Toplumun biçtiği cinsiyetçi role karşı çocuk büyütmek

Cinsiyet eşitliğine inanan bir kadın olarak bir erkek çocuğunu dünyaya getireceğimi öğrendiğimde kendime “haydi bakalım, hazır mısın savaşa” demiştim.

Çocuğum kız olsa da farklı savaşlar verecektim de, özgür bir annenin kızı da özgür olmalı elbette, ancak erkek olunca topluma ayrı onun toplumdan edineceği “erkeklik rolü” anlayışına karşı ayrı cephelerde savaşacaktım… Bunu çok iyi biliyordum. Kız çocuğu olsaydı “özgür ol, sen özgür bir insan ol, kimsenin sana kadın olduğun için baskı uygulamasına izin verme” diyecekken oğluma “sana erkek olduğun için özgür olduğun, güçlü olduğun söylenecek… Bunları dinleme, önce bir birey, iyi bir insan ol; özgürlüğün zaten senin” demek zorunda kaldım.

Reklam
Reklam

Daha hastanede başladık. Sünnet tartışması ile. Ben sünnetin gerekliliğine sağlık nedeniyle inananlardanım ve yeni doğan sünnetini savunuyordum ancak babası bunu kabul etmedi. Biraz büyüdüğünde ve idrar yolları enfeksiyonu olup da doktoru oğluma sünnetten daha çok can acıtıcı bir müdahale yapınca yineledim bebeklikte sünnetliğin gerekliliğine ama yine dinlenmedim. Aile düğün istiyordu.
Düğün mü?

Aha… İmkansız. Penisin yüceltilmesine katkıda bulunacak herhangi bir aktivite mümkün değildi benim için. Sonuç itibariyle, yeteri dozda inat ve dik başlılık ile bir miktar erteleme sonucunda gerekli operasyondan sonra evde takılıp iyileşmeceli bir süreçle atlattık sünnet macerasını.
İlk maç! Sünnet Düğünü 0 – Cinsiyet Eşitçiliğine İnanan Anne 1.

Alkışlar alkışlar sayın seyirciler.

Reklam
Reklam

Ancak kabul etmeliyim ki kaybettiğim savaşlar oldu oğlumun cinsiyet organı teması çerçevesinde. Siz hiç böyle bir ninni duydunuz mu?

Oğlum, oğlum okullu
Oğluma kızlar yavuklu
Oğlum sümbül bülüklü

Benim oğlum bu ninni ile uyutuldu aylarca ailenin büyükleri tarafından. Sanıyorum penisi yücelten, erkek “olmayı” kız arkadaş sayısı ile tanımlayan bu ninninin bilinçaltı etkilerini temizlemek için çocuğa ciddi psikoterapi aldırmam gerekiyor.

Penis temalı konular bitmiyor da bitmiyor; “göster bakalım amcana pipini” saçmalığından tutun da “kız arkadaşın var mı” saçmalığına kadar.
Gelelim kız arkadaş ve aşk-meşk işlerine. Oğluma sıkça soruldu kız arkadaşı olup olmadığı. İlk sorulduğunda sanıyorum 4 yaşındaydı. DÖRT YAŞ. Yahu ne kız arkadaşı! Adam daha üzerine dökmeden yemek yemeyi beceremiyor, parmaklarını sayamıyor ne kız arkadaşı!

Reklam
Reklam

Ergenliğe girdi ya, çoğaldı kız arkadaşı soruları… Bana bile soruyorlar utanmadan; “Kız arkadaşı var mı?” Ben daha bir tane bile kız çocuğu annesine “Kızının erkek arkadaşı var mı?” diye soran birini görmedim dahası kızların “erkek arkadaşı” olması kesinlikle hoş karşılanmıyor. Eee… sen kızına erkek arkadaşı izni vermiyorsan bu çocuklar nereden sevgili olacaklar pardon? Cennetten bilmem ne ortaokulu 7D sınıfına Pelinsular, Ayşeler, Cemreler mı yağacak; anlamıyorum! Neden bu çifte standart?

YOK 13 yaşındaki oğlumun kız arkadaşı! Olabilirdi de. Kız olsaydı o çocuk, erkek arkadaşı da olabilirdi ayrıca! Olsaydı da bu seni ilgilendirmezdi! Ne büyük mesele efendim oğlumun mürüvveti. Meğer konu komşu düğün yapmamızı bekliyor…

Ah sünnet düğünü yapmadığım için bu çile değil mi!!

