TİM Başkanı'ndan uyarı

DENİZLİ (İHA) - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, AB'nin Türkiye için hedef değil araç olması gerektiğini söyledi. 17 Aralık'ta çıkacak sonucun toplumu etkilemesine izin verilmemesi gerektiğini kaydeden Satıcı, döviz kurlarında yaşananların ekonomi yöneticilerinin tercihinden kaynaklandığını belirtti.

Denizli Organize Sanayi Bölgesi Toplantı Salonu'nda, işadamları ve sanayicilere yönelik düzenlenen, "Aile Şirketlerinde Yönetim ve Kurumsallaşma" konulu konferansa katılan TİM Başkanı Oğuz Satıcı, AB ve döviz kurları ile ilgili basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. 17 Aralık tarihinin Türkiye için önemli bir tarih olduğunu ve müzakerelerin ne şekilde başlayıp sonuçlanacağının ortaya çıkacağını belirten Satıcı, "Bizim, toplum olarak 17 Aralık'ta çıkacak sonuçtan ziyade, ortaya konulan değişim konusundaki adımlarımız önemli. AB ile müzakere ve bütünleşme, Türkiye için tek başına bir hedef olmamalıdır. Toplumun bunu hedef olarak görmemesi, AB'yi refah ve zenginlik için referans ve araç olarak görmelidir" dedi. 17 Aralık tarihinin toplumu strese sokmaması gerektiğini, çıkacak sonucun, sonradan ne olacağının bilinmediği sevinç ve üzüntülere sebep olmaması gerektiğini kaydeden Oğuz Satıcı, "Biz, kendi zihniyetimizdeki anlayışı sürdürmeliyiz. Bunu bir tarihe takıntı olarak götürmemeliyiz. 17 Aralık, müzakerelerin 2005 yılının ilk mi yoksa ikinci çeyreğinde mi başlayacağı konusunda bize bir başlangıç zamanlaması ortaya koyacağını gösteriyor. 17 Aralık sonrasında ortaya çıkacak her ihtimalin bizi fazla etkilemesine izin vermemeliyiz. Olumsuz bir kararda AB konusunda bu düşüncemizden kopmadığımızı ve AB'yi kendimize referans olarak gördüğümüzü ortaya koymak zorundayız" dedi.

Reklam
Reklam

Döviz kurlarında yaşananların 17 Aralık süreciyle ilgisi olduğunu ancak kurları direkt etkileyen durumun Türkiye'nin uyguladığı para ve maliye politikasından kaynaklandığını kaydeden TİM Başkanı Oğuz Satıcı, "Bu konuda yapılanlar bir tercihtir. Türkiye, son 3 yılda bu tercihini borçların çevrilmesi ve faiz üzerine kurdu. Borçlarını çevirmek için kendi kaynakları yerine, sağlanan siyasi istikrarla rahat borçlanmak ve borçlarını çevirme yolunu tercih etti" dedi. "Bu tercih sürdüğü müddetçe döviz kurları bir biçimde bize anlatıldığı gibi dalgalı olmaktan çok, bu politikaların temeli olan faiz kıskacına, özellikle reel faizin yüksekliğine takılı olarak bu şekilde seyretmeye devam edecek" diyen Satıcı, bu durumun ne kadar daha taşınabileceğinin ve nasıl riskler taşıdığının herkesin malumu olduğunu ifade etti.

İthalatçı birliklerinin kurulmasıyla ilgili soruları da cevaplayan Satıcı, Türkiye'nin bugün 62 milyar dolar ihracat, yaklaşık 100 milyar dolar da ithalatla beraber yaşadığını belirterek, "Sıkıntı, düşük kur politikasının oluşturduğu ihracat artışını engellemek değil, ihracatın ithalatı karşılama oranını düşürmektir. Kur politikası beraberinde para ve maliye politikalarıyla desteklenip faize kazandıran değil, üreten ve ihraç edene kazandırmaya dönük hazırlansaydı, kurlar olması gereken yerde olsaydı, Türk Lirası yüzde 30 oranında değerli tutulmasaydı, ithalat ve ihracat arasındaki oran yüzde 30 oranında değişecekti. Ekonomi yöneticilerinin bu tercihinin ülkemizin gelişimi ve ekonomisi üzerinde sıkıntıya yol açmamasını temenni ediyoruz ancak böyle bir tehlike olduğunu da unutmamak gerekir" dedi.

Reklam
Reklam

Denizli Organize Sanayi Bölgesi'ndeki seminere, Denizli Ticaret Borsası Başkanı İlter Panayır, Denizli Sanayi Odası Meclis Başkanı Süleyman İlgeri, Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Raşit Güntaş ve çok sayıda işadamı katıldı.