TİB'de Dinlemelere Ilişkin Inceleme

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) dinlemelere ilişkin soruşturmasıyla ilgili, "Türkiye'de çok şikayet edilen bir konunun AA tarafından gündeme getirilmesi ve bu haberin doğru olması durumunda, yeniden belki bir sistem kurmak icab edecektir" dedi. Üstün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TİB'de yürütülen soruşturma çerçevesinde, 2012 yılında 257 bin 454 kişinin, 2013 yılında ise 252 bin 62 kişi olmak üzere toplam 509 bin 516 kişinin dinlendiğinin tespit edildiğini anımsattı. Anadolu Ajansı'nın haberinin doğru olması durumunda yarım milyondan fazla kişinin, değişik sebeplerle dinlendiğinin gözüktüğünü belirten Üstün, "Demokratik bir ülkede, bu rakamın çok çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu dinlemelerin önemli bir kısmının mahkeme kararı olmadan olabileceği söylenmekte ki bu çok daha vahim bir iddiadır. Mahkeme kararı olmadan birilerinin dinleme yapmış olması, tam bir skandal olur" diye konuştu. - "Tam bir skandal" "Türkiye'de çok şikayet edilen bir konunun AA tarafından gündeme getirilmesi ve bu haberin doğru olması durumunda, yeniden belki bir sistem kurmak icap edecektir" diyen Üstün, şöyle devam etti: "Çünkü yasa dışı dinlemelerden herkes muzdarip. Hatta bazı yasal kılıf altında gayri hukuki dinlemeler de yapılmış. Yasaya belki uygun ama hukuka uygun değil. Birtakım uydurma gerekçelerle dinleme kararı alınmış, bunların da hukuki olmadığı kanaatindeyim. Bu açıdan 'tam bir skandal' diyebiliriz bu duruma ama bekleyip görmek lazım." Demokratik ülkelerde böyle bir rakamın olma ihtimalinin bulunmadığını vurgulayan Üstün, muhtemelen bunların çoğunun yasa dışı olduğunu söyledi. - İlker Başbuğ'un tahliyesi TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Üstün, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin de öteden beri Başbuğ'un tutuksuz yargılanması gerektiğini söylediklerini vurguladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetten birçok bakanın da böyle beyanatta bulunduğuna işaret eden Üstün, "Tahliye kararı, gönül isterdi ki yerel mahkemede çözülsün ancak bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesi yoluyla da tahliye verilmiş olması, Başbuğ açısından baktığımızda sevindirici bir durum, bizim açımızdan da öyle" ifadesini kullandı. Üstün, şunları kaydetti: "Anayasa Mahkemesi'nin artık çok sık yargı mercii gibi, Yargıtay gibi hele hele biraz da elitlerin mahkemesi gibi sadece elitlerin dosyalarına, üst düzey tutuklu ve hükümlülerin dosya ve mahkemelerine bakıyor olması da başka bir tereddüt eden nokta olarak endişelenmiyorum ama bu konuda normal vatandaşlar yavaş yavaş sitem etmeye başlar. Dolayısıyla burada Anayasa Mahkemesi, içtihat oluşturup bu içtihadı yerel mahkemelerin de belki uymasını sağlamak gerekir." Üstün, Anayasa Mahkemesi'nin kendisine ulaşan meşhur ve mağrur insanların tahliye edildiği bir yer olarak ortaya çıkmasının, bireysel başvuru sistemini sakatlayacak bir durum olduğuna dikkati çekerek, "Yoksa Başbuğ'un tahliyesi sevindiricidir ama önceki tahliyelere baktığımızda hep Türkiye'de bilinen kişiler ancak bu yolla tahliye olmuştur. Garibanların da bu yolla tahliye edilmesini veya yerel mahkeme zaten Anayasa Mahkemesi'nin bu kararlarını, bu davranışını bir içtihat olarak kabul etmesi gerekir ve etmeli ve bu yönde artık yerel mahkemeler kendileri insiyatif almalı. Kişi, Anayasa Mahkemesi'ne bırakmamalı diyoruz ama tüm bunlara rağmen bütün tereddütlerimizi bir kenara bırakmakla birlikte elbette İlker Başbuğ'un tahliye edilmesi, hem ailesi hem kendisi hem de bizim için bir sevinç vesilesi olarak ortaya çıkmıştır" şeklinde konuştu.