Times: "Bu Yunanistan'ın 11 Eylül'üdür"

LONDRA (İHA) - İngiliz basınında bugün, Yunanistan yangınların sorumlusunu arıyor, Irak Başbakanı Nuri El Maliki'yi istemeyenlerin artan sayısı, Çin'i casuslukla suçlayan Alman medyası ve televizyonun sonu mu geldi? başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Guardian, "Tarihi eserleri yangın tehdidi altındaki Yunanistan'a Avrupa çapında yardım gönderiliyor" yazdı.

Olimpiyatların doğum yerini kurtarmak için canla başla mücadele verildiğini bildirmesine karşın Guardian karamsar bir tablo çiziyor. Antik Olympia kentini içine alan ilin yerel yöneticilerinden biri, "Tarihimizi korumak için elimizden geleni yapıyoruz fakat, bu arada hepimizin fareler gibi yanıp ölmesinden korkuyorum" diyor.

Reklam
Reklam

Guardian, 9 bin itfaiye erinin yangınlarla boğuşmasına rağmen Başbakan Kostas Karamanlis'in felaketle başa çıkmak için dışarıdan yardıma ihtiyaçları olduğunu söylediğini aktarıyor. Yardımın İtalya, Fransa, Almanya, Norveç ve İspanya'dan gelmeye başladığını yazan Guardian, gökyüzü dumanlarla kaplanan Atina'da muhalefet sıralarından yükselen eleştirilerde ise durumun bu noktaya varmasından Başbakan'ın kendisinin sorumlu tutulduğunu yazıyor.

Muhalefetteki Sosyalist Pasok'tan yetkililer, itfaiye gücünün yangınlara karşı yeterince düzenli hareket edemediğini, çünkü sağ kanat Yeni Demokratlar'ın lideri Karamanlis'in iktidara geldikten sonra itfaiyenin başına tecrübesiz siyasi yandaşlarını atadığını iddia ediyorlar.

Ölüm bilançosu 60 kişiye yaklaşan yangınlarla ilgili olarak Times gazetesi, Yunanlı yetkililerin ülkeyi saran alevlerle terör saldırıları arasında paralellik kurduğunu yazıyor. Sağ kanat siyasi lider Yorgos Karacaferis, "Bu Yunanistan'ın 11 Eylül'üdür" diyor. Times, "Bu sözler birçok Yunanlı açısından hiç de abartılı gelmedi" diye eklemiş. Öte yandan Times, Başbakan Karamanlis'in "Bu kadar çok sayıda yangının aynı anda çıkması bir tesadüf olamaz" şeklindeki sözlerini de aktarıyor.
Gazetenin satırlarından okuyacak olursak, "Muhafazakar siyasetçilerden hiç kimse açıkça telaffuz etmese de çoğunun aklından geçen bir olasılık, yangınların arkasında seçimlerden önce ortalığı karıştırmak isteyen radikal solcuların bulunabileceği yönünde."

Reklam
Reklam

"FRANSA MALİKİ'Yİ İSTEMİYOR" Daily Telegraph, Amerika önderliğindeki işgalden bu yana Irak'ı daha geçenlerde ziyaret eden ilk Fransız hükümet yetkilisi olan Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner'in Washington'a yaptığı çağrıyı aktarıyor:

"Nuri el Maliki başbakan olarak kalamaz" diyor Bernard Kouchner. Fransız Dışişleri Bakanı, Newsweek dergisine verdiği mülakatta, "Irak hükümeti işlemiyor" diye yakınıyor. "Maliki'nin yerine bir başkasının geçmesi gerektiğini söyleyen bir ben değilim, fakat Başkan Bush ona bağlı görünüyor" diyor.

Daily Telegraph'a göre, Jacques Chirac döneminde Irak savaşı nedeniyle soğuyan Fransız-Amerikan ilişkileri, Nicolas Sarkozy'nin iktidara geçmesiyle yeniden onarılmaya başlamıştı fakat, Bernard Kouchner'in bu son sözlerinin Paris-Washington hattında tekrar pürüz doğurma ihtimali var.

Bernard Kouchner, Le Parisien gazetesinde yayımlanan bir başka mülakatta, "Fransa'nın politikasını Amerikan karşıtlığı üzerine oturtmuyoruz. Bunu bir miktar bir değişim olarak görmek mümkün" diyor, ve Avrupa'nın Irak politikasında ağırlığını artırması gerektiğini söylüyor.

Reklam
Reklam

Maliki'yi hedef alan eleştiriler bununla sınırlı değil. Amerika'nın gelecek yılki başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı olması muhtemel Hilary Clinton da Nuri el Maliki'nin Irak'ta başbakanlık görevini yerine getiremediğini düşünenlerden.

Independent, Demokrat Parti kanadından başka isimlerin de Maliki'den umudu kesmiş olmasına karşın, Irak Başbakanı'nın verdiği sert tepkide bilhassa Hillary Clinton'u öne çıkardığını yazıyor.

