TBMM Geçici Başkanı Durmuş Yılmaz, "Bir olursak, beraber olursak, başaramayacağımız ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 27. Dönem 1. Yasama Yılı açılışında konuşan Yılmaz, geçirdiği bir kaza nedeniyle ameliyat olduğunu, uzun müddet ayakta kalamayacağını söyleyerek oturarak konuşma yapmak isteğini belirtti.
Seçimlerin ülkeye ve Türk milletine hayırlı uğurlu olmasını dileyen Yılmaz, "Ülkemizin ve dünyanın terör, sosyal çatışmalar, ekonomik problemler ve savaş gibi çok çeşitli sorunlarla iç içe yaşadığı günümüzde milletvekili olarak Türk milletinin temsilcisi sıfatıyla bu yüce Meclisin, bu Gazi Meclisin çatısı altında bir araya gelmiş bulunuyoruz. Her birimiz farklı illerden, farklı partilerden bu ülkeye, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve temsilcisi olduğumuz illere ve insanlara hizmet arzusuyla bu yüce Meclisi şereflendirdik." diye konuştu.
Milletvekillerini tebrik ederek, ülke ve millet için hayırlı, yararlı ve başarılı çalışmalar yapacaklarına dair inancını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Hangi partiden olursak olalım, hangi ilimizi temsilen burada bulunursak bulunalım hepimizin Anayasa'mızda sınırları, özellikleri belirlenmiş Türkiye Cumhuriyeti devletine sahip çıkmak, onun sonsuza kadar yaşamasını temin etmek gibi bir ideal ve hedefimizin bulunduğuna inanıyorum. Bu ruh ve idealle, bu duygu, düşünce ve çalışmalarla partilerimizin, temsilcisi olduğumuz illerin ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin milletvekilleri olarak bizi seçenlere olan sorumluluğumuzun gereğini yerine getirerek bu kutlu çatı altında bulunmanın hazzını birlikte yaşayacağız.
Bilindiği üzere anayasaların varlık nedeni devlet iktidarını sınırlandırmak ve devlet karşısında yurttaşların hak ve hürriyetlerini güvence altına almaktır. Parlamenter sistemde bu güvence, yasama organının yürütme erkini kontrol ve denetimiyle sağlanır. 27'nci Yasama Dönemi'yle birlikte ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dönemine geçmektedir. Bu sistemde yazılı soru önergesi hariç artık güvenoyu, bütçe hakkı, sözlü soru önergeleri gibi güçlü kuvvetler ayrılığı sisteminin doğal sonucu olan denetim araçları yoktur. Bununla beraber anayasamızın 104'üncü maddesinde de düzenlendiği şekliyle ister parlamenter sistemden ister Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden söz edilsin demokratik rejimlerin ve demokratik hukuk düzenlerinin değişmez ve mutlak bir temeli vardır. Buna göre, normlar hiyerarşisinde yasama organının çıkardığı anayasanın ve kanunların üzerinde bir kural yoktur. Bununla doğrudan bağlantılı olarak yasama yetkisi asli ve geneldir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde yasamayla yürütme erkleri arasındaki ilişki, anayasal düzenlemeler ve uygulamada karşılaşılacak sorunlara bulunacak pratik çözümlerle şekillenecektir. Bu açıdan yüce heyetinize büyük görevler düşmektedir."
-"Sorunların çözümü..."
Her devletin ve dolayısıyla o devletin temsil ettiği milletlerin çıkarları olduğunu, doğası gereği bu çıkarların her zaman rekabet içinde bulunduğunu dile getiren Yılmaz, "Bu durum veri olarak alındığında içinden geçmekte olduğumuz şu günlerde ülkemizin karşı karşıya olduğu başta terör olmak üzere pek çok sosyal ve ekonomik sorunların çözümü tamamen bizim göstereceğimiz basiret ve dirayete bağlıdır." dedi.
Edilgen olmadan, kendi eyleminin birinci derece sorumlusu olarak etken olmak zorunda olduklarını belirten Yılmaz, bölgesinde huzurlu, istikrarlı ve güçlü, bu değerlerle bütünleşmiş bir Türkiye istemeyen ve bunlardan rahatsız olan harici unsurların elbette olduğunu kaydetti. Yılmaz, "Ancak sorumluluk duygumuz bizlere kişisel zaaf ve hatalarımızın da yaşanagelen problem ve olumsuzluklarda katkı ve vebalimizin olduğunu hatırdan uzak tutturmamalıdır. Bir olursak, beraber olursak, başaramayacağımız ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur." değerlendirmesini yaptı.
