Eşlerin tek taraflı veya karşılıklı olarak diğerinin teninden haz almaması ya da hoşlanmaması durumuna ten uyuşmazlığı denir. Ten uyuşmazlığı, sadece ilişkinin başında yaşanan bir şey değildir, sonradan da oluşabilir. Çoğunlukla rutinin içinde eşlerin kaybolmasıyla oluşur.
Görücü usulü evliliklerin hala devam ettiği toplumuzda ilk gece böyle bir sürprizle karşılaşılması mümkün. Cinselliğin sağlıklı yaşanabilmesinin ilk koşulu eşlerin uyumudur. Ruhsal ve fiziksel olarak uyumlu olan çiftlerin ilişkileri sağlıklı olur. Peki ten uyuşmazlığının tedavisi var mı?
Birbirlerine dokunmaktan rahatsız olan, haz duymayan, cinselliğin kabus haline geldiği ilişkilerin temel sorunu olan ten uyumsuzluğu ne yazık ki tedavi edilebilen ya da geçici olan bir durum değildir.
İlk dönemde ten uyumsuzluğu olmayan çiftlerde eşlerden biri ilişkinin monotonluğundan yorulmuş ve farklılık arıyor olmasına ikincil ten uyumsuzluğu adı verilir. Bu durumda da cinsel birliktelikler haz verici olmaktan çıkar. Peki ikincil ten uyuşmazlığı sonsuza dek sürer mi?
İlişkinin başında yaşanan ten uyumsuzluğu çözülemezken, ikincil ten uyumsuzluğu da dediğimiz sonradan oluşan ten uyumsuzlukları evlilik terapistleri ya da cinsel terapistler tarafından başarıyla çözülebilir.
Cinsel bakımdan uyuşmadıklarını söyleyenler, aslında kendi cinsel isteklerinin daha az olduğunu ya da zevk aldıkları cinsellik biçiminin eşlerinden farklı olduğunu anlatmak isterler. Bu duruma daha çok ilişkilerin ilk dönemlerinde veya evliliklerin ilk yıllarında rastlanır. Uyumsuzluğun bir nedeni de, eşlerin cinsel isteklerinin ve haz alma biçimlerinin aynı olmamasıdır. İşte bu istekler ten uyumsuzluğunu tetikliyor...
Örneğin, erkek her gece birlikte olmak isterken, kadın için birliktelik haftada bir yeterli geliyor olabilir. Bunun tersinin de olması mümkün. Ayrıca diğer önemli bir konuda gerçek sevginin olmadığı ilişkilerde bu uyuşmazlığın kaçınılmaz olduğudur. Farklı sosyokültürel ve sosyoekonomik kesimler yine cinsellik konusunda farklı tutumlara sahiptir ve birliktelikleri ikincil ten uyuşmazlığını doğurabilir.
Birincil ten uyuşmazlığı dediğimiz ilişkinin başında yaşanan, sonradan oluşmamış uyuşmazlık problemlerinde en iyi çözümün ne yazık ki erkeğin de kadının da daha mutlu olabileceği bir başka eş aramalarıdır. Bu durum bir rahatsızlık olmadığı için tedavisi de yoktur. Ancak; ten uyumsuzluğunun nedeni eşlerden birinin geçmişte yaşadığı bir travmaya neden olan kişi ile benzerlik ise terapi ile çözüm mümkün olabilir. Hipnoterapi ve regresyon terapisi bu konuda etkili bir yöntemdir.
Çiftelerin birbirlerine açık olmaları, hissettiklerini, zevklerini, isteklerini, istemediklerini birbirlerine açık şekilde dile getirmeleri ikincil ten uyuşmazlığının çözümünde büyük önem taşımaktadır. Bu konuda ilerleme kaydedemeyen çiftler bir cinsel terapist yardımıyla çözüme ulaşabilirler.