"Irak sanki bir Amerikan köyüymüş gibi konuşuyorlar" diyen Maliki, işine karışılmamasını istiyor. Independent, Irak hükümetinin Bernard Kouchner'in sözlerinden dolayı Fransa'dan özür talep ettiğini de aktarıyor.

İngiltere'nin Basra'daki askeri varlığını aşama aşama hafifletme girişimi, Independent'ın satırlarına göre, tam bir kaosa dönüşmüş durumda. Independent, İngiliz ve Irak kuvvetlerinin ortak komuta merkezini Basra'da Irak polisine devretme işlemlerinin, Şii milislerin devreye girmesiyle, utanç verici bir hal aldığını yazıyor.
Gazeteye göre, askerlerini Basra havaalanına çekerek güvenlik kontrolünü Irak hükümetine bağlı güçlere devretmek isteyen İngilizler, boşalttıkları komuta merkezine Mukteda es Sadr'a bağlı Şii milis gücün el koyduğunu gördü.

Reklam
Reklam

Radikal Şii din adamı Sadr'ın adamlarının geldiğini görünce Irak polisinin merkezi terk ettiğini aktaran Independent, Şii militanların içerdeki jeneratörleri, bilgisayarları, mobilyayı ve hatta yolun önünde duran arabaları alıp gittiğini bildiriyor.

"ÇİN'E CASUSLUK SUÇLAMASI" Dün akşam Pekin'e varan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Çin ziyareti, Times'ın satırlarında. Times'a göre Merkel'in gezisine "casusluk" iddialarının gölgesi düştü. Gazete, Alman dergisi Der Spiegel'in ortaya attığı iddiaların Çinli yetkililer tarafından reddedildiğini; fakat gene de Almanya'da büyük gürültü koparttığını yazıyor.
İddialara göre Çin, Almanya hükümetinin bilgisayarlarına girerek olağanüstü bir ekonomik casusluk operasyonu yürütüyordu. Der Spiegel, Başbakan Angela Merkel'in yanı sıra kabinesinden üç bakanın gizli bilgisayar dosyalarına Çinli uzmanların eriştiğini yazıyor.

Times, "Çinli yetkililer bu iddiayı kesinlikle yalanlıyor ama, Almanlar öfkeli" diye yazıyor.

Alman Sosyal Demokratlar'dan üst düzey siyasetçi Ralf Stegner, "Doğruysa, bu asla kabul edilemez, Angela Merkel Çin'de bu işin aslını astarını ortaya çıkarmalıdır" diyor.

Reklam
Reklam

Times, iş dünyasının önde gelenleriyle Çin'e giden Alman liderin casusluk iddialarına ilişkin bir yorumda bulunmadığını yazıyor.

Der Spiegel'in iddiasına göre, Alman istihbaratının geçen mayıs ayında ortaya çıkarttığı bilgisayar casuslarının, Berlin'de hükümetten çaldığı bilgiler öylesine çoktu ve karmaşık bir operasyon gerektiriyordu ki, "kesinlikle Çin yönetimi tarafından yönlendirildiği" görüşü hakim.

Berlin'deki Çin büyükelçiliğinin, "Tek bir kanıta dayanmayan sorumsuzca bir spekülasyon" demesine karşın, Times, Almanya'da konuyla ilgili kuşkuların ciddiye alındığını; hatta Alman üniversitelerinde çalışan bazı Çinli araştırmacıların sorguya çekildiğini yazıyor.

Guardian'da bugün sayfalarında bir kehanete yer vermiş. Bilgisayar tuşlarından yükselen ses, geleneksel televizyon yayıncılığının da sonunun geldiği anlamını taşıyor belki. Hatta belki değil, internetin mimarlarından birisi sayılan 64 yaşındaki Vint Cerf'in Edinburgh televizyon festivalinde yaptığı konuşmaya göre, kesinlikle öyle.
1970'lerde interneti ilk kuran ekibin baş aktörlerinden olan Vint Cerf, televizyon izleme alışkanlıklarının görece kısa sürede köklü bir değişime uğrayacağını tahmin ediyor.

Reklam
Reklam

Sesli video görüntüleri internet üzerinden bilgisayara indirme hızının devamlı arttığını söyleyen Vint Cerf, programları önceden belirlenmiş bir sırada belirli bir saatte izlemek için beklemek yerine, yakın gelecekte istediğimiz an internet üzerinden canımız çektiği zaman izleyeceğimizi söylüyor.
Japonya'da halihazırda bir dakikalık video kaydını 16 saniyede bilgisayara indirmenin mümkün olduğunu belirten Vint Cerf, bilgi akışının tahminlerimizin ötesinde hızlanacağını düşünüyor.

Bunu bir hayal olarak gören çevreler, şayet herkes televizyonu internet üzerinden izlemeye başlarsa, uluslararası bilgisayar ağının oluşacak yükü kaldıramayarak çökeceğini iddia ediyor. Ama Vint Cerf, bu korku senaryoları doğru çıkmış olsaydı, internet şimdiye kadar çoktan defalarca çökmüş olurdu diye karşı çıkıyor.