Hava sisli ve kafam karışık. Bir Hint restoranındayım, Airbnb’den yürüme mesafesi kadar uzakta olsam da, nerede olduğumu bilmiyorum. Öğle yemeği menüsünü anlamadım, hatta bu bir menü mü, onu da bilemiyorum. Dini bir bildiri olabilir, belki de lamine kaplı fidye notudur. Tokyo’ya yeni geldim, terliyim ve uzun uçak yolculuğu sonrası biraz sersemim. Yine de Miyabi sayesinde rahatım. Varlığı ile insana huzur veren, sıcakkanlı, uyumlu ve son derece sadık olan bu arkadaşım yanımdan asla ayrılmıyor ve 90 dakika boyunca da ayrılmayacak. Çünkü ücretini ona göre ödedim!
Hayır hayır, Miyabi hayat kadını ya da aktör değil, terapist hiç değil. Ya da hepsinden biraz. Son beş yıldır “Client Partners” adlı bir firmada hayatını kiralık arkadaş olarak çalışıyor.
Arkadaşım zarifçe yemeğini yiyor ve bir yandan da benden önceki paralı arkadaşlarını anlatıyor. Seçkin bir şirketin patronu, “Merhaba” diyor, zengin ve “zeki” olduğu her halinden belli. Miyabi adamın diğer söylediklerini dikkatlice ve sabırlıca anlatıyor. Aileleri Miyabi’den genç kızlarına arkadaş olması ve gizemli sosyal dinamikleri öğretmelerini istiyor. Bilirsiniz, 27 yaşında normal, canayakın bir akradaş arıyorlar. Miyabi cenazelerde ağlamak ve düğünlerde eğlenmek için para alıyor. Geçtiğimiz yıl bir lise öğrencisi Miyabi dahil olmak üzere 20 kadını kiralıyor ve gülüyorlar, barış işareti yaparak fotoğraflara poz veriyorlar. “Bakın benim de arkadaşlarım var” diyerek çocuk bu fotoğrafları sosyal medya hesabından yayınlıyor.
Tokyo’da arkadaşlığın kiralanabilen bir şey olduğunu öğrendiğimde bu durumu Japonya’dan beklediğimiz türde yine ilginç bir olay olarak düşünmüştüm, biraz da ilginç gelmişti. Japonya’da her gün bir gariplik ortaya çıkıyor. Kedi kiralayabiliyor, kullanılmış iç çamaşırı satın alabiliyor ve hatta baykuş kafelerinde baykuş sevebiliyorsunuz. Sevgiye ihtiyacı olanlar için sarılma kafeleri, keçiye ihtiyacı olanlar için keçi kafeleri var. Yakışıklı adamlar mutsuz ofis çalışanı kadınların yaslanabileceği omuz oluyor, kadınların göz yaşlarını siliyorlar. Tüm bunları düşününce Tokyo’da geçireceğim 1 hafta için İngilizce konuşabilen yerli arkadaş ararken bu yaptığımın da aşağı yukarı biraz garip olduğunu da biliyorum. Miyabi’nin çalıştığı ajansın öncelikli müşterileri yalnız yerliler fakat yalnız bir gezgin olduğum için beni de kabul ettiler. Kiralık arkadaşımla anlaşabilmek için bir tercüman da tuttum. Belki başka bir Japon işletmesi böyle bir teklifi kabul etmezdi ama kiralık arkadaş sektörü öyle alışılagelmiş düzenle işlemiyor. Hatta bu düzeni bozacak pek çok şeye de şahit oldum.
Sosyal medyadaki “sahte” fotoğrafları bir yana, Akşam yemeğine içki ile eşlik etmek, uzun yürüyüşler ve sohbetler, neredeyse evlenmek üzere olan çiftler gibi davrandığı işler gibi Miyabi’nin kariyeri genelde ufak, önemsiz arkadaşlıklar ile devam etmiş. Hatta davrandıkları da olmuş.
Miyabi aslında uçuş görevlisi olmak istiyormuş, ilgisi hala gözlerinden belli. Kısa gri etek ve tiril tiril bej rengi bir bluz giymiş, saçları da mükemmel görünüyor. Benim kendisi kadar mükemmel olmadığımı da dert etmiyor. Ben gülünce gülüyor, bazen konuşurken koluma dokunuyor. Zarafeti bu kadar zahmetli bir işin önüne geçiyor. Haftada ortalama 15 kere bu tarz işleri olan Miyabi’nin çalışma saatleri düzensiz ve gündüz-gece fark etmiyor. Bir doktorun ve hemşirenin kızı olarak çalıştığı bu yeni alanın yasallığı konusunda ailesini ikna etmekte hala zorlanıyor. Maaşı mükemmel olmasa da fena değil. Mesela ben iki saat için yakşaık 115 dolar ödedim. Bu paranın bir kısmını bağlı olarak çalıştığı ajans alıyor. Peki bu işi neden yapıyor? Miyabi yemek çubuklarını bırakıyor ve anlatmaya başlıyor. İnsanlara yardım ediyor, gerçek ve arkadaşa ihtiyacı olan yalnız insanlara, tabi artık arkadaşlık tanımı sizin için ne ifade ediyorsa. İleride telefonu ile ilgilenen birini işaret ederek“Pek çok insan internette ya da ofis ortamında kendileri gibi olabiliyor, fakat gerçek hayatta saklanıyorlar” diyor Miyabi ve ekliyor “Her ne kadar bir ücret karşılığında da olsa, bu tarz müşteriler için arkadaş canlısı kişilerle duygusal yoğunluklu arkadaşlık kurmak çok güçlü.”
Peki bunun romantizmle alakası var mı diye merak ediyor ve soruyorum. Kesinlikle alakası yok diyor.
İki önemli kural var: romantizm yok, borç verme yok. Ayrıca her tarz müşteriye hazırlıklı olmak gerekiyor. Biriyle TV izlemek isteyen dullar var. Çekingen insanlara buluşmalar için yardımcı olacak birilerini arıyor. Bir kişi sadece Nike mağazasında beğendiği ayakkabıyı alabilmek için 7 saat sırada beklemesini talep etmiş.
Sahte erkek arkadaş rolü yapan da var. 35 yaşındaki “Hayato”ya ailesi artık evlenip aile kurması için baskı yapıyor, fakat çabaları sonuçsuz kalıyormuş. O yüzden kendisi böyle bir oyuna başvurmuş. Ailesinin kendisini ziyaret etmek için geldiğinde Miyabi’nin yardımıyla bir hikaye uydurmuşlar.Biyografik detaylar öğrenilmiş, romantik cümlelere çalışmışlar. (Miyabi yalan söylediği sürece, Hayato biraz övgünün kötü olmayacağını düşünmüş. Hayato son derece kibar bir insan, herkes onu seviyor.)
Aile ziyaret etmeye gelmiş, daha sonra bu sahte ilişki ilerlemiş ve sahte nişana dönmüş. Yalan söylemekle ilgili“Utanç vericiydi” diyor Miyabi. “Fakat kendisi ile ilgili iyi şeyler söyledikçe ailesinin ne kadar mutlu olduğunu gördüm- sonuçta o kadar da kötü olmadığını fark ettim”. Fakat tüm sahte-iyi şeylerin bitmesi gerektiği gibi, bu ilişki de bitmiş. En sonunda kalbi kırık olan Hayato ailesine Miyabi’nin kariyerini her şeyden ön planda tuttuğunu, farklı bir dalda çalışmak istediğini ve gittiğini söylemiş.
Öğle yemeğinden sonra arkadaşlığımız bitmek üzereydi. Biraz kuzeye doğru yürüdük, tuhaf biçimdeki Shibuya metro istasyonuna gittik. Büyük mağazalardan çıkan insanları izledik. Öğrenciler toplanıyor ve sohbet ediyorlar, sonra telefonlara bakıyorlar ve tekrar devam ediyorlar. Her birinin üzeirnde parlak, anlamsız sloganlar yazıyor, kapitalist coşku mantığın önüne geçiyor. Manzara adeta Japonya tanıtım reklamı gibi. İşinin insanlarla iletişim kısmının tatminkar olduğunu söylediğinde Miyabi’ye inanıyorum. Fakat yine de müşterilerin neden bu kadar talepkâr olduğunu merak ediyorum.
“Neden mi?” diyor Miyabi “Çünkü hepsi yalan”.
Arkadaşım Yumi ufacık tefecik bir kız, kuş gibi. Şapkası ile iyice kücük görünüyor. İngilizcesi iyi, yine de bazen takılıyor. Eşi Taka’da bize katıldı. Onlar sessiz ve mütevazı kalan nadir çiftlerden, bir koala gibi sempatikler. Hava puslu ve Sangenjaya bölgesindeki küçük ve karanlık, pazar gibi bir yere gidiyoruz. Miyabi ile geçirdiğim bir gün bir aya bedel. Sevimli oyuncak mağazalarında gezdim, dumanlı dar sokaklarda yürüdüm. Her an birini yumruklamaya hazır çizgi filmden fırlamış gibi görünen otoparkçıların yanından geçtim. Airbnb’den bulduğum ufak dairemde her şeyin fotoğrafını çekmeye çalıştım.
Sahte arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Zencefilli domuz yemeğimizi yerken Yumi heyecanlı bir şekilde Client Partners tarafından ayarlanmış işlerini anlattı. (6 yıllık olan bu firma Japonya’nın en eski arkadaşlık firmalarından biri. Tokyo’da sekiz şubesi var. En son şubesini Osaka’da açmış.) Gizemli bir yazar 10 yıl boyunca yazmakla uğraştığı romanı kendisine okuması için Yumi’ye par ödemiş. Başka bir adam da yaşlı ailesi dışında konuşacak başka birini aradığı için Yumi’yi bulmuş fakat hiç yüz yüze görüşmemişler, sohbetleri hep internetten devam ettirmiş. Miyabi gibi, Yumi de düğünlerde çalışmış. Bir düğünde gelinin kız kardeşini oynamış, kendi gelemediği için böyle bir yol tercih etmişler. Ayrıca gelinin annesi de kiralıkmış. İki oyuncu iyi gayet de iyi anlaşmış.
Yumi bunlarında sadece teatral bir oyundan daha fazlası olduğunu söylüyor. Müşteriler basit, karmaşık olmayan dostlar istiyor. Yumi’ye göre bu ihtiyacın genişliği ve derinliğinin ülkesinin temeli hakkında insanlara fikir verdiğini söylüyor.
Japoncada “gaman” kelimesi katlanılamaz durumlara karşı gösterilen sabır anlamına geliyor. Bu derinlikli düşünce olan her şeye rağmen tahammülün önemini belirtiyor. Son zamanlarda çok şey oluyor bu ülkede. Dünya Sağlık Örgütüne göre Fukuşima nükleer faciasından sonra endişe ve depresyon artmış durumda. Ülke küçülüyor, nüfus azalıyor ve yaşlanıyor. Bir yandan da tam anlamıyla ölümüne çalışan insanlar var, fazla çalışmaktan dolayı intihar edenlerin sayısı artıyor. Ayrıca Yumi ve Taka’ya göre insanlar her şey yolundaymış gibi davranıyor. Miyabi’nin yalanlarla ilgili söylediği aklıma geliyor.
Arkadaş kiralamaya bakın, inceleyin. Size bir mucize, bir çare sunmuyor. Belki sadece baskıyı azaltıyor. “Bizimleyken insanlar gerçek arkadaşları kendileri hakkında ne düşünür derdi olmadan, içlerinde tuttukları her şeyi anlatıyor” diyor Yumi.