Reklam
Reklam

Artık yanımda sorduklarında oğluma sevgilisinin olup olmadığını, dişlerimi sıkıp, yüzüme sahte gülümsememi yapıştırıp “biraz özel bir soru değil mi bu amcası, teyzesi hıh hıh hıh!” diye müdahale etmeden duramıyorum. Aşk özeldir. Oğullarımıza bunun kutsallığını öğretsek diyorum, sevgilisinin olması durumunu bir “hava atma” aracı olarak kullanmasalar mesela, ne iyi olur değil mi?

Yeni değil, daha evvel de duymuştum. Oğluma “evin erkeği sensin, annene iyi bak” diyenler oluyor uzun zamandır. “Evin erkeği???” Yani bu çocuk kız olarak gelseydi dünyaya, bu evin ev olma şansı yok muydu evde erkek olmadığından dolayı? Ya henüz değil evin herhangi bir işini üstlenecek kadar büyümemiş olması; en büyük keyfi Pazar sabahları TV'de Sponge Bob izlerken saçma sapan mısır gevreği yemek olan bir çocuğa yüklenen bu sorumluluk da neyin nesi?

Evin erkeği dediniz ya… Çocuk şimdi her market dönüşü “torbaları ben taşıyacağım” kavgası yapıyor. Yahu çocuk daha kendini taşıyamıyorken, ağır torbaları neden sırtlansın! Çocuk dediğin market dönüşü dondurma yer, “Anne ben kocaman erkek oldum, torbaları ben taşıyacağım” demez, dememeli. Büyüdüğünde tabii ki o taşıyacak, hatta ben markete bile gitmeyeceğim o gidecek ama bunun cinsiyetiyle hiçbir ilgisi yok, tamamen sorumluk alacak yaşa gelmesi ile ilgisi var.

Reklam
Reklam

Benim oğluma gelen bir soru daha: “Hangi takımı tutuyorsun?” “Futbolla ilgileniyor musun” değil bakın dikkatinizi çekerim, direkt “hangi takım”. Bir kere bizim evde maç izleyen biri varsa, o da benim. Oğlum hiç sevmez. İkincisi ben kız çocuklarına tuttukları takımın sorulduğunu çok az gördüm.

Oyuncak bulamazdık biz oğluma göre. Ya silah, savaş temalı ya da tamirat temalı bir sürü oyuncak vardı o küçük bir çocukken. Hiç birinden hoşlanmazdı. Hediye gelen oyuncak silahları hep kırdım, oyuncak bebek getiren de hiç olmadı. Hâlbuki en uzun yanında taşıdığı oyuncak beyaz, pofuduk bir ayı idi. Kıyafet konusunda da benzer bir durum vardı. Kız çocukları için renk renk, çeşit çeşit kıyafet varken; erkek çocukları için hep koyu renk kıyafet vardı eskiden.

Reklam
Reklam

Şimdilerde yetişkin erkek modasının etkisi ile küçük çocuklar için de çeşit arttı ama 10-12 sene önce böyle değildi. Çocuk hep lacivert ve mavi giymek zorunda kaldı, arada bir denk gelirse turuncu buluyordum.

10-12 sene… Artık 13 yaşında, gerçek anlamda delikanlı bir erkek oldu. Hala boğuşuyor “kız arkadaşı” ve “evin erkeği” olma dayatmalarından ama en azından ben ona “önce iyi bir insan ol” dediğimde, neden bahsettiğimi iyi biliyor.

Bundan sonra oğlumun önündeki “erkek olma” yolu daha çetrefilli. Yanında onu sürekli koruyacak bir annesi olmayacak. Yeri geldiğinde “korkak mısın sen oğlum! Adam mısın lan” söylemlerine takmayıp bir kavgadan veya içinde bulunmak istemediği bir durumdan sakin sakin uzaklaşmayı da bilecek, bir kıza sırf birilerine bir şey kanıtlamak veya kendi egosunu beslemek için ilgi göstermemeyi de. Erkek olmanın sürekli çalışıp birilerine para yetiştirmek adına hayallerinden vazgeçmek anlamına gelmediğini de bilecek, sorumluluklarının bilincinde olmanın insani bir görev olduğunu da.

Reklam
Reklam

Kendi oğlum adına ümitliyim ben, dahası gururluyum da. Doğru bir iş yaptım onunla toplumun ona biçtiği cinsiyetçi rollerinin gereksizliğini ona açıklayarak, ona önce insan olması gerektiğini öğreterek; çünkü biliyorum ki kişinin cinsiyetiyle bağlantılı duygu, düşünce ve davranışları çok içten gelir ve esasında sen ne öğretirsen öğret, içinde var olan cinsiyeti yaşamasına eninde sonunda engel olamazsın. Önemli olan onun kendini önce nasıl bir insan olarak sonra da bir kız mı veya bir erkek olarak mı gördüğü.