Prof. Dr. Öztürk, “Genelde kendi aracımızı kullanıyoruz ama gerek deniz, gerekse metro, minibüs gibi toplu ulaşım araçlarında gördüğümüz şu ki bu zaman zaman basına da yansıyor, önerildiği şekilde, fiziki mesafeyi korumayı sağlayıcı şekilde kurallara tam uyulmuyor. Benim bizzat şahit olduğum bu. Açık açık dile getirdim, yetkililere de belirttim. Kurallara uyulmadığını görüyorum. Özellikle fiziki mesafeye uyulmuyor, tek başına maske yetmiyor. Elde imkan varken 1,5 metre mesafeyi de korumamız gerekiyor” diye konuştu.
Koronavirüs salgını nedeniyle çok sayıda önlemin alındığı yerlerden biri de, toplu ulaşım araçları. Ancak son dönemde metro, metrobüs, otobüs ve tramvaylarda aşırı yoğunluk dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk de toplu taşıma aracı kullanarak gözlemlerini paylaştı. Toplu ulaşım araçlarındaki ‘sosyal mesafesizlik’ tehlikesine dikkat çekti.
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Recep Öztürk, vatandaşların yeni normal dönemi “normal dönem” olarak algıladığını dile getirerek, özellikle toplu taşıma araçlarındaki tehlikeye dikkat çekti. Zorunlu olmadıkça toplu taşıma aracı kullanmadığını ifade eden Öztürk, geçtiğimiz günlerde toplu taşıma kullandığını ve gözlemlerinin sosyal mesafe kurallarına uyulmadığı yönünde olduğunu belirtti. Gözlemlerini anlatan Prof. Dr. Öztürk, aşırı yığılmaların önlenmesi gerektiğini, kademeli mesai ile toplu taşımalarda aynı saatlerde yaşanacak aşırı yoğunluğun önüne geçebileceğini kaydetti.
Öztürk, vatandaşların yeni normal dönemini normal dönem olarak algıladığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Temel olay, tüm dünyada salgının kontrol altına alınmasında kapanmalar ve yasaklanmaların etkili olduğunu biliyorduk. Ülkemizde de böyle. Daha sonra yeni normal yani kontrollü sosyal yaşama geçtik, dedi tüm dünya, ülkemiz de böyle dedi. Ama burası tam anlaşılamadı. Kişi, toplum ve kurum düzeyinde yeni normal dönem bazılarınca, “normal dönem” olarak algılandı ve bu çok önemli bir kesim, azınlık değil. Ve maalesef kurallara uyumsuzluk, ülkelerde yeniden vakaların artışına neden oldu. Ülkemizde de böyle. Mayıs aylarında 780’lere inen vaka, kısmi serbestlik, yeni normalle bin 500’lere çıktı. Denetim son günlerde ciddi şekilde gündeme geldi. Zaten bu serbestleşmeler yapıldığında tüm yetkililer çok net açıkladı. 'Kurallara uymazsak, doğal olarak tekrar kademeli bir şekilde yasaklar olabilir' uyarısı yapılmıştı ama bu uyarı kanımca tam anlaşılamadı.”
Toplu ulaşım araçlarındaki sosyal mesafe kuralsızlığını yetkililere bildirdiğini ifade eden Öztürk, “Genelde kendi aracımızı kullanıyoruz ama gerek deniz, gerekse metro, minibüs gibi toplu ulaşım araçlarında gördüğümüz ki bu zaman zaman basına da yansıyor, önerildiği şekilde, fiziki mesafeyi korumayı sağlayıcı şekilde kurallara tam uyulmuyor. Benim bizzat şahit olduğum bu. Açık açık dile getirdim, yetkililere de belirttim. Kurallara uyulmadığını görüyorum. Özellikle fiziki mesafeye uyulmuyor, tek başına maske yetmiyor. Elde imkan varken 1,5 metre mesafeyi de korumamız gerekiyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Öztürk, “Şartlar tabii ki tam uygun olmayabilir ama zaten önerilen, devlet kademeli mesai gelmesi, riskli kişilerin aktif şekilde çalışmaması gibi tedbirlere başvuruyor. Cumhurbaşkanlığı genelgesinde de bu şekilde kademeli çalışma hususuna değinildi, şu anda kurumlar bunu yapmaya çalışıyorlar. Okullar eğitime açılırsa, onlar için de benzer bir tedbir alınacak. Yani ulaşım araçlarına aynı saatlerde, aynı yoğunlukta yüklememek lazım ve büyük bir ihtimalle buna bir çözüm bulunacak. Ama şu anda gördüğüm kadarıyla ulaşım araçlarında ister deniz, ister kara, ister demiryolu ulaşımı olsun, sosyal mesafe kuralı buralarda çok korunamıyor.” İfadelerini kullandı.
Öztürk şöyle devam etti:
“Az önce söylediğimiz gibi, fiziki mesafeyi bozabilen aşırı toplanmalar, bu ister yolculuk ister başka bir toplantı olsun, olmaması gerekiyor. Planlamaların buna göre yapılması gerekiyor. Dünyanın pek çok yerinde bu sene eğitimler karma şekilde yapılacak. Türkiye de büyük bir ihtimalle böyle bir yol benimseyecek. Kademeli eğitim burada da haliyle gündeme gelecek. Bu şekilde aşırı yüklenmeler elden geldiğince önlenmeye çalışılacak. Burada sadece devletin kural koyması yetmiyor, bu kuralları uygulayanlar, ulaşım araçlarının yöneticileri ve oradan hizmet alanların da buna uyum sağlamaları gerekiyor. Gerekirse kişilerin iş yerleri ile konuşup, kalabalık saatlerden kaçınmalarını sağlayacak mesaiye ulaşmaları gerekiyor. Bu tek başına bir merkezi kararla yapılamaz. Her birimizin bölgesel olarak bu kurallara uyum konusunda gayret göstermemiz gerekiyor.”
Beylikdüzü’nden Eminönü'ne gidene kadar hak otobüsü, metro ve metrobüs kullandığını ifade eden vatandaşlardan Birgül Nahubent, “Hep kalabalık, çok kalabalık. Maddi durumum çok iyi olmadığı için mecburen biniyoruz. Kendimizce önlem alıp, maske takıyoruz ama, sosyal mesafeye kesinlikle dikkat edilmiyor. Herkes yan yana” şeklinde konuştu.
Aksaray’dan tramvayla Cevizlibağ’a gelen Baysal Tuncer de “Kurallara uyulmuyor, insanlarımız da anlayışsız. Herkes üst üste, kesinlikle binerken endişeleniyoruz” dedi.
(DHA)