Venöz yetersizlik, insan vücudunda genellikle varisten ya da kan pıhtısından dolayı ortaya çıkan fonksiyonel bozukluklardan kaynaklı durumlardır. Yine damar içerisinde bir yöne açılabilen; kanın yukarıya doğru hareketine izin veren mini kapakçıklar içerir. Varis denilen hastalıkta bu venöz damarlar genişlemekte, çapları anormal artmakta, bunun sonucu esneme özelliğini kaybetmektedir.
Yine damar içerisindeki kapakçıkların deforme olması, damarın genişlemesi sonucu kapakçıkların yeterince açılıp kapanamaması sonucu yerçekimine karşı kanın yukarıya doğru yönlenmesi sekteye uğramakta ve kalbe dönemeyen kan ayaklarda birikmekte ve göllenmektedir (staz).
Oluşan staz dokulardan kirli kanın yeterince boşalmasına engel olmaktadır. İleri evredeki staz, dolaşım bozukluğuna neden olur, yeterli beslenemeyen cilt ve cilt altı dokularda yaralara oluşmaya başlar.
Venöz yetersizlik hastalığın şiddetine göre farklı evrelerde hastalarda ağrı, şişlik, uyuşma, huzursuzluk gibi birden fazla bulgu ile kendini gösterebilmektedir. Çeşitli derecelerdeki venöz yetersizliğinin toplumdaki sıklığının %15-20 oranında olduğu tahmin edilmektedir. Doppler ultrasound kullanımının günümüzde yaygınlaşması hastalığın önemini ve yaygınlığını anlamamızda oldukça yardımcı olmuştur.
Oldukça sık görülen bu rahatsızlık işgücü kaybına neden olduğu için aynı zamanda ülkeler için ekonomik bir sorun olarak da ele alınmaktadır. Hastalığın ortaya çıkardığı şikayetler ve estetik kaygılarda kişiler üzerinde psikolojik olarak olumsuz etkilere yol açmaktadır.
Tedavisi yara bakımı ve kompresyon aşamalarını içeren konservatif yöntemler ile birlikte özellikle yüzeysel venöz sistemdeki varisli damarların alınması veya radyofrekans/laser yöntemi ile yakılmasıdır. Günümüzde güvenle yapılan cerrahi işlemler sonrasında hastalar operasyon sonrasında hemen taburcu edilmekte ve ayağa kalkıp yürüyebilmekte, birkaç gün içerisinde de işlerine aktif olarak devam edebilmektedirler.