TBMM'de "İnsan Hakları" sempozyumu

- TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Aydoğdu: - "Bugün insan hakları uluslararası politikada bir kavga silahı haline getirildi. İnsan hakları zaman zaman politikaya alet edilebilmektedir. Bu yüzden Türkiye'ye karşı öne sürülen ihtirazi kayıtlar iki yüzyıldır değişmemiştir" - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sarıhan: - "Adaleti temsil eden kadın heykelinin gözleri bağlıdır. Ancak insan haklarının gözleri, kulakları değil belli ki dili de bağlı. Esas olan, insan hakları konusunda vic

TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu, insan hakları konusunun uluslararası politikada kavga silahı haline getirildiğini belirterek, "Devletler arasında bir politika aracı olarak kullanılan insan hakları tıpkı bir ideoloji gibi takdim edilmektedir. Yani, insan hakları zaman zaman politikaya alet edilebilmektedir. Bu yüzden Türkiye'ye karşı öne sürülen ihtirazi kayıtlar iki yüzyıldır değişmemiştir." dedi.

Birleşmiş Milletler Türkiye ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığınca düzenlenen "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin Kabul Edilişinin 70'nci Yılına Girerken" konulu sempozyum, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Fatma Benli'nin moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

Reklam
Reklam

Sempozyumda konuşan BM Kalkınma Programı Demokratik Yönetişim ve Barış İnşası Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ekip Başkanı Shelley Ingles, insan haklarının imtiyaz değil, bahşedilemez, geri alınamaz haklar olduğunu vurguladı.

Her insanın eşit ve özgür doğduğunu, bunun da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiyle kayıt altına alındığını ifade eden Ingles, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kabul edilen Beyannameye dönemin liderlerinin imza attığını, liderlerin insanların onurunun her şart altında korunması taahhüdünde bulunduklarını söyledi.

BM üyesi devletlerin insan haklarının daha iyi korunması için değişik anlaşmalar, sözleşmeler benimsediğini, evrensel periyodik inceleme mekanizmalarını tesis ettiğini anlatan Ingles, "Beyanname kabul edildiğinden bu yana birtakım ilerlemeler yaşandı, soykırımlar azaldı, ölüm cezasının uygulanması azaldı, bebek ölümleri azaldı, toplumsal cinsiyet konusunda bütün insanların ve engellilerin hakları konusunda ilerleme sağlandı. Aşırı yoksulluk içinde yaşayan insanların sayısı azaldı. Savaş mağdurları artık uluslararası kurumlarda seslerini yükseltebiliyorlar." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Ingles, ayrımcılığın sonlandırılması ve adaletin daha fazla hakim kılınması konularında ise sıkıntıların devam ettiğini belirterek, bu konulardaki sorunlara karşı toplumların, kurumların daha fazla dikkatli olması gerektiğini kaydetti.

-"Güvenlikçi politikalar, insan hakları anlayışının üzerine çıktı"

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan da "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ilkelerinin gelecekte dünyada ve Türkiye'de uygulanabilmesi için fırsatlar ve zorluklar nelerdir?" başlıklı sunumunda, parlamentoların teorik olarak dile getirilen fikirlerin ete ve kemiğe büründüğü, yasalaştığı yerler olduğunu belirterek, TBMM'de insan hakları sempozyumu düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İnsan haklarının devredilmez, dokunulmaz olması yanında herkese eşit olması gereken haklar olduğunu ifade eden Sarıhan, "Adaleti temsil eden kadın heykelinin gözleri bağlıdır. Ancak insan haklarının gözleri, kulakları değil belli ki dili de bağlı. Esas olan, insan hakları konusunda vicdanın; hakkın, hukukun, adaletin yönlendirmesiyle harekete geçmesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

Sarıhan, insan hakları mücadelesinin tarihçesini anlatarak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ete kemiğe bürünmüş halinin ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olduğunu söyledi.

Dünyada güvenlikçi politikaların, insan hakları anlayışının üzerine çıktığını savunan Sarıhan, devletlerin güvenlik sıkıntısı içinde insan haklarının korunması konusunda hatalar yapıp yapmayacakları, doğru politikalar geliştirip geliştiremeyeceklerinin takip edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye'nin 15 Temmuz'da bir darbe teşebbüsünü bertaraf ettiğini ve ardından olağanüstü hal uygulamasıyla karşı karşıya kaldığını anımsatan Sarıhan, bu süreçte yaşanan ihraçların kamu vicdanını zedelediğini, sınırları aşan uygulamalar yaşandığını iddia etti.

Sarıhan, insan haklarını korumak için geliştirilen mekanizmaların sağlıklı işletilmesi gerektiğini, Kamu Denetçiliği Kurumu ve İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi kurumların yapılanmasında sivil toplum örgütlerine, meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine yer verilmesi gerektiğini söyledi.

Reklam
Reklam

CHP'li Sarıhan, insan haklarının hayata geçirilmesinde birinci yolun insanın bu konuda eğitilmesi ve geliştirilmesinden geçtiğini ifade etti.

- "Beyanname yeniden yasılmalı görüşü ciddiye alınmalı"

TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu da sunumunda, insan hakları kavramının tarihsel gelişimini anlatarak, "Gerçekte İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi insanlık için yeni bir şey getirmiyor, belki bilinen şeyleri tedvin ve tertip ederek, hatırı sayılan bir teşkilat vasıtasıyla bütün dünyaya deklare ediyordu." dedi.

Beyannamenin II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Yahudilerin maruz bırakıldığı mağduriyetlerden ve Yahudi pratiğinden çıkarıldığını ve yeniden, yeni bir zihniyetle yazılması gerektiğini ileri süren görüşleri dikkate almanın ciddi bir yaklaşım olacağını ifade eden Aydoğdu, "İsrail'in Filistinli insanlara reva gördüğü insanlık dışı muameleyi ve dünyanın pek çok yerindeki insan hakları ihlallerini göz önüne aldığımızda bu görüşler hiç de yabana atılacak türden değildir." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

İnsan hakları mefhumunun, insanın sahip olduğu hak ve hürriyetlerin belirgin ve kullanılabilir hale gelmesi ile hayatiyet kazandığını ifade eden Aydoğdu, "İnsan haklarından bahsederken kabul etmemiz gereken ilk gerçek, insanın kendini bir şahsiyet olarak gerçekleştirebilme iradesidir. İnsan hakları, devletin bahşettiği değil her insanın doğuştan sahip olduğu devletin onayına ihtiyaçları olmayan haklardır. Devletin buradaki rolü sadece o hakların teminatıdır. Bu hakların tabiiliğini kabul etmeyen kuruma devlet denemez, olsa olsa teşkilatlanmış güç denilebilir." diye konuştu.

Aydoğdu, insan hakları konusunun uluslararası politikada kavga silahı haline getirildiğini belirterek, "Devletler arasında bir politika aracı olarak kullanılan insan hakları tıpkı bir ideoloji gibi takdim edilmektedir. Yani, insan hakları zaman zaman politikaya alet edilebilmektedir. Bu yüzden Türkiye'ye karşı öne sürülen ihtirazi kayıtlar iki yüzyıldır değişmemiştir." dedi.

"İnsan hakları, her zaman bizim temel hassasiyetlerimiz arasındadır." diyen Aydoğdu, bu duyarlılığı hayata geçirirken de başvuru kaynaklarının sadece uluslararası sözleşmeler değil tarih ve değerler olduğunu vurguladı.

Reklam
Reklam

Konuşmaların ardından TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ömer Serdar, katılımcılara plaket sundu.

(AA)