Teğmen Çelebi de açlık grevine başlıyor

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 3 günlük açlık grevine başlayacağını belirtt.

Çelebi, ''Bu bir kaçış değil, komutanlarımın ve silah arkadaşlarımın sincice tuzağa düşürülmesine tepkidir'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasında talepleri alınan sanıklardan tutuklu sanık Teğmen Mehmet Ali Çelebi, bir subayın yanında hiç kimsenin Cumhuriyete karşı serçe parmağını dahi oynatamayacağını, hiç kimsenin bu konuda sessiz kalmasını talep edemeyeceğini söyledi.

Kurtuluş mücadelesinde ebedi önderi takip edenlerin, yalnız bir defa onun sesinin titrediğini işittiklerini ifade eden Çelebi, şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

''O da eserini gençliğe emanet ederken. Türk gençliği olarak bizi milli davamızı takipten yıldıracak hiçbir vasıta yoktur. Milli davamız bizim hayatımızdır. Öz vatan toprakları bozguncu ruhlardan temizlenene dek milli müdafaa terk olunamaz. Türk gençliği benim şahsımda teslim alınamaz. Çünkü bizim vazife anlayışımız, bize kurulan tertiplerin hayatımızdan çalacağı özgürlüğe, bizleri gömecekleri zindan çukurlarının derinliğine güdümlü ve düğümlü değildir. Bizler hiçbir kuşun uçamadığı yükseklerin, daha hiçbir ayağın inemediği uçurumların, yangınların ortasında kurulan Cumhuriyetin evlatlarıyız. Bu tertipler, Cumhuriyeti koruma hedefine yönelmiş adımlarımızı durdurmaya değil, zerre kadar azaltmaya dahi sebep teşkil edemez. Şeref, namus, hakikat ve vatanın taleplerini yarışırcasına göstermeye devam edeceğiz. Cumhuriyet uğruna verdiğimiz kavga da kökleşecektir.''

Çelebi, buraya haksız olarak getirildiğini, bu haksızlığı meydana getiren sebepleri düzeltmenin vazifesi olduğunu kaydederek, ''Vereceğiniz cezanın ağırlığı benim vazife anlayışımda gedik açamaz, sadece kazanacağım onurun ve şerefin büyüklüğünü tayin eder'' dedi.

Reklam
Reklam

Çelebi, yaşanan tutuklamaları üzüntüyle izlediğini ifade ederek, ''Sebep kaçma şüphesi... Siz Mustafa Kemal'in askerlerinin cepheden kaçtığını gördünüz mü? Komutanlarım sınırları açsanız, çekip gitmezler. Onları Hizbullahçı mı zannettiniz'' şeklinde konuştu.

-MAHKEME HEYETİ BAŞKANI ŞENGÜN'DEN UYARI-

Türk milletine, Genelkurmay Başkanı nezdinde tüm komutanlara ve silah arkadaşlarına seslenen Çelebi, ''İçiniz rahat olsun. Biliyoruz ki bu bir savaştır. Savaşta asker yaralanır, asker esir düşer, asker ölür. Bunların bilincindeyiz. Biz Türk subayıyız. Bizim için hak yok vazife vardır'' dedi.

Bu saldırı karşısında verdikleri mücadeleyi kazanacaklarını vurgulayan Çelebi, ''Şimdilik bu saldırıya 3 günlük açlık greviyle karşılık veriyorum. Bu bir kaçış değil, komutanlarımın ve silah arkadaşlarımın sinsice tuzağa düşürülmesine tepkidir. Hukuksuzluğu reddediştir. Ülkemin uçurumuna sürüklendiğinin işaret fişeğidir. Bu şartlarda sizden tahliye talep etmem benim için vatana ihanetle eşdeğerdir. Mevzu bahis vatansa bundan gayrı her şey teferruattır'' diye konuştu

Reklam
Reklam

İzleyiciler tarafından Çelebi'nin alkışlanması üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, izleyicileri alkışlamamaları konusunda uyararak, ''Bu şekilde bir şey elde edemezsiniz. Alkışınızı dışarıda yapın'' dedi.

Bir izleyicinin karşı çıkması üzerine Başkan Şengün, jandarma görevlilerinden o izleyiciyi dışarı çıkarmasını istedi. İzleyici, görevliler tarafından salondan dışarı çıkarıldı.

-''BURADA HUKUKA GİRİŞ DEĞİL, HUKUKA GİRİŞME VAR''-

Çelebi'nin ardından söz alan tutuklu sanıklardan gazeteci Mustafa Balbay da tahliye talebinin 25 kez reddedildiğini hatırlatarak, ''3 gün boyunca burada Yarbay Mustafa Dönmez savunması yaptı, sorgusu yapıldı. Bu salondaki bir kişi ile ilgili soru sordunuz mu? Mustafa Balbay ile Dönmez arasındaki bağlantının kanıtı, Mustafa Dönmez'in Mustafa Balbay'ın bir yazısını kesip saklamasıdır. O zaman binlerce gizli örgüt üyesi var. Dönmez suç işlemiş olabilir ama yargılama yeri burası değil. Benim de kitaplarımda suç unsuru bulunabilir ama yargılama yeri burası değil'' diye konuştu.

Reklam
Reklam

Siyasi iktidarın sıkıştıkça bu davada yargılananları hedef haline getirdiğini, bundan mahkeme heyetinin sorumlu olduğunu savunan Balbay, ''Ben pek hukuk bilmem. Hukuk fakültelerinde birinci sınıfta okutulan 'Hukuka giriş' gibi kitapları aldım. Burada hukuka giriş değil, hukuka girişme var'' dedi.

Soner Yalçın ve arkadaşlarının tutuklanmasından bir insan olarak çok etkilendiğini kaydeden Balbay, şunları söyledi:

''Şu anda bir aile tutuklandı. Bu iddianamenin mantığına göre savcılar benim yazdığım bir kitaptan 'gizli belgeleri ifşa etmek', 'kişisel verileri kaydetmek' ve 'halkı isyana teşvik' gibi 13 ayrı suç üretebiliyor. Odatv basıldığında öğlene kadar hiçbir yerden ses çıkmadı. Hukuk bir ülkede susturucu mudur? Korku üretme aracı mıdır? Ülkeye bir gazeteci olarak hizmet etmeye çalışıyorum. Gelinen noktadaki kararımı heyetinizle paylaşmak durumunda olduğumu hissediyorum. Eğer saldırı siyasalsa ben o kazanda kaynamaya karar verdim. Bir muhabirin dün bana seslenmesi üzerine siyasete gireceğim söyledim. Ben bu ülke için demokratik, laik, sosyal hukuk devletini koruyarak siyasal zeminde mücadelemi sürdürmeye karar verdim. 'Kaderini seveceksin' derler. Madem ki kader beni buraya itti, ben de kaderimi seveceğim. Kaderimi gücüm yettiğince yönlendireceğim. Madem önümüze bu kere siyaset konuldu 'Burada da varım' diyorum.''

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: