Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Toplum, tüketim toplumu haline geldi. Çünkü üretimi son derece yok sayıldı. Önemli arazilere de konut yapılmaya devam ediyor. Arazi de kalmadı. Yapılacak tek şey; enflasyonla mücadelede, vatandaşın bir kere güvenmesi lazım. Vatandaşın ekonominin düzeleceğine inanması lazım. Yapılan somut adımlarla bunu göstermeye gayret edeceğiz" dedi.
TESK Yönetim Kurulu Toplantısı, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin (BESOB) ev sahipliğinde Bursa'da gerçekleştirildi. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’'n başkanlığında yapılan toplantıda, TESK Yönetim Kurulu üyeleri ve TESK Mesleki Eğitim Kurulları üyeleri hazır bulundu.
Toplantı öncesi basın mensuplarına açıklama yapan Palandöken, konfederasyonun Türkiye'de yaklaşık 2 milyon 250 bin üyesi bulunduğunu ve ekonominin barometresi olduğunu belirterek, "Esnafın yüzü gülüyorsa, esnafın işi iyiyse vatandaşın da işi iyi. Tabii ücretler konusunda vatandaşın alışveriş yapabilmesi için ekonomik durumunun da iyi olması lazım. Ücretin artışıyla birlikte hayatı pahalandıran bir faktör ortaya çıkıyorsa, yükselen ücretin de bir değeri olmuyor. Bilindiği gibi meyve, sebze, bakliyat ve et fiyatları gerçekten de önemli bir miktarda yükseliyor. Sebebi de rekabet unsurunun ortadan kalkmasını temin eden 'yatırımcı' namı adında işi bilmeden iş yeri açanların, dolayısıyla da rekabetsiz kalan esnafın ayakta kalamayışının en büyük nedeni, enflasyonu yükseltmesi. Eğer size çeyrek ekmek lazımsa, küçük esnaf gidip alabildiğiniz tanıdık bir yüz" dedi.
Yatırım yapılan gelişmiş ülkelerde örneği alınanla hiç uyuşmayan bir haksız rekabet olduğunu belirten Bendevi Palandöken, "'Param var, banka, sanayi, perakende sektörü benim olacak' diyen bir zihniyet. Esnaf, nasıl mücadele edecek? Züccaciyeci, billuriyeci, tuhafiyeci, terzi, bakkal, manav, kasap dikkat ederseniz son derece azalmış vaziyette ve yok olmuş. Bazı semtlerde bulamıyorsunuz da. Çünkü haksız bir rekabet ortada. Bunların önü açılıyor, perakende sektörü ortadan yok oluyor. Rekabet olmayınca Bursa'da, Hakkari'de, İstanbul'da da fiyat aynı. Fiyatlarında bir değişiklik yapmıyorlar. Çünkü sermayenin tekelindeki bir iş. Ucuz ve çağdaşlıkmış gibi görünen alışverişin diğer bir boyutu fiyatlara yansıyor. Esnafı, yanlarında tezgahtar yaptılar. Çiftçiyi de kendilerine işçi yaptılar. Fideyi veriyor, ürettiriyor. Ondan sonra ürünü toplayıp, kendi mağazalarına gönderiyor. Fiyatı da kendisi belirliyor. Siz diyorsunuz ki 'Limon niye tarlada dökülüyor. Meyve-sebze para etmiyor da marketlerde niye bu kadar yüksek.' Sebebi işte bu. Hem üretici hem nihai tüketici ve satıcı. En ücra köşede bile 3-5 tane esnafın iş yaptığı yerde bir bakıyorsunuz ki iyi analiz edilmiş, iyi yerleri keşfedilmiş, dolayısıyla o bölgelere de girmek suretiyle de piyasaların yükselmesine neden oluyorlar. Halbuki rekabetçi piyasanın oluşması, enflasyonun düşmesi için tek çare fiyat istikrarının sağlanması, piyasa dengelerinin oluşmasından geçiyor" diye konuştu.
Esnafların problemlerinden de bahseden Palandöken, "İş yerlerinde bilindiği gibi stopaj var. Evlerde de bildiğiniz üzere yüzde 25'lik bir koruma vardı, o da kalktı. Vatandaşı biraz rahat ettiriyordu. En azından kiranın ayarlanması için, bizim de talebimiz iş yerlerinde de böyle bir uygulama olsun. Ama iş yerleri ve dükkanların kiraları, ev kiralarına karşı 2-3 kat arttı. Eğer işin iyiyse, iş yerinde oturabiliyorsun. İşin yoksa mal sahibi 'Çık' diyor. Kira artış oranları da malum. Dolayısıyla enflasyonla mücadelede devletin alacağı tedbirler, esnaf ve zanaatkarın yasadaki korunduğu şekliyle de mücadelesi önemli" dedi.
"Bir tarafta işsizler ordusu, diğer tarafta da kendi kendine iş yeri müteşebbis olacak insan yok" diyen Palandöken, şöyle konuştu:
"Artık her şey tekelde, sermayede. 'Ben yaparım, ithal ederim' diyor. Etin fiyatı bireysel işletme kalmadığı için düşmez. Bursa'nın civarındaki köylerde hayvan yetiştiriliyor. İstanbul'un çevrelerinde sebze, meyve ve hayvanın olsun. Maalesef şehir hayatı, tüketici bir toplum haline geldi. Üretim yok. Köyde bile 2 tane tavuğu kapısına koymayıp, 'Yumurtayı daha ucuz mal ediyoruz. Yemin çuvalı bin lira, ben yumurta alacağım, 3-4 lira olsa ne olur' diyor. Toplum, tüketim toplumu haline geldi. Çünkü üretimi son derece yok sayıldı. Önemli arazilere de konut yapılmaya devam ediyor. Arazi de kalmadı. Yapılacak tek şey; enflasyonla mücadelede, vatandaşın bir kere güvenmesi lazım. Vatandaşın ekonominin düzeleceğine inanması lazım. Yapılan somut adımlarla bunu göstermeye gayret edeceğiz. Bakliyatın, yağın, etin fiyatı düşmesi, enflasyonla mücadeleye destek için yapılması gereken eldeki tüm materyaller değerlendirilecek. Rekabete açılacak. Bir kişinin 100-200 bin tane ineğe veya koyunu olursa, entegre tesisi olursa ne sütün fiyatını düşürebilirsiniz ne etin fiyatlarını düşürebilirsiniz." (DHA)