının Araştırma Komisyonu AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel başkanlığında toplandı.
Komisyon üyelerine bilgi veren Türkçapar, şiddetin ortaya çıkmasında çevresel faktörlerin yanında geçmişte yaşanan deneyim ve kötü örneklerin de etkin olabileceğini söyledi.
Türkçapar, yapılan araştırmalarda cinayet suçunu işleyenlerin yüzde 63.6'sının hayvanlara, yüzde 58.3'ünün de insanlara işkence ettiğinin ortaya çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
"Kavga edenlerin yüzde 60.5'i hayvanlara, yüzde 51.3'ü insanlara eziyet ediyor. Gasp suçunu işleyenlere baktığımızda yüzde 55,6'sının hayvanlara, yüzde 44.4'ünün ise insanlara işkence ettiğini görüyoruz. Hırsızlık suçunu işleyenlerin yüzde 5.6'sı hayvanlara, yüzde 52.4'ü de insanlara eziyet suçu işliyor. Aynı şekilde yaralama suçunu işleyenlerin yüzde 36'sının hayvanlara, yüzde 72'sinin de insanlara eziyet eden davranışlar sergilediğini biliyoruz."
- "Klasik kesimle hayvan daha çok acı yaşıyor"
İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Hazim Tamer Dodurka da klasik yöntemle hayvan kesilmesine ilişkin önerilerini sundu.
Klasik yöntemle yapılan kesimle hayvanın daha çok acı çektiğini dile getiren Dodurka, günümüzde modern cihaz ve kesim yöntemlerinin kullanılabileceğini söyledi.
Kulaktan duyma bilgilerle keskin bıçakla yapılan kesimle hayvanın daha fazla acı çekmesine ortak olunmaması gerektiğini belirten Dodurka, "Koca hayvanların ayakları bağlanarak bıçakla kesiliyor. Bu durumda büyük bir acı yaşandığı bilimsel olarak ortaya konmuş durumda. Beyin ölümü gerçekleşinceye kadar acı devam ediyor." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının acısız kesimin yapılmasına yönelik görüşünün olduğunu dile getiren Dodurka, "Önyargıya kapılmamak lazım. Dinimiz o zaman keskin bıçağı önermiş olabilir. Ama şimdi daha modern cihaz ve yöntemler var. Eskiden develere biniyorduk ama şimdi modern araçlara biniyoruz. Aynı şey hayvan kesimi için de geçerli. Dinimiz modern cihaz ve yöntemlere müsaade ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemin Salgırlı Demirbaş da Ankara'da sokak köpeği sayısının çok fazla olduğuna değinerek, kısırlaştırma işleminin düzenli olarak yapılması gerektiğini ifade etti. Köpek sahiplerinin sorumluluklarına vurgu yapan Demirbaş, "Tüm köpek sahiplerinin zorunlu ve uygulamalı olarak kurs alması gerekir. Terkedilmesi durumunda köpek sahiplerine caydırıcı cezalar verilmeli. Havlama engelleyici, elektronik, çivili vb. tasmaların kullanımı yasaklanmalı." diye konuştu.
Demirbaş, köpekler için insanlara yakın ancak kalabalıktan uzak bir yaşam ve beslenme alanı oluşturulmasını istedi.
İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mahmut Koca, Avrupa'nın birçok ülkesinde hayvanlara işkence edenlere hapis ve para cezası verildiğini belirtti. Koca, Türkiye'de mevcut kanunların uygulamasından kaynaklanan bazı aksaklıkların yaşandığını, konunun sadece ceza kapsamında ele alınmasının kolaycılık oluğunu ifade etti. Meselenin sadece suç kapsamında ele alınması durumunda adliyelerin iş gücünün artacağını, etkin bir idari yaptırımın uygulanması durumunda sorunların en aza inebileceğini söyledi. Sahipli hayvanlara karşı işkencenin mevcut yasalarda zaten suç olarak kabul edildiğini, sokak köpeklerinin de bu kapsama alınabileceğini kaydetti.
Koca, yapılan araştırmalarda hayvana zarar veren insanların yüzde 70'inin geçmişinde insana dönük bir şiddet davranışının da olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.