"Terör, sadece bir ülkenin sorunu değildir"

OSLO (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Nobel'in insanlığın ortak yararı için yapılan çalışmalarda umut ışığı olduğunu belirtti. Terörün dini, ırkı, vatanı olmadığı gibi, kimi, nerede, nasıl ve ne zaman vuracağı belli olmayan bir fenomen olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Dünyada, Türkiye kadar teröre kurban veren başka bir ülke bulunmuyor. Sadece kuru kuruya terörist avına çıkmakla bu iş olmaz" ifadelerini kullandı.

Başbakan Kjell Magne Bondevik'in resmi davetlisi olarak Norveç'te bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Oslo'daki Nobel Enstitüsü'nde bir konuşma yaptı. Alfred Nobel'in barış mesajını taşımak için bir asırdır faaliyette bulunan kuruluşun, bu gayreti insanlığın ortak yararı için gösterdiğini ve onlarca kişinin uluslararası arenada küresel barışa önem verdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Nobel, insanlığın ortak yararı için yapılan çalışmalarda umut ışığı olmuştur. Kurulduğu tarihten bu yana uluslararası alandaki gelişmeler doğrultusunda, ülke halkını bilgilendirmek üzere faaliyette olan Nobel Barış Ödülleri, Norveç'in küresel barışa açık olduğunun en önemli kanıtıdır. Cumhuriyeti kurduğu 1923 yılından bu yana, 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' diyen Atatürk'ün ülkesinden gelen bir başbakan olarak, burada konuşma yapmak benim için çok önemli. Dünyanın dört bir yanındaki insanların, barışa bir ideal olarak sahip çıktıklarını ve değer verdiklerini görüyoruz; ancak anlamı konusunda pek çok tanımla karşılaşıyoruz. Barış sadece, Romalılar'ın söylediği gibi savaşın olmaması hali mi; yoksa savaşla kazanılan bir değer mi ya da şiddeti terk eden bir bakış açısı mı? Barışın tanımı kişiden kişiye göre değişmektedir. Yetiştiriliş tarzına göre farklılıklar arz etmektedir. Mutlak barış, insanlık tarihi boyunca ender yaşadığımız bir durumdur. Savaş ise insanlığın tarihi kadar eskidir. Geçen yüzyıllar, antlaşmaların bozulmasına şahit olmuştur. 'Tüm savaşların amacı barıştır' gibi sözleri çok sık duyarız. Savaş belki bazı hallerde barışın ön koşulu olabilir. Ben, barışa şiddet kullanmadan ulaşmak için daha fazla çaba sarf etmek gerektiğini düşünüyorum. Barışı masada, kalemle elde etmenin gereğine inanıyorum; meydanlardan bombalarla değil" dedi.

Reklam
Reklam

"HER ŞEY YANDIKTAN SONRA ATEŞİ SÖNDÜRMEYE GEREK YOK"

Barışı yücelten Nobel felsefesinin, günümüzde daha fazla anlam kazandığını da belirten Erdoğan, "Barış, bir büyük yangına karşı suyun sergilediğini serinlemedir. Her şey yandıktan sonra ateşi söndürmeye gerek kalmaz. Nefret ve şiddet yangınını süratle söndürmenin yolu, sarf edilen şefkatten, hoşgörüden ve birlikte hareket etmekten geçer. Bu kavramlar barışın vazgeçilmezleridir. 11 Eylül sonrası, dünyada barışın her zamankinden daha önemli olduğunu görüyoruz. Asıl hedef, uyumun esas olduğu bir dünya meydana getirmektir. Endişeliyiz; yüzyılımız, insan haklarının geliştirilmesi bakımından pek çok şey vaat etmekle beraber, yepyeni tehditler de taşımaktadır. Terörizm ve kitle imha silahlarının yapılması bunların başında gelir" şeklinde konuştu.
Terörün sadece bir grubun veya bir ülkenin sorunu olmadığını söyleyen Erdoğan, "Terör aynı zamanda bir dinin de sorunu değildir. Terörün dini, ırkı, vatanı olmadığı gibi, kimi, nerede, nasıl ve ne zaman vuracağı da belli olmayan bir fenomendir. Teröre en çok kurban veren bir ülkenin başbakanı olarak konuşuyorum. Dünyada teröre bu kadar kurban veren 2. bir ülke yok. Ne yazık ki, terörle mücadelede kendimizi hep yalnız hissettik. Uluslararası teröre karşı, terörün bedelini ağır ödemiş bir ülke olarak konuşuyor ve ortak bir mücadele platformu oluşturmamız gerektiğini söylüyoruz. Türkiye bu mücadelede yerini almıştır. Sadece kuru kuruya terörist avına çıkmakla bu iş olmaz. Asıl olan terörün bataklığını kurutmak, sebep-sonuç unsurunu ortaya çıkarmaktır. Burada yoksulluğu ve cehaleti görüyoruz. Asla terörün kaynağına veya önüne sıfat olarak bir dini getirip yerleştirmeyi doğru bulmuyoruz ve bunu şiddetle kınıyoruz. Hiç bir semavi din insanı öldürmeye müsaade etmez. Ne İslam, ne Hıristiyanlık ne de diğer dinler. Zaman zaman teröristlerin önüne bu tür sıfatlar yakıştırma gayreti içine girenlerin arkasında, samimiyet dışı yaklaşımlar arıyorum. Dinci sıfatı yakıştırılabilir; ama hiç bir dinin adı yakıştırılamaz" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

SUÇLA ORTAK MÜCADELE

Konuşmasında, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, örgütlü suçlar, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve çevre felaketlerinin de tehlike oluşturan unsurlar olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, "Sorunlar belli ülkeleri değil, bir bütün olarak insanlığı tehdit etmektedir. Yeni tehditler ve sorunlar, yapıları itibariyle işbirliği yönündeki taahhüdü gerekli kılmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin birbirine olan bağımlılığı giderek artmaktadır. İnsanların güvenliği, bir diğer ülkenin durumdan etkilenmektedir. Birleşmiş Milletler'in (BM) geçmişte güvenlik eksiğinden doğduğu doğrudur. Bu noktada başı çekmesi ciddi bir beklentidir; zira önemli rol oynayacak yegane kuruluştur. Birleşmiş Milletler'i gaların bozulmasına şahit olmuştur. 'Tüm savaşların amaünümüz dünyasına süratle uyum sağlayan konuma getirmek önemlidir. Annan, bugün Oslo'da bulunuyor. Geçenlerde yayınlanan Birleşmiş Milletler raporunda önemli konular ortaya koymaktadır. 3 ana unsurdan bahsediyor: 'Yoksulluktan kurtuluş, korkusuz ve onurlu yaşam.' Birleşmiş Milletler'in küresel barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabalarını destekleyen NATO, Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) katkılarına vurgu yapmak gerekir. Potansiyel yeni tehditlerin oldukça yakınında bulunan Türkiye, barış ve uzlaşma için aktif bir çaba göstermektedir. Halklar, kalkınma ve refahın yaygınlaşmasını, küreselleşmenin nimetlerinden de yararlanmayı istemektedir. Türkiye medeniyetler arasında anlayış ve işbirliğine önem vermektedir. 11 Eylül ve ertesinde, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ve Avrupa Birliği akademik çevreleri İstanbul'da biraraya getirilerek, konferanslara ev sahipliği yapılmıştır. Bu konudaki çalışmalarımız bundan sonra da sürecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam