Temel nedeni kirli ortamlarda yaşayan ve rahatlıkla üreyen bakterilerdir. Bu ortamlardan insanlara bulaşan ve bağırsak florasına yerleşen bakteriler hastalığa sebep olur ve hızla yayılır.
Tifo bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşıp yayılmasındaki en önemli etken kirli ortamlarda bulunmak ve kişisel hijyene önem vermemektir. Önceleri ciddi sağlık problemlerine yol açan korkutucu bir hastalık iken günümüzde eskiye oranla daha hastalığa bakış açısı daha normaldir. Belirli evreleri bulunan hastalığın, gerekli tedavilerin yapılması halinde kolaylıkla atlatılması mümkündür.
Bazı ülkelerde yaygın olan tifo, dikkate alınmadığı durumda ciddi sorunlara yol açabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hastalığa yakalanma riski oldukça fazladır. İstatistiklere göre dünyada her yıl 15-20 milyon kişi bu hastalığa yakalanıyor. Hastalığın temel sebebinin hijyen olması, bu konuda zayıf olan ülkeleri zorlamakta. Hastalığın yaygın olduğu ülkelere Hindistan, Endonezya, Avustralya örnek verilebilir.
Tifo, gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülen bir hastalık olsa da nadiren de gelişmiş ülkelerde görüldüğü olur. Gerekli tedavilerin yapılması halinde öldürücü hiçbir etkisi yoktur. Tedavi olmamakta direnen hastalar için ise ölümcül etkilerin meydana gelmesi kaçınılmazdır.
Salmonella bakterisi, tifo etkeni kirli ortam bakterilerinin başında gelir. Herhangi bir yolla vücuda bu bakterinin alınması ciddi riskler doğurur. Bu bakterinin bulaşabileceği en temel kaynaklar kümes hayvanlarının eti, peynir ve yumurtadır. Doğada, hayvanların ve insanların vücudunda yaşayabilir. Çok basit ve hızlı üreyebilen bir bakteri türüdür, en az 150 türü bulunur. Bakterinin en az etkili hali gıda zehirlenmesine neden olurken en etkili olan hali ise tifo hastalığına neden olur.
Salmonella bakterisi bulunduran yumurta, eğer soğukta saklanmazsa ve üretim tarihinden çok uzun süre sonra tüketilirse içeriğinde bulunan bakteriler vücutta hızla üremeye başlar. Salmonella bakterisinin ölmesi için 56 dereceye ihtiyaç vardır. Eğer bakterinin ölmesi için gerekli ısı değeri sağlanmazsa bakteri hızla ürer ve o gıda maddesi insan sağlığı için tehlike oluşturmaya başlar.
Karasinekler ve lağım fareleri hastalığa neden olan zararlı mikroorganizmaları en hızlı şekilde taşıyan hayvanlardır. Eğer bu hayvanların temas ettiği herhangi bir yiyecek ya da içecek tüketirseniz hastalığa yakalanma riskiniz oldukça fazladır. Eğer bu hayvanların temas ettiği su ile yiyeceklerinizi yıkarsanız ya da suyu içerseniz de çok ciddi bir tehlike içerisinde olabilirsiniz.
Tifoya neden olan bakterilerin bulaşmasının nedenlerinden biri de kirli yiyecek ve içeceklerin tüketilmesidir. Hastalığa neden olan mikroplar tamamen tükettiğimiz yiyecek ve içecekler üzerinden bulaşır. Eğer bakteri taşıyan herhangi bir gıda maddesi tükettiyseniz hastalığa yakalanma ihtimaliniz bulunabilir. Bu nedenle içtiğiniz suların steril olmasına dikkat etmelisiniz.
Deniz suyunda bir aya kadar yaşayabilen basil türü bakteri plajlarda insan sağlığını tehdit edici bir etmen olarak görülür. Özellikle yaz aylarında hastalığın görülmesinin fazla olmasının bir nedeni de budur. İnsanların yaz aylarında denizlere ve plajlara gitmesi tifoya yakalanma risklerini artırır.
Çiğ meyve ve sebzeler hastalığın taşınmasında önemli etkenlerdir. Yıkanmadan tüketilen meyve ve sebzeler ile bakteri vücuda giriş yapabilir. Sebze ve meyveleri yıkadığınız suda da bakteri bulunuyor olabilir.
Süt ve süt ürünleri bakterinin yayılmasında etkili kaynaklardır. Gelişmiş ülkelerde süt sağma işlemleri modern araçlarla el değmeden hazırlanırken maalesef ki bazı ülkelerde ilkel yöntemlerle süt eldesi yapılıyor. Bu nedenle hastalığın bulaşma riski de artıyor. Sütün kesinlikle çiğ olarak tüketilmemesi hastalığa neden olan bakterilerden korunmak için yeterli olabilir. Yüksek sıcaklık değerlerinde kaynatılarak tüketilen sütün içeriğindeki bakteri ısıl işlem sonucu ölür.
Tifo bulaşıcı bir hastalıktır. Kişisel eşyaların başkalarıyla paylaşılması halinde bulaşması mümkündür. Bu nedenden ötürü hastalığın tedavi süreci bitene kadar mümkün olduğun çevredeki insanlarla yakın temastan kaçınılmalıdır.
Kirli ve zararlı mikroorganizma içeren içme sularından bulaşan tifo hastalığı mikroplar kanalı ile ilk olarak mideye ulaşır. Mideye ulaşan mikropların çoğu mide asitleri kullanılarak eritilip yok edilir. Mide asitleri tarafından yok edilmemiş bir şekilde kalan mikroplar bağırsağa ulaşır. Bağırsakta safranın da yardımı ile üreyen zararlı mikroorganizmalar tifonun başlamasına sebep olur. Hastalığın ilk olarak ulaştığı organ mide olmasına rağmen mikroorganizmalar bağırsakta üreyebilir.
Hastalık edici mikrop vücuda girdiği gibi belirti göstermez. Mikrop vücuda girdikten 1 ya da 2 hafta sonra hastalık belirtileri gözlenir. Bu nedenle hastalığa yakalandığınızı hemen anlamanız mümkün olmayabilir. Hastalık genel olarak 2-3 haftalık belirtilere sahiptir. Eğer 2-3 haftaya kadar hastalığın tedavi süresi başlamadıysa aşağıdaki belirtiler gözlemlenebilir.
Hastalığın ilk belirtilerinden biri olarak yorgunluk hissi ve hiç geçmeyen baş ağrısı gözlenir. Hastalığa yakalanmanın ardından 1 ya da 2 hafta sonra şiddetli baş ağrısı çekmeye başlanır. Ardından halsizlik ve yorgunluk gelir. Hasta sürekli kendini yorgun hisseder ve baş ağrısı çok yüksek şiddetlidir.
Halsizlik ve baş ağrısı gibi belirtilerle başlayan tifo, beraberinde yüksek ateş de getirebilir. Ateşlenmeler özellikle geceleri 39-40 derecelere kadar çıkabilir. Hastalığın önemli belirtilerinden biri olan yüksek ateşin nedeni, bakterilerin kana bulaşması sonucunda kandaki hücrelerin savunma mekanizmasının bakteriler ile verdiği savaştır. Bu savaşın sonucu olarak vücut ısısı yükselir. Hasta sürekli olarak terlemeye başlar.
Her hastada görülmeyen belirtilerdir. Fakat bahsettiğimiz tüm belirtiler ile karşılaşan hastanın tifoya yakalanmış olma ihtimali yüksektir. İshal ve kabızlık gibi problemlerin yanında geçmeyen karın ağrıları da görülebilir.
Hastalığa yakalanan kişilerde 2. hafta belirtisi olarak vücutta kızarıklıklar ve kaşıntı meydana gelir. Hastanın vücudunda bazı bölgeler kızarır ve sürekli olarak kaşınır. Özellikle boyun ve göğüs bölgesi kızarır. Koltuk altında kırmızı küçük lekeler oluşabilir. Dil kuruyabilir ve çatlak bir görünümü olabilir.
Hastalığın 3. haftasında henüz tedavi başlamamışsa karın şişmeye başlar ve gergin bir görünümü olur. Bu aşama oldukça tehlikelidir. Tedavinin hala başlamaması hastayı çok riskli bir konuma getirir. Bağırsak delinmesi ve şuur bulanıklığı hastalığın 3. haftasında olan durumlardır. Hastaya bu aşamada da müdahale edilmezse çok ciddi problemler meydana gelebilir.
İştahın kesilmesi tifonun önemli belirtilerinden biridir. İştahsızlığın yanı sıra bulantı ve kusma gibi problemler de ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin yaşandığı aşamada ciddi kilo kaybı olur.
Hastalığın bilinen belirtilerinin görüldüğü kişilere kan, idrar, tükürük ve dışkı kültürü yapılır. Yapılan araştırmalar sonucu mikrobun vücutta olup olmadığı öğrenilir. Eğer kültür yapıldıktan sonra bakteri üreyebiliyorsa hastalığın olduğu anlaşılır. Hastalığın ciddiyeti bilinmeli ve doktora danışmadan antibiyotik kullanılmamalıdır.
Tifo hastalığının ölümcül olup olmadığı ile ilgili korkular günümüzde de devam ediyor. Tifo gerekli tedbirler alınmazsa ve tedavi edilmezse ölümcül olabilir. Ölümcül olmasa bile mide kanaması, dolaşım yetmezliği ve damar iltihabı gibi ciddi problemlere yol açabilir. Eğer çok geç kalınmadan tedavi başlarsa hastalığın ölümle sonuçlanma ya da farklı hastalıklara dönüşme riski azalır. Tifo hastalığına ne iyi gelir sorusuna cevaben yapılabilecekler aşağıdaki listededir.
Hastalığın tedavisi için antibiyotik verilir. Antibiyotik ile bakteriler yok edilmeye çalışılır. Bu aşamada en çok tercih edilen antibiyotik kloromfenikoldür. 3 gün içinde antibiyotik tedavisi ile ateş kontrol altına alınır. Ampisilin, amoksisilin gibi antibiyotikler de tedavi amaçlı olarak kullanılır. Eğer hamileyseniz ya da çocuğunuz bu hastalığa yakalanmış ise farklı antibiyotikler kullanmanız gerekir. Hastalık tedavi edilirken reçeteli ilaçlar kullanılır. Eğer antibiyotik direnciniz varsa doktorunuz size farklı ilaçlar önerir.
Bazı hastalarda nüksetme olabilir. Antibiyotik tedavisi bittikten sonra geçen yaklaşık 7 günün ardından bakteriler geri gelebilir. Hastalığın ikinci belirtileri daha hafif görülür. Tekrar antibiyotik tedavisi ile bakteriler öldürülmeye çalışılır.
Hastalığa yakalanan kişilerin tedavi aşamasında bulunduğu oda sürekli havalandırılmalıdır. Odanın güneş görmesi çok önemlidir. Odanın sıcaklığı 20 derecenin altına inmemeli ve çok üstüne de çıkmamalıdır.
Doktor hastaya sürekli olarak sıvı tüketmesini söyler. Hastalıkla mücadele ettiğiniz dönemde özellikle su tüketimini artırmalısınız. Bol bol su tüketirseniz hastalığın daha hızlı geçmesini sağlayabilirsiniz. İshalden dolayı vücudunuz sıvı kaybı yaşamış olduğu için bu dönemde suya çok daha fazla ihtiyacınız olur.
Sağlıklı beslenmeniz hastalığın tedavisinde çok önemlidir. Aldığınız besinler sayesinde hastalığı daha kolay atlatmanız mümkün olabilir. Eğer besin içeriği yüksek gıdalar tüketirseniz hastalığa karşı vücudunuzun savunma mekanizmasını güçlendirmesine yardımcı olursunuz. Örneğin protein ve karbonhidrat içerikli gıdalar tüketmelisiniz. Sağlıksız gıdalar tüketmemeye özellikle dikkat etmelisiniz. Hastalıkla mücadele verdiğiniz dönemlerde eğer sağlıksız ve hazır gıdalar tüketirseniz vücudunuzun direnci daha da düşecektir. Bu nedenle vücudunuzun bakterilere karşı savaştığı dönemde beslenmenize dikkat ederek vücudunuzun savunmasına yardımcı olmalısınız. Hastalığın tedavi aşamasında doktorlar tarafından önerilen gıdalar şunlardır:
Öncelikle tifonun çok basit bir hastalık olmadığını vurgulamak gerek. Fakat çaresi olmayan ölümcül bir hastalık olduğunu söylemek de mümkün değil. Günümüzde çok yaygın bir şekilde uygulanan tedavi yöntemleri ile hastalığın etkileri azalabiliyor. Eğer hastalık ilerleyen evrelerine ulaşmadan tedavi edilirse ciddi sağlık sorunlarına neden olmadan hastalığın atlatılması mümkündür. Fakat tifo hastalığı artık tedavi edilemeyecek bir aşamaya ulaştıysa ölümcül sonuçlara neden olabilir.
Bazı durumlarda hastaların ameliyat olması gerekebilir. Genel olarak bağırsak delinmesi yaşayan hastalar ameliyat edilir. Cerrahlar basit bir ameliyat ile bağırsak delinmesini kapatabilir. Eğer bağırsak deliği çoklu ise ince bağırsak rezeksiyonu yapılabilir.
Hastalığın tedavisi devam ederken hastalığa sebep olan taşıyıcı hala yok edilemediyse safra kesesi ameliyatı gerekebilir. Safra kesesi alınan hastalarda bazı durumlarda karaciğer enfeksiyonu devam eder ve daima başarılı sonuç elde edilemeyebilir.
Hastalığa karşı alınması gereken en önemli önlemlerden birisi de hijyendir. İçtiğimiz suların denetimi, lağım ve kanalizasyon tesislerinin işleyişi, gıdaların hijyen kurallarına uygun olarak üretilmesi çok önemlidir. Özellikle içme sularının sürekli olarak denetlenmesi ve dezenfekte edilmesi gerekir. Hastalığın en kolay bulaşma kaynağı olan su çok iyi bir şekilde denetlenmelidir. Bu aşamadaki en ufak bir hata birçok insanın hayatına mal olabilir.
Belediyeler sürekli olarak şehir temizliği yapmalıdır. Hastalığın bulaşmasında en önemli etkenlerden biri de çevre kirliliğidir. Örneğin çöplerin uzun süre toplanmaması bakterilerin üremesine uygun ortam sağlanmasına yol açar. Bakterilerin üremesi ile insanlara ulaşması da kolaylaşır. Eğer düzenli olarak çevre temizlenirse, çöpler biriktirilmezse ve özellikle hayvan dışkılarının çevrede kalması engellenirse hastalığın yayılması zorlaşır.
Bazı gelişmekte olan ülkelerde hastalık yaygın olarak görülür. Bu ülkelerde gıda üretimi, suların denetimi, çevre temizliği gibi konulara çok dikkat edilmediği için hastalık yaygındır. İş ya da seyahat amaçlı hastalığın yaygın olduğu ülkelere gitmeniz gerekiyorsa mutlaka aşı olmalısınız. Seyahate çıkmadan en az 1 hafta önce tek bir doz olmak koşulu ile aşı yaptırılabilir. Tifo aşısının koruyucu etkisi bulunur. Fakat yine de koruyucu etkisi %51-67 oranındadır. Aşı size hastalığa karşı koruma garantisi vermez. Aynı zamanda kapsül de kullanılabilir. Ağız yolu ile alınan 4 kapsül ile de koruma sağlamanız mümkün olabilir.
Hastalığın yaygın olduğu bölgede bulunduğunuz zamanlarda tedbir amaçlı olarak sürekli ellerinizi yıkamalısınız. Ellerinizi düzenli olarak sıcak su ve sabunla sterilize etmelisiniz. Özellikle insanlarla iç içe olduğunuz ortamlardan sonra ellerinizi vücudunuza temas ettirmeden önce temizlemeniz gerekir. Yemeklerden önce, sonra ve tuvaletten çıktıktan sonra ellerinizi mutlaka yıkayın. Ayrıca ellerinize alkol içerikli dezenfektan maddeler sürmenizde de yarar vardır.
Çiğ meyve sebzeler de hastalığa yakalanmanıza neden olabilir. Hastalığı taşıyan hayvanlar, tüketeceğiniz meyve ve sebzelerin üzerinde gezmiş olabilir. Bu nedenle yiyeceğiniz meyve ve sebzeleri, temiz olduğundan emin olduğunuz su ile yıkamalısınız. Çiğ olarak tüketmemeye özen göstermelisiniz. Meyveleri kabuklarını soyarak tüketmenizde fayda var.
Ateşin dezenfekte edici etkisi olmasından dolayı pişmiş gıdalar tüketmelisiniz. Özellikle buharda pişen yemekler yerseniz bakterinin size bulaşmasını önlemiş olursunuz. Hastalığın yaygın olduğu bölgelerde bulunduğunuz zamanlarda et ürünleri tüketmemeye özen gösteriniz. Et ile hastalık edici mikroorganizmaların bulaşma riski oldukça fazladır. Özellikle de sokak satıcılarının sattığı gıdaları yememelisiniz. Hiçbir şekilde denetimi yapılmayan sokak yemekleri sağlığınız için zararlı birçok mikroorganizma içeriyor olabilir.