Bu yıl 22.'si yapılan Aliağa Emek ve Barış Şenlikleri kapsamında çok sayıda yazar, sanatçı, siyaset ve bilim adamını ağırlayan Aliağa’da tiyatro ve televizyon dünyasının üç önemli ismi 'Türkiye’de oynanan Tiyatro' konulu söyleşide bir araya geldi.
Türkiye’nin yakından tanıdığı üç isim, televizyon programcısı Metin Uca, şair, yazar, tiyatro ve sinema oyuncusu Orhan Alkaya ile tiyatro ve dizi oyuncusu Şenay Gürler Türkiye’de sanat ve tiyatronun bulunduğu yeri söyleşinin konusundan esinlenerek farklı bir bakış açısıyla ele aldı.
Kendisinin özel tiyatrocu olduğunu, devlet tiyatrolarında görev almadığını belirten Şenay Gürler şehir ve devlet tiyatrolarına karşı baskı olduğunu savunarak, "Ülkede çok değişik şeyler oluyor ama sanata karşı tavır kabul edilemez, sanat tektipleştirilemez.” dedi. Hayata önce kendisini sorgulayarak baktığını ifade eden Gürler; “Biraz da kendimizi sorgulamalıyız. Sorgulamalıyız ki karşımızdaki kişilere açık vermeyelim. Biz kendimizi sağlam temeller üzerine inşa edersek kimse özelleştirme satma gibi bir düşünce içine girmez. Devlet ve şehir tiyatroları çalışanlarının tavırlarını durdukları yeri doğru buluyorum ancak devlet ve şehir tiyatrolarının kendisini yenilemesi gerektiğini de düşünüyorum" dedi.
Türkiye’de yaşanan değişimin tiyatro değil oyun olabileceğini belirten Metin Uca da, "Siz bu kalasları iyi tanırsınız. Heves ise Amerika’nın yapılmasını istedikleri olabilir. KPSS olabilir. Bazılarını tatmin oldu, bazıları olmadı. Dört artı, dert artı dert ne olacak, sonunu bilmiyoruz. Amerika’ya yanaşma oyunu; Suflör kim, sahne amiri kim?” sözleriyle olaylara farklı bir pencereden baktı ve devam etti: "Maliyeti en az olan ve en çok izlenen yapımlar dizilerdir. Bu diziler 1’e mal edilir kazanç 10’ndur. Televizyonlar ticari kurumlardır. Onları da anlamak lazım. Şu anda çok zor durumdalar, özellikle sahipleri. Sahiplerinin, gruplarının başka sektörlerde, enerji sektöründe farklı alanlarda işleri var, ihalelere girmeleri lazım. O nedenle televizyonlar çok zor durumda ellerinden gelse haber bültenlerini bile kaldıracaklar."
Tiyatroların özelleştirilmesine ısrarla karşı çıkacaklarını belirten Orhan Alkaya ise, "Bu duruma ilk itiraz eden ben oldum. Dünya’da böyle bir örnek yok dedim. Özel tiyatrolar sadece bizde var. Tiyatronun özelleştirilmesi demek ülkenin çölleştirilmesi demek. Çalışmadan maaş alan var mı? Az da olsa var. Ama bunun için tiyatro kapatılmaz ki. Bu kötü yönetim neticesinde ortaya çıkmış bir durumdur. Tiyatroculuk ticari bir faaliyet değil aşktır. Ama bu birilerinin İstanbul aşkına benzemez” diye konuştu.
Sanatçının aykırı olmak zorunda olduğunu dile getiren Alkaya, düşüncesini, "Hangi meseleye bakarsak bakalım, Türkiye’nin problemini yaşıyoruz. Bir toplum bu kadar dar alana sıkıştırılarak, politize edilmişse sorunun derin olduğunu anlayabiliriz” şeklinde dile getirdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz