Günümüze dek belki de milyonlarca kitap yayınlanmıştır. Fakat bahsedeceğimiz kitaplar geleceğe ışık tutar cinsten. Düşündüren ve merak uyandıran kehanet kitaplarına birlikte göz atıyoruz. Bakalım hangi yazarlar, tarihe damga vuran hangi olayları şaşırtıcı derecede benzerlikleriyle tahmin etmiş? Kehanet gerçekleşmiş mi? Gerçekleştiyse sonucunda neler yaşanmış? Hadi hep birlikte geçmişe doğru bir yolculuğa çıkalım ve bu gizemli kitapların yazarlarıyla tanışalım. İşte geleceği öngören 5 kitap...
Morgan Robertson tarafından kaleme alınan bu kitapta, “yüzen en büyük gemi” olarak bahsedilen Titan buzdağına çarpar ve yolcuların çoğu boğulur. Aslında hikaye hiç yabancı değil. Ama bahsi geçen gemi Titanik değil, Titan. Robertson romanını, gerçek Titanik hüzünlü yolculuğuna çıkmadan 14 yıl önce yazmıştı. Titanik battığında ise kitap yeniden gündeme oturdu. Dönemin gazetelerinde “gerçeküstü bir kehanet” başlıklarıyla kitaptan bahsedildi.
2038 yılında geçen Earth, insanların doğayı, doğal olanı hiçe sayarak çevreye verdiği zararın geri dönüşü olmayan problemlere yol açtığını anlatıyor. Kitapta oldukça geniş bir karakter yelpazesi mevcut. Brin karakterleri küresel ısınma, nesli tükenmekte olan türler ve buna benzer bir dizi çevresel sorunu detaylı işlemek için kullanıyor. Kitabın ana fikrine gelirsek, Dünya yok olmadan önce onu kurtarmanın bir yolunu bulmak. Günümüzdeki küresel ısınma sorununa bu kitapta yer verildiğini söylemek yanlış olmaz.
H.G Wells tarafından kaleme alınan bu kitapta atomdan üretilen enerji ile sorunlara 1933 yılında çözüm geleceği ön görüldü. Aynı yıl ise Leo Szilard bir nükleer zincir reaksiyonu fikri ortaya attı. Bu, The World Set Free’nin tek öngördüğü gerçeklik değildi: Wells ayrıca, radyoaktif elementlerin, savaş alanlarını yıllarca radyoaktif etki altında bırakan atom bombalarınında nasıl kullanılabileceğini açıkladı. Tuhaf olan kısım ise kitabın 1914 yılında yani İkinci Dünya Savaşı’ndan çok uzun zaman önce yazılmış olmasıydı.
Gulliver’in Gezileri 1726 tarihinde İrlandalı yazar Jonathan Swift tarafından tamamlandı. Bu romanda hem insan doğası hem de gezi yazıları iğneliyici bir dille anlatıldı. İngiliz edebiyatının klasikleri arasında yer alan bu romand dört ayrı yolculuk dört farklı bölümde anlatılır. Eser yasa ve yönetim biçimlerini de sorgular. Kitabın geleceği ön gören bölümünde ise Mars’ın iki tane uydusunun bulunması yer alıyor. Kitabın yayınlanmasından tam 151 yıl sonra bilim insanları gerçekten Mars’ın iki uydusu olduğunu keşfetti.
Jules Verne 1865 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden Ay’a seyahat eden üç adamın öyküsünü yazdı. Amerika’da biten iç savaş sonrasında işsiz kalan bazı işçilerin Ay’a ulaşabilecek bir mermi yapmaya çalışma çabası konu alınıyordu. Bu icat düşüncesi dünyanın dört bir yanında büyük yankı uyandırdı ve hatta gönüllü olarak Ay’a gitmek isteyenler bile oluştu. Eserde Ay’a yolculuk etme fikri üzerinde duruluyor. Romandan yaklaşık 100 yıl sonra ise Apollo 11, 1969 yılında Ay’a ulaştı. Böylece Jules Verne’nin yaklaşık 100 yıl önce hayalini kurduğu olay gerçekleşti.