Ankara (AA)- Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye'nin AB karşısındaki pozisyonunun 2000 yılına göre, büyüme hızı, enflasyon oranı, sanayi üretim artışı, kamu gelir-gider dengesi, Ar-Ge harcamaları, patent sayısı ve turizm gelirleri gibi göstergelerde ilerleme yönünde değişim gösterdiğini bildirdi.
TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler "AB'ye Üyelik Sürecinde AB Ülkeleri ve Diğer Aday Ülkeler Karşısında Türkiye'nin Durumu" başlıklı TİSK Kıyaslama Raporunu açıkladı.
145 göstergeye çıkarılarak genişletilen Raporda, Türkiye'nin, GSYH (Gayrisafi yurtiçi hasıla) büyüklüğü, toplam nüfus, nüfus artış hızı, dış ticaret dengesi, çocuk ölüm oranı, 65+ yaş grubunun nüfus içindeki payı, doğuştaki hayat beklentisi, tarımsal istihdamın payı, işsizlik oranı gibi bazı göstergelerde ise AB karşısındaki konumunun aynı kaldığı belirlendi.
Rapora göre Türkiye, AB karşısındaki pozisyonunda, kişi başına GSYH, rekabet gücü, sanayinin katma değeri, cari işlemler dengesi, tasarruf oranı, kişi başına özel tüketim harcaması artışı gibi göstergelerde ise gerileme yaşadı.
Bunun yanında, birim işgücü maliyeti artışı, istihdam üzerindeki vergi yükü, toplam istihdam oranı, araştırmacı sayısı, ekonomik özgürlükler endeksi, doktor sayısı ve trafikte ölüm oranı gibi göstergelerde de Türkiye'nin pozisyonunda
gerileme görüldü.
Raporda, Türkiye'nin AB karşısındaki güçlü olduğu alanlar, GSYH büyüklüğü, kısa dönem GSYH büyüme hızı ve kişi başına GSYH artışı, sınai üretim artışı, fiyat düzeyi, 65+ yaş grubunun nüfus içindeki payı, uzun vadeli işsizlik oranı, turizm gelirleri, bilgi ve işlem teknolojisi harcamalarının GSYH'ya oranı ve borsada işlem hacmi olarak sıralandı.
Rapora göre Türkiye, 2005 yılındaki satınalmagücü paritesine göre 569,2 milyar dolarlık GSYH ile Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisi konumunda bulunuyor.Bunun yanında Türkiye, 2002-2005 döneminde yıllık ortalama yüzde 7,1 büyüyerek AB ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı. Aynı dönemde Türkiye'yi yüzde 5'lik ortalama büyüme ile Slovakya ve İrlanda takip etti.
Türkiye, 2001-2005 döneminde sanayi üretimini de en fazla artıran 6. ülke oldu. Türkiye'nin önünde yer alan ülkelerden İrlanda dışındakiler birliğe yeni üye olurken, bunların aldıkları sübvansiyonlarla Türkiye'nin önünde yer alabildiklerine dikkat çekiliyor.
Türkiye, Polonya'nın ardından OECD'nin ikinci en ucuz ülkesi konumunda da yer alıyor.
Raporda, Türkiye'nin AB karşısında zayıf olduğu alanlar ise uluslararası rekabet gücü, enflasyon oranı, kamu gelir gider dengesi, dış ticaret ve cari işlemler dengesi, tasarruf hacmi, özel tüketim harcaması artışı, işsizlik oranı, genç işsizliği oranı, ücret-verimlilik dengesi olarak sıralanıyor.
Türkiye'nin AB karşısında en zayıf olduğu alanlar arasında ise kişi başına gelir, yurt içi yatırım düzeyi, faiz oranları, nüfus artış hız, doğuşta hayat beklentisi, toplam istihdam oranı sayılıyor.
Bu arada, TİSK Genel Sekreteri Pirler, Türkiye'nin bu verilerden yılmaması gerektiğine vurgu yaparak, AB ülkeleri ile ortak büyük projelere girilmesini ve siyasi popülizme sapılmaması gerektiğini bildirdi.
AB müzakere sürecinde uygulanacak temel strateji ve ülke pozisyonlarının sosyal diyalog ve uzlaşmayla belirlenmesi çağrısında da bulunan Pirler, başta işveren ve işçi olmak üzere toplum kesimleri ile birlikte çalışılmasını önerdi.