Tüm milletvekillerinin, ülkede birlik ve beraberliği tesis adına önemli bir sorumluluk üstlendiğini vurgulayan Yılmaz, "Bu sorumluluğun gereği olarak toplumsal huzura, barışa katkı sağlamak ve ülkemizin ve insanların hakkı olan huzur ve güven ortamını tesis etmek sizlerin çalışmalarıyla gerçekleştirilecektir. Bu noktada bütün milletvekillerinin birbirlerini anlamaları, ülkenin ve insanın huzur ve mutluluğunu, arzu edilen güven ortamını temin için aynı hedefe yönlenmeleri gerekmektedir. Elbette farklı kişisel siyasi hedef ve düşüncelerimiz olabilir. Bunları yasaların, Anayasa'nın ve Meclis İçtüzüğü'nün amir hükümleri ve bizlere sağladığı yasal haklar çerçevesinde yerine getireceğiz ve getirebiliriz." diye konuştu.
-"Kutsal hedef"
Barış, huzur ve güvenin temini açısından adalet, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, demokratik hakların kullanımı ve ahlaki kuralların çok önemli bir yer tuttuğunu belirten Yılmaz, bu değerlerin birer kıymet ifade etmesi ve etkinlik kazanabilmesinin, öncelikle Meclis çatısı altında uygulanmasının herkesin ortak ideali olması gerektiğini dile getirdi.
"Ülkemizin ve insanımızın geleceği için birlik ve dayanışma ruhunun burada kendini göstermesi gerektiği kanısındayım." ifadesini kullanan Yılmaz, "Bu kutsal hedefe ulaşabilmek için fitneden, tefrikadan, ayrımcılıktan, bölücülükten uzak durulmalı, yurttaşlık hukuku ve birlikte mutlu yaşama bilinci öne çıkarılmalıdır. Aksi halde, yakın komşularımızın başına gelen elim olaylar bizleri tehdit eden ortak kaderlerimiz haline gelecektir. Bundan bütünüyle bu ülkede yaşayan ve Türk milletini umut olarak gören herkes zarar görecektir. Tarihimiz ve coğrafyamız bunun için çeşitli örnekleriyle doludur." görüşünü kaydetti.
-"Geçmişten ibret ve dersler alarak..."
Herkesin başta 15 Temmuz 2016 hain kalkışması olmak üzere bütün olup bitenlerden ibret alması ve dersler çıkarması gerektiğini aktaran Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomik sorunlarımızı kuralları uygulayarak belki çözebiliriz ama fitnenin ve ahlaksızlığın bedelini, Allah korusun, çok ağır öderiz. Nitekim Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy yaklaşık 100 yıl kadar önce bu acıları bizzat yaşayan birisi olarak şöyle demiştir: 'Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.' Yakın geçmişte yaşadığımız somut olaylar dolayısıyla 24 Haziran 2018 genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında oluşan bu yüce Meclis tablosunun geçmişten ibret ve dersler alarak ülkemize barış ve güven ortamının tesisi için gerekli bütün adımları atacağını ve çalışmaları yapacağını umuyorum.
Diğer yönetsel politikalar gibi ekonomik politikalar da iktidarların milletten aldığı yetki çerçevesinde ortaya koydukları üretim ve bölüşüm tercihlerinin bir yansımasıdır. Tercih edilen politikalar sonucunda ortaya çıkan olumsuzlukların hesabını iktidarlar sandıkta verirler. Buradan hareketle bağımsızlığımızın ve demokrasimizin yegane güvencesi olan bu Gazi Meclisin, bu kurucu Meclisin saygınlığını korumak hepimizin ortak sorumluluklarındandır. Yapacağımız faaliyetlerde Türk milletinin temsilcileri olarak onun saygınlığına gölge düşürecek tutum ve davranışlardan kaçınmak, onun aziz hatıralarına sahip çıkmak hem bu Meclisi bizlere emanet eden ecdadımıza hem de bizleri milletvekili sıfatıyla buraya gönderen milletimize karşı ahlaki bir görevimizdir. Bu duygularla Türkiye Cumhuriyeti devletini ve bu Gazi Meclisi kuran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere herkese minnet ve şükranlarımı sunarken 24 Haziran 2018 genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tekrar ülkemize hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'tan diler sizlere verimli, başarılı ve yararlı bir yasama dönemi temennisiyle saygılarımı sunarım."