Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin güneydoğu bölgesindeki sorunlara önem verdiğini söyleyen AB'nin, bu sorunların çözümüne destek amacıyla terörizme karşı mücadeleye katılması gerektiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu ile TBMM arasında tek diyalog organı olan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun (KPK) Brüksel'de yapılan 55. toplantısında, Babacan ile AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn birer konuşma yaparak, görüşlerini bildirdiler ve soruları yanıtladılar.
Olli Rehn, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin katılım müzakerelerinin başlaması ile AB'nin yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu savundu ve yükümlülükleri yerine getirme sırasının Türkiye'ye geldiğini söyledi.
AB'nin Türkiye'den "öncelikli beklentilerini" sıralayan Rehn, Ankara Antlaşması Ek Protokolü'nün onaylanması ve uygulanması, Türk limanlarının Rum gemilerine açılması, Kıbrıs Rum kesimi ile ilişkilerin normalleştirilmesi gibi unsurlar üzerinde durdu.
Rehn, Türkiye'de reformların ve uygulamanın yavaşladığını gördüklerini söyledi.
İnsan haklarına tam saygı gerektiğini belirten, bu amaçla bazı yasal düzenlemelere ve ek çabalara ihtiyaç olduğunu söyleyen Rehn, din, fikir, basın, sendika, kültür özgürlüklerinde ve işkenceye karşı sıfır hoşgörü ilkesinde daha ileri adımlar bekledikleri mesajı verdi.
Güneydoğu'da son haftalarda yaşananların dikkatlerini çektiğini söyleyen Rehn, Kürtçe eğitimde gecikme ve sorunlar olduğunu, korucu sisteminin sürdüğünü ifade ederek "olumsuz durumda PKK'nın rolünün ve sorumluluğunun da altını çizmek gerektiğini, terörizmi kınadıklarını, her türlü şiddete son verilmesinden yana olduklarını" anlattı.
Konuşmasında Türkiye'de son üç yıldır gerçekleştirilen reformları ve bunların olumlu yansımalarını anlatan Babacan, bir "sessiz devrim"den söz edildiğini, Kopenhag kriterlerine uyum girişimlerinin mecburiyetten değil, Türk halkı için gerekli olduğundan yapıldığını, kazanımların da çok olduğunu belirtti.
Babacan, PKK'nın AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak tanındığını, Türkiye'nin terörizme karşı mücadelede AB'den daha çok ve daha ciddi destek istediğini ve beklediğini, aksi takdirde güneydoğuya istikrar ve güvenlik taşınamayacağını belirttikten sonra, Avrupa ülkelerinden yayın yapan ve terörizme destek veren bazı televizyon kanallarının temsilcilerinin Avrupa Parlamentosu koridorlarında görüldüklerine dikkat çekti.