Kimsesiz vatandaşların yüz yılı aşkın bir süredir güvenle sığındıkları Darülaceze sosyal etkinliklerle sakinlerine yaşama sevinci aşılıyor. Rehabilitasyon Merkezi atölyelerinde resimden müziğe, halı-kilim dokumasından seramik tezyinine kadar farklı uğraşlarla hayata yeniden tutunuyor yalnız misafirler. Coen kardeşlerin Oscar’ı kucaklayan 2007 yapımı “İhtiyarlara Yer Yok” (No Country For Old Men) filmine inat, görenlere ‘Burada İhtiyarlara Yer Var’ dedirtiyor Darülaceze.
Sakinlerinin ne çocuğu, ne kardeşi, ne de sığınacak bir kapısı vardır bu hayatta…Kimine ya evladı, ya kardeşi, ya da can dostu vefasızlık göstermiş; kimi ise, silmiş bir kalemde hayat arkadaşını, biricik evladını. Hayatlarındaki tüm olumsuzluklara rağmen yılmamış Darülaceze’nin kimsesiz misafirleri. Gözlerinde bir evladın, kardeşin, hayat arkadaşının sırt dönmesinin acısı hissedilse de, hayata tutunmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Kimisini tuttuğu takımın renkleri bağlıyor hayata, kimini ise uzaktan uzağa sevdiği çocuğu yada torunu…
Kimisi Kur’an-ı Kerim okuyarak geçiriyor günlerini kimisi ise her gün hiç sıkılmadan geldiği camdan dışarıyı izleyerek sayıyor kum saatinin tanelerini… Gün erken başlıyor Rehabilitasyon Merkezi’nin müdavimlerinden Meliha Çeper için… Onca yaşına, onca derdin yüküne rağmen saat sabah ezanıyla kalkıyor yatağından. Saat 07.00 demeden geçiyor hemen kahvaltısının başına. Her sabah işine giden bir iş adamı gibi ciddiyetle ve heyecanla adımlarını atıyor 80 yaşındaki Meliha Teyze. Zor da olsa merdivenleri bir bir iniyor, her birinde ayrı bir ümit, ayrı bir heyecanla…Saat 08.00 demeden geçiyor atölyesindeki işinin başına, her hafta 5 gün, aynı saatte.
Darülaceze’nin misafirlerinin hepsinin ayrı bir hayat hikayesi var. Kime sorsanız bambaşka bir derdini anlatıyor. Şikayet etmiyor ama dudaklarından dökülen kelimeler arasından istemese de sitem akıyor, oğluna, kızına, kardeşine, eşine…İşte tüm bunlara rağmen hayata adeta yeniden, inadına ‘merhaba’ diyenlerin yeri oluyor Darülcaze Rehabilitasyon Merkezi Atölyeleri…
Kimisi sadece kağıt parçalıyor her gün saatler boyu… İhtiyarlığın yanında hala bir işe yaramanın hazzını yaşıyor kağıt atölyesinde, kimisi ise ilmek ilmek dokuyor kilimini, her sırasını bir hatırasıyla kapatıyor…
69 yaşındaki Münir Yılmaz’ın yedi sene önce düşmüş yolu Darülaceze’ye… Hiç evlenmediğini ve hiç kimsesinin olmadığını söylüyor… O da her sabah adeta işe gider gibi hızlı adımlarla giriyor atölyesinin kapısından. Uzun uğraşlar sonucunda dokuyor el yapımı Siirt battaniyesini. 2005 yılında geldiği Darülaceze’de o günden beri Siirt battaniyesi dokuduğunu ve televizyon tamiri yaptığını söylüyor Münir Amca… Eski radyosuna Klasik Türk Musikisi’nin eserlerini dinliyor bir yandan diğer yandan ise hiç durmadan kendisini hayata bağlayan ilmekleri atıyor Siirt battaniyesine…
Hayatında hiç evlenmediğini ve çocuğu olmadığını söylüyor Münir Yılmaz. Kardeşleri olmasına rağmen ‘onların da kendilerine göre hayatları var, onları rahatsız etmek istemedim.” diye açıklıyor durumunu.
Üç kişilik atölyede tek başına çalışıyor Münir Amca. Yıllarca beraber battaniye dokuduğu arkadaşları bir bir göçmüş ebedi istirahatgahlarına… Üç arkadaşı da ardı ardına hayatını kaybetmiş. Yıllarca beraber aynı ortama paylaştıkları bir arkadaşının fotoğrafını asmış tezgahının hemen yanına, hayata gözlerini yuman arkadaşları için sık sık dua ettiklerini ve arkalarından Kur’an okuduklarını belirtiyor.
77 yaşındaki Zeytune Hüsamettin 2,5 senedir Darülaceze’de kalıyor. Bunca zamandır atölyelere gelen Zeytune Teyze, bütün dertlerinden tasalarından resim çizerek kurtuluyor. Kimsesizliğinde sığındığı Darülaceze değil Zeytune Teyze’nin resim sevgisi. Zeytune Teyze 23 senelik evlilik hayatında hep yatalak hasta olan kayınvalidesine bakarak geçirmiş hayatını. Çocuğu olmadığını ifade eden Zeytune Teyze, hakim olmak istemiş ancak tahsilini tamamlayamadığı için hayalini gerçekleştirememiş… Zeytune Teyze hayallerini ve hatıralarını resim kağıdına aktarıyor. Resim çizerek hem yalnızlıktan kurtuluyor, hem de mutlu oluyor.
Darülaceze Müessesi Müdürü Nevzat Bayhan, Darülaceze’nin sakinlerinin sabahın erken saatlerinde kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra ‘işe gidiyorum’ diyerek atölyesinin yolunu tuttuğunu söylüyor. Kimsesiz sakinlerin atölyelerde hem kabiliyetlerini geliştirdiğini aynı zamanda ilaçsız tedavi metodu olduğunu belirtiyor. Nevzat Bayhan, “Bu bir tedavi metodudur aynı zamanda. Bir taraftan üretiyor, insanlar ürettiklerini beğendiğini gördüğü zaman da büyük bir huzur, aşk, şevk duyuyor. Tamamen sosyal hayatın içerisinde yaşıyormuşcasına, işe gidiyor, maaşını alıyor ve ürünlerini görüyor. Ürünlerinin değerlendirilmesinin hem kendisine hem de kuruma faydalı olduğunu gördüğü an da kuruma verdiği bu güzel hizmetten dolayı kendisiyle de gurur duyuyor.” diyor.
Osmanlı Sultanı Abdülhamit Han’ın yaptırdığı Darülaceze, yaşlı ve kimsesizlere Bab-ı Şefkat (şefkat kapısı)olmaya yüz yılı aşkın süredir devam ediyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz