Ankara -(AA) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), 1986 yılında yaşanan Çernobil kazasının ardından 1988 yılında hazırladığı, "Türkiye'de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri" adlı raporu, 7 kitaptan oluşan, "Çernobil Serisi" içinde yeniden ilgililerin bilgisine sundu.
"Türkiye'de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri" adlı raporda, yer alan bilgilere göre, Çernobil Nükleer Güç Santrali'nin patlamasının ardından Türkiye üzerinden radyasyon yüklü bulutun geçişi sırasında şiddetli yağmur alan Bulgaristan ve Yunanistan sınırındaki Trakya bölgeleri, Doğu Karadeniz kıyıları Türkiye'nin en fazla radyoaktif kontaminasyona (çevresel bulaşma) maruz kalan bölgeleri oldu.
Türkiye'nin Trakya bölgesinde, Bulgaristan ve Yunanistan sınırı boyunca bir kısım köy arazisi ile Doğu Karadeniz bölgesinin bazı kesimleri radyoaktif bulutun geçiş süresinde fazla yağmur aldığından bu bölgelerde meydana gelen radyoaktif kontaminasyon diğer bölgelere oranla daha yüksek oldu. Bu kesimlerde yaşayan yaklaşık 100 bin insan ülke ortalamasının üzerinde radyasyon dozuna maruz kaldı.Türkiye'de doğal radyasyon kaynaklarının ortalama dozunun 1 mSv olduğu vurgulanan raporda, şu bilgilere yer verildi:
"Çernobil kazası sonucu alınan doz, doğal radyasyon dozuna nazaran oldukça küçüktür. Dolayısıyla doğal radyasyon dozunun meydana getireceği kanser ve genetik riskin yanında Çernobil kazası nedeniyle, Türkiye halkının maruz kalacağı kanser ve genetik risk küçük kalacaktır.Kazadan sonra Türkiye'de, bir insanın çeşitli yollardan ve özellikle kazadan sonraki bir yıl içinde tükettiği besin maddelerinden vücuduna aldığı radyonüklidler nedeniyle kazayı izleyen 50 yıllık süre içinde maruz kalacağı
toplam radyasyon dozu 0.594 mSv olarak bulunmuştur. Bu doz değerinden hareketle, Çernobil kazası nedeniyle ortaya çıkabilecek kanser riski değerleri
hesaplandığında, kritik bölgedeki 100 bin kişilik kritik nüfus için 1 kanser ölümü beklenmekte olup, üreme çağındaki nüfus için ise hiç özürlü doğum beklenmemektedir."
Çernobil nükleer santral kazasının Türkiye'deki etkileriyle oluşturulan Bilimsel Kurul'un hazırladığı raporun, sonuç kısmında "Bugüne kadar yapılan araştırmalara göre, kanser ve doğumsal anomaliler ile radyasyonun ilişkisini ortaya koyabilmek mümkün olamamıştır. Bununla birlikte, bu araştırmaların önümüzdeki yıllarda meydana gelebilecek sağlık problemlerinin ortaya çıkarılabilmesi için devam ettirilmesi ve sağlıklı çalışan bir kanser kayıt sisteminin oluşturulması gerektiği ortaya konulmuştur" görüşüne yer verildi.