Tedirgin eden 'Doğu Karadeniz'de insan yiyen ayı soyu geliyor' iddialarına yanıt

Kuzeydoğu Derneği Bilim Koordinatörü Emrah Çoban, son günlerde ortaya atılan 'insan yiyen ayı soyu geliyor' iddialarının bilimsel dayanağının olmadığını bildirdi. Çoban, insan ve yerleşim yerlerinden mümkün olduğunca uzak duran ayıların son zamanlardaki saldırılarının sebebinin yavrularını ve yaşam alanlarını koruma içgüdüsünden kaynaklandığını ifade etti. Doğu Karadeniz'le ilgili olarak insan yiyen ayı tehlikesi iddiası ortaya atılmıştı.

'Doğu Anadolu'nun Yaban Hayatını Araştırma ve Koruma Projesi' kapsamında 40 bozayıyı uydu vericileriyle takip eden Kuzeydoğa Derneği'nin Bilim Koordinatörü Emrah Çoban, bazı yazılı ve görsel medyada yeralan 'insan yiyen ayı' iddialarını değerlendirdi. Yaptıkları çalışmalarda bozayıların besinlerinin yüzde 90'ının bitkilerden oluştuğunu belirlediklerini kaydeden Çoban, hem etle hem de bitkilerle beslenen ayıların diğer yaban hayvanları gibi genellikle insanlarla karşılaşmaktan kaçınan türlerden olduğunu kaydetti.

Reklam
Reklam

Son yıllarda ayıların çöplükler, kümesler, arı kovanları gibi yerlere yönelmesindeki artışın beraberinde insan-ayı karşılaşmalarını da getirdiğini vurgulayan Çoban, "Doğal tepkisi insan ve insan yerleşimlerinden mümkün olduğunca uzak durmak olan ayıların davranışlarındaki bu değişim, 'insan yiyen ayı soyu geliyor' gibi hiç bir bilimsel temele dayanmayan, sansasyonel ve toplumda korku salmaya yönelik gerçekdışı bilgiler ile açıklanamaz. Tam tersine, bozayı davranışlarında gözlemlenen bu değişimin temel nedeni, bu canlıların doğal yaşam alanları olan ormanların insan eli ile hızla tahrip edilip parçalanması, insan ve evcil hayvanların ormanları aşırı kullanması ve bu tahribat sonucunda ayıların doğal besin kaynaklarının hızla azalmasıdır. Bunun yanında, insanların boz ayılarla daha fazla karşı karşıya gelmelerinin ya da geldiklerini düşünmelerinin en önemli sebeplerinden biri de, Sarıkamış ormanlarındaki 40 fotokapanımızın her yıl gösterdiği gibi, insanların boz ayıların yaşadığı ormanlara daha fazla girmesidir. Dolayısıyla yaşanan insan bozayı çatışmasının çözümü, bilimsellik dışı söylemler ve sorumsuzca korkutma taktiklerine dayalı, kar odaklı, 'boz ayıları avlamaya açalım' gibi sözde çözümler önermekle değil, boz ayıların insan kaynaklarına ihtiyaç duymadan yaşamlarını sürdürebilecekleri doğal ortamların bu canlılara sağlanması için yapılacak yoğun çalışmalardan geçmektedir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

'AÇIK ALANLARI GECE GEÇİYORLAR'

Uydu vericileriyle takip ettikleri 40 bozayıdan elde ettikleri verilere göre bozayıların insan-hayvan etkileşiminin en az olduğu yaşam biçimini tercih etiklerini ifade eden Çoban, araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi: "Sarıkamış-Şavşat arasında gidiş-dönüş 216 kilometre göç ederek literatüre geçen göçmen bozayıların, insanlardan uzak olabilmek için açık alanlardan geceleri, sık ormanlık alanlardan ise gündüz vakitlerinde geçtiğini tespit ettik. Bu verilerimiz açık bir şekilde insan ayı çatışmasının bu canlıların doğal yaşam alanlarının artırılması ile engellenebileceğini göstermektedir. Tüm bu bilgiler ışığında, bozayıların insan avlamayla ilgili herhangi bir içgüdüsel davranış göstermediğini biliyoruz. Basına yansıyan çeşitli haberlerdeki olayların temelinde, genellikle yavrularını ve yaşam alanlarını koruma içgüdüsüyle ya da kısa mesafede aniden karşısına çıkan bir insanı tehdit olarak algılayan bazı boz ayılar yatıyor. Bu tür durumlarda herhangi bir canlıya karşı gösterdiği tepkiyi insana da göstermesi, boz ayıların daha saldırgan olduğuna dair yanlış bir algı oluşmasına yol açıyor. Örnek olarak sokakta annesi ile yürüyen küçük bir çocuğa herhangi bir tehdit olduğunu hissettiğinde, annesinin verdiği tepkiyi gösterebiliriz. Unutmamalıyız ki Türkiye'de her yıl binlerce insana köpek saldırırken, boz ayıların saldırdığı insan sayısı bunun yüzde biri bile değildir.

Reklam
Reklam

'SARIKAMIŞ'TA ARAŞTIRMA YAPTIK'

Dernek olarak 2006 yılından beri en yüksek bozayı yoğunluğuna sahip Sarıkamış'ta sistematik araştırmalar yaptıklarını hatırlatan Çoban, 'Yaban hayatı size zarar veriyor mu?' sorusuna evet diyenlerin sayısının azaldığını belirlediklerini söyledi. Çoban, bin kişi üzerinde yaptıkları anketlerin bölgede insan-yırtıcı çatışmasının artmadığını gösterdiğini söyledi. Çoban, "İnsan - hayvan çatışmasının en aza indirilmesi için en önemli adım, karşılıklı olarak yaşam alanlarının belirlenmesi ve korunması olacaktır. Bu türden haberlerin daha az karşımıza çıkması ve yaşadığımız ekosistemin varlığının dengeli ve sağlıklı olarak sürdürülebilmesinin tek yolu, insanoğlu olarak bizlerin bu dengeyi ayakta tutabilmesiyle olacaktır" dedi.

Kaynak: